Küçük bir çocuktum.
Elini ilk uzattığında gözümü kapattım,
tekrar açtığımda ise 27 yaşında bir yetişkin olmuştum artık.
Zamanın engebeli yollarında büyümeye çalışırken
bazen beni yere iten, bazen de yerden kaldıran kişi oldun.
Yine de sıkı sıkı tutundum sana.
Her şeyle dost olmaya çalıştığım bir hayatım vardı;
ama insanların ne kadar zalim olabileceğini
bana kendi acımasızlığınla sen gösterdin.
O ana kadar kendimi korumayı bile bilmezdim,
ama o andan sonra savaşmayı öğrendim.
Biz hep yokuşun başındaki evlerde yaşadık.
Eve dönüş yolu zordu, ama manzara hep güzeldi.
Biz en zor yollardan birbirimize çıkarken
birbirimizle savaşmayı seçtik.
Yolun kendisi değil, seninle olan savaşım
beni ben yapan şeydi.
Eğer seninle savaşmasaydım,
bütün kılıçlarımı kendime çevirmek zorunda kalacaktım.
Ve hem galip hem mağlup olarak
belirsizliğin ortasında savrulup duracaktım.
Bizim savaşımızda yitirdiğim benliklerim oldu.
Şimdi ise içimde öldürdüğüm o iyi yönlerimi
acı bir tebessümle hatırlıyorum.
Yorum Bırakın