Sevgili Günlüğüm,
Çok özür dileyerek bunları yazmaktan ne kadar nefret ettiğimi belirtmek istiyorum öncelikle. Hep aynı şeyleri duymaktan sıkıldık biliyorum. Şimdiye kadar farklı dizilimlerde birçok cümle kurdum ama hepsinin rengi ve teması aynı. Bütün kelimelerim aynı anlamı taşıyor gibi ve bütün cümlelerim hep aynı şeyden bahsediyor. Yeni bir gündemim olsun istiyorum. Hayal kırıklığını ve umutsuzluğu içinde barındırmayan, sadece çok güzel renkli çiçeklerin açtığı ve asla üstüne gölge düşmeyeceğinden emin olduğum, anlatırken heyecandan yerimde duramayacağım kadar neşeli, yeni bir gündem lazım. Çok öncesinde bunu gerçekleştirmek için bazılarına veda etmeliydim. Çok kez denedim. Edemedim. İçimdeki sesi hep susturdum. Sonunda o sesi duyuyorum ve olması gerekeni görüyorum.
Canım kendim, olmayacak işlerin peşinde koşmaktan çok yorulduk biliyorum. Ne istediğini bilmeyenlerle yolumuza daha fazla devam edemeyeceğimizi ve bunun sadece zaman kaybı olduğunu fark etmem bile hayatımın belli bir zamanını kaybetmemin sonucunda meydana geldi. Hep böyle olur zaten, asıl kaybettiğimiz hep zamanımızdır. Bu bilince daha erken ulaşmış olsaydım şu an bunları yazarken bir yandan da üzüntüden mideme giren krampları durdurmaya çalışmak zorunda olmazdım. Uzun bir zaman kaybetmenin fiziksel sancıları eşliğinde söylemeliyim ki her şeyin farkında olmak ne zamanı geri getiriyor ne de bu farkındalık çektiğimiz acıyı hafifletiyor.
Her fırsatta ne kadar üzgün olduğumu dile getiriyorum çünkü mutlu değilim ve bir süre daha olamayacağımı biliyorum. Kırık kalbimle birlikle tek isteğimiz giden herkese doğru düzgün bir şekilde veda edebilmek. Bana bir kere bile gelmeyen biri için o kadar çok adım attım ki artık yolun sonuna ulaştım. Gerçeği görmem için bir adım daha attığımda düşeceğimden emin olduğum noktaya gelmem gerekmeseydi bunca zaman ellerimden kayıp gitmeyecekti. Gözlerim hâlâ kapalıyken geleceğine dair en ufak bir ihtimal olsaydı eğer, hiç düşünmeden o adımı da atıp uçurumdan atlayabilirdim. İhtimal yok.
"Dünyanın ekseni kaydı Behzat. On iki santim yerinden oynadı, sen bana bir santim yaklaşmadın."
Günaydın kızım. Bu sabah, gözümüze inen perdeyi ulaştığımız uçurumdan aşağıya fırlattık. Hiç uğruna dibe düştüğümüz bir senaryoya daha imza atmayacağım diyerek açıyorum gözlerimi. Karanlık gecemiz sonunda aydınlığa ulaştı ve ben uyandığımıza çok sevindim.
Dönüş yolumuzda birçok anı çıkacak karşımıza ve belki tam bitti sandığımızda bir rüzgar esintisiyle tanıdık bir koku gelecek burnumuza. Biliyorum yine aklına geldiği için gözyaşı dökeceksin bir damla da olsa. En başa dönüp o ilk adımı attığın günü hatırlayacaksın ve keşke diyeceksin bu sefer geriye doğru attığın her adımında. Hiç tanımamış olsaydım keşke, dertsiz başıma dert almasaydım keşke, inanmasaydım keşke, güvenmeseydim keşke, kararlı olsaydım keşke, özlemeseydim keşke, sevmeseydim keşke, mutsuz olmayı göze almasaydım keşke, ne yaparsam yapayım gelmeyeceğini görebilseydim keşke, aklından geçenleri okuyabilseydim keşke, ve o kendinden emin olabilseydi keşke, kırmadan sevebilseydi keşke, umudumu yeşertmeseydi keşke, doğruyu söyleyebilseydi keşke, gitmeme izin vermeseydi keşke, benim onu merak ettiğim gibi o da beni merak etseydi keşke, en azından hayatımda kalabilmenin bir yolunu bulabilseydi keşke. Dönüş yolunda bir sürü keşkeyi tek tek sileceğiz defterimizden ve bir daha pişmanlıklarımızdan söz etmeyeceğiz.
Uzun yolculuğumuzun sonunda, kendimize döndüğümüzde kulağımızda son kez Duman - Kırmış Kalbini çalıyor olacak.
Aynı yolun eri
Çekemezmiş seni
Gördüğünden beri
Kırmış kalbini
Bir daha kırılmamak üzere kendimize çok iyi bakalım.
Yorum Bırakın