Ankara, bilinen eski adıyla Ankyra. Kimileri için bir memur şehri, kimileri için gri şehir... Ama Ankara’da doğup bu şehirde yirmili yaşlarına gelenler için çok farklı bir albenisi vardır.
Peki, Ankara... Bu noktada şu soru geliyor akıllara: Ankara neden yerlilerine bu kadar yabancı oldu?
Ankara’da uzun yıllar yaşayan ya da bu gri şehirde büyüyenler bilirler ki Ankara, hiçbir zaman kalabalığı ile ünlü bir şehir değildi. Ancak bu durum, ne yazık ki son üç yıldır değişti.
Türkiye’de yaşanan 6 Şubat Depremi’nden sonra Ankara, adeta birçok kalabalık şehir gibi bir metropol olma yoluna girdi. Evet, Ankara her zaman bir metropoldü, ancak hiçbir zaman bu kadar kalabalık değildi. İnsanlar haklıydı; Ankara, deprem açısından güvenli bir şehirdi.
Ancak bu kalabalıklaşma yalnızca deprem nedeniyle mi yaşandı? Tabii ki hayır. Ankara, dolup taşan bir bardak gibi kalabalıklaştı. Bunun nedenini kimse tam olarak bilmiyor. Kimileri için sebep deprem, kimileri için üniversitelerin fazlalığı, kimileri içinse mülteciler...
Şu bir gerçek ki Ankara artık eski Ankara değil. Eskiden sakin bir şehir olan bu yer, artık insanı kendinden soğutan, daha sakin bir şehre gitmeyi düşündüren bir yer haline geldi. Ne yazık ki Ankara, eski Ankara değil...
Ankara denilince eskiden sessiz, sakin ve sokaklarında kafa dinleyerek gezdiğimiz zamanlar gelir akıllara ancak artık ne yazık ki o eski Ankara’dan eser kalmadı. Ankara’nın yerlileri bilirler ki kafamızı boşaltmak için eskiden tunalı ve kızılay’a giderdik ve artık bu bölgeler ne yazık ki ‘iğne atsan yere düşmez’ bir şekilde oldu. Otobüsler, metrolar ve dolmuşlarda eskiden çok rahat yer bulabilirken artık Ankara toplu taşıması istanbul toplu taşıması gibi oldu. Eski ankarayı özlüyoruz ama ne yazık ki o eski ankara geri gelmeyecek. Eski Ankara artık anılarda kalan ve güzel hatıralarla hatırlanan bir kayıp şehir olarak tarihin tozlu raflarına kalktı.
Şimdi yazımın devamında, Ankara’nın yerlisi olan Özlem Göllü’nün Ankara hakkındaki düşüncelerine yer vereceğim.
Bu yazının bir bölümünde 6 Şubat Depremi’ne de değindik. O felakette hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, sevenlerine sabır diliyoruz. Ülkemizin böyle bir acıyı bir daha yaşamaması dileğiyle...
Merhabalar, Ben Özlem
Uzun zaman sonra bana artık yabancı gelen Ankara’yı anlatmaya çalışacağım. Yazma konusunda iddialı değilim ama düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Yazıyı okuduğunda mutlaka kendine dair bir şeyler bulacağını düşünüyorum.
Aslen Ankaralıyım ve şehrin merkezi semtlerinden birinde büyüdüm. Çocukluğum çok güzel geçti. Sabahtan akşama kadar kapıda oyunlar oynar, kutu oyunlarıyla vakit geçirirdik. O günler gerçekten dolu dolu ve neşeliydi. Ankara’nın küçük ara sokaklarında gezmek, bakkallardan şeker almak, tasolar biriktirmek, kağıt helvalar yemek... Bunlar benim için Ankara’ya dair en güzel anılardı. Aslında üzerinden çok zaman geçmedi ama son birkaç yıldır kendimi buraya ait hissetmiyorum. Bunun birçok sebebi olabilir tabii... Peki, sen hiç Ankara’ya ait hissettin mi? Yoksa böyle anlamlar yüklemek fazla mı?
Aynı zamanda fotoğrafçıyım. Eskiden çok fazla portre fotoğrafı çekerdim. Ara ara eski çekimlerime bakıyorum, ne güzel kareler yakalamışım diyorum. İnsanlar mutlu, gözlerinin içi gülüyor. Fotoğrafların hepsi anlam dolu. Şimdi ise etrafıma baktığımda, insanlar hep mutsuz, gergin ve sürekli bir yerlere yetişme telaşı içindeler .Eskiden evimin oradan sık geçen otobüsler artık durmuyor bile; Bu yüzden genellikle kolay ulaşabileceğim yerlere yürüyerek gitmeye çalışıyorum. Kahvemi demleyip sokaklarda geziyorum, bazen “Burası hâlâ Ankara gibi hissettiriyor.” dediğim köşeler oluyor ve o anları fotoğraflıyorum.
Bu yazıyı tek seferde tamamlayamadım ama şu an Ankara’da yağmurlu bir hava var ve ben tatlı bir kafede yazmaya devam ediyorum. Eskiden Kuğulu Park’a gidip simit almayı, kuğulara atmayı, Tunalı’da yürümeyi çok severdim. Çocukken Gençlik Parkı’na gitmek de büyük bir heyecandı. Ama artık bu yerlerin eski büyüsü kalmadı. Sanırım, Ankara’da olduğumu en çok hissettiğim yer Ulus tarafları oluyor. Samimi küçük atölyeler, esnafların sıcak sohbetleri bana iyi geliyor. Bazen bir kafeye oturup insanları izliyorum; o anın içinde kaybolmak keyif veriyor. Artık kimseyle eskisi gibi uzun uzun oturup sohbet edemiyoruz. Oysa insan zaman zaman bunu arıyor.
Kısacası, artık Ankara bana çok yabancı geliyor ve bu durum üzücü gerçekten. Keşke o eski sıcaklığı, samimiyeti kaybetmeseydi...
BENDEN BU KADAR VE TEŞEKKÜR EDERİM....
Birkaç cümle daha eklemek istiyorum, bu yazdıklarım tamamen kendi düşüncelerimdir. Belki tam olarak sana uymaz ama içinde kendinden bir şeyler bulacağını düşünüyorum. Umarım ilham verir!
Yorum Bırakın