Sevgili Zeynu,
Bomboşluk serimize kaldığımız yerden devam edelim istedim. Her şeyin boş ve anlamsız geldiği şu günlerde kendi boşluğumda biraz daha kaybolmaya ihtiyacım var gibi hissediyorum. Varlığına o kadar alıştım ki bu boşluğu kapatırsam benzer durumlarda kaçacak bir yer bulamayabilirim diye saklıyorum. Bahsettiğim boşluğu nasıl tarif edeceğimi bilemiyorum. Bazen sebebini ve yerini doldurabilecek şeyi bulduğumu sanıp o ihtimale sıkıca sarılmama rağmen yine yanıldığımı fark ederek kendimi yeniden orada kaybolmuş bir halde buluyorum. Boşluğu yaratanın genellikle konuşmak isteyip konuşamadığım kişiler ya da artık hayatımda sahip olmasını istediğim bir takım şeyler olduğunu düşünüyorum. Geldiğim noktada bulduğum cevap ise genellikle umutsuzluk. Umutsuzluğun açtığı boşluk ne ile doldurulabilir? Herhangi bir cevap bulamıyorum. Bulabileceğime dair de umudum yok. Kendi kendime konuşup duruyorum. Kimse gerçek anlamda nasıl olduğumu sormadığı için ben kendime nasıl olduğumu sorup kendimi dinlemek zorundayım. Kendimi her şeyin daha iyi olacağına inandırmaya çalışıyorum ama yine kendimi buna ikna edemiyorum.
Tutunabileceğim bir hayalim kalmadı. Birlikte mutlu olabileceğimi düşündüğüm biri kalmadı. Kendi kendime yetebileceğime olan inancım kalmadı. Bu yüzden hep yanımda benden daha güçlü durabilecek ve yorulduğumda varlığının verdiği güvenle yanında dinlenebileceğim birini aradım. En umutsuz anımda da bulduğumu sandım. Öyle olduğunu sanmak öncesinden çok daha derin bir boşluğa yol açtı. Kendi açımdan baktığımda gerçekten yanındayken güvende ve mutlu hissederken karşılığı olmadığı için günün birinde bir daha görüşmemek üzere son kez yanından ayrılacağımı bildiğim halde kendime ne kadar engel olmak istesem de şimdilik "gel" dediği an koşarak yanına gidişime bir türlü engel olamıyorum. Birimizin hayatına yeni birinin dahil olacağı ve o günden itibaren hayatlarımızdan tamamen çıkacağımız günü bekliyorum. İkimiz için böyle bir sonun yazılı olduğuna eminim. Benim onunlayken hissettiklerimi o bir başkasının yanında hissedecek. Bunun farkında olmak ve yine de kendine dur diyememek büyük bir mücadele gerektiriyor. Kendi boşluğumda çoğu zaman bununla mücadele ediyorum. Mücadelem bittiğinde adını duyduğumda heyecanlanmayacağım. Yanındayken kalbimin nasıl hızlı attığını hatırlamayacağım. Gözlerine baktığımda konuşmayı unuttuğumu ya da ellerim soğukken o dokunduğu an sıcaklığıyla nasıl tamamlanmış hissettiğimi hatırlamayacağım. Tüm hislerim önce yabancılaşıp sonra yavaş yavaş yok olup gidecek. Bunun çoktan böyle olması gerekiyordu zaten. Umutsuzluğumu büyütmeseydim, içimdeki sesi susturabilseydim, birazcık kararlı olup kendime verdiğim sözleri tutabilseydim şu an bu yükten kurtulmuş olabilirdim. Şimdi bu sürecin önümde olduğunu bilerek çok daha büyük bir üzüntü için gün sayıyorum. Artık sesini duymak için can atmadığım günün gelmesi için dua ediyorum. Yazmak için bir bahane aramayacağım günün gelmesi için dua ediyorum. Neden beni istemediğini sorgulamayacağım günün gelmesi için dua ediyorum. Hayal kırıklığı yüzünden değil mutluluktan ağlayacağım günün gelmesi için dua ediyorum. Kendimi daha fazla kandırmadığım günün gelmesi için dua ediyorum. Bomboş bir umuda kapılmadığım günün gelmesi için dua ediyorum. Ona olan sevgimin biteceği günün gelmesi için dua ediyorum. İyi ki bitti diyeceğim günün gelmesi için dua ediyorum. Sevdiğim kadar sevileceğim günün gelmesi için dua ediyorum. Derin bir oh çekerek iliklerime kadar mutlu olduğum günün gelmesi için dua ediyorum. Umutsuzluğun açtığı boşluğun yeniden umutla dolacağı günün gelmesi için dua ediyorum.
Ve sonunda geçecek biliyorum.
Yorum Bırakın