Sidretü’l-Münteha

         "Sidre" kelimesi, Arapça'da bir tür ağaç anlamına gelir. "Münteha" ise "son", "nihai sınır" demektir. Birlikte, "son ağaç" veya "son sınır" anlamına gelir. Hadislerde ve İslamî eserlerde Sidretü’l-Münteha, oldukça etkileyici bir şekilde tasvir edilir:

Bir ağaç olarak betimlenir ve kökleri muazzam bir gücü, dalları ise sonsuzluğu temsil eder.
Bu ağacı bürüyen şeylerin ne olduğu bilinmez; sadece "bürüyen bürümüştür" şeklinde ifade edilmiştir (Necm, 16).
Ağaç, "Me'vâ Cenneti"nin yanında bulunmaktadır. Me'vâ, sığınak anlamına gelir ve Sidretü’l-Münteha, bu cennetin komşusu olarak düşünülür.

      Sembolik ve Manevi Anlamı:
Son sınır: İnsan ve melek için kavranabilir olanın son noktası.
Allah’ın mutlaklığı: Yaratılmış varlıkların ötesinde, yalnızca Allah’a mahsus olan alemler.
Tevhid ve yakınlık: Allah’a yakınlaşma yolculuğunda en zirve nokta.
       Sidre, büyüklüğünü Allah'tan başka kimsenin bilmediği bir ağaçtır.  İsra ve Miraç sırasında ( Muhammed'in Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya ve ardından Mescid -i Aksa'dan Cennetlere yükselişi ve sonunda Tanrı ile buluşması) Muhammed'in melek Cebrail ile birlikte Cebrail'in durduğu ağaca seyahat ettiği ve ağacın ötesinde Tanrı'nın Muhammed'e namaz (günlük beş vakit namaz) hakkında talimat verdiği söylenir.
        Muhammed Peygamber, "O ağacı gördüm. Her bir yaprağı dünyayı örtecek kadar büyüktür. Cennetteki köşklerin her birinde, bu ağacın budağı vardır" demiştir.
 Bazı İslamî kaynaklarda Cebrail’in makamı Sidretü’l-Münteha ile ilişkilendirilmiştir. Meleklerin lideri olarak kabul edilen Cebrail (as), Sidretü’l-Münteha’ya kadar olan tüm alanlarda hareket edebilir ve Allah’ın emirlerini yerine getirir. Ancak bazı kaynaklar, Cebrail’in bile Sidretü’l-Münteha’nın ötesine geçemeyeceğini ifade eder.

Miraç hadisesinde bu durum şu şekilde anlatılır:

Hz. Peygamber (sav), Cebrail ile birlikte Sidretü’l-Münteha’ya kadar çıkmıştır.
Ancak Cebrail, bu sınırdan öteye geçemeyeceğini şu sözlerle dile getirmiştir:"Ey Allah’ın Resûlü! Bir adım daha atarsam yanarım."
Bu söz, Cebrail’in bile Sidretü’l-Münteha’nın ötesine geçemeyeceğini, bunun sadece Allah’a mahsus bir alan olduğunu gösterir.

Necm Suresi'nin 14-16. ayetlerinde Sidretü’l-Münteha’dan şöyle bahsedilir:  
14. Sidretü’l-Münteha’nın yanında.
16. Sidre’yi bürüyen bürüdüğü zaman.
 

        Âhirette Hz. Muhammed’in ümmetiyle yanında buluşacağı bildirilen cennet nehri Havz-ı Kevser'in Sidre ağacının altından doğduğuna inanılır.