Bekleyiş 101

Bekleyiş 101
  • 0
    0
    1
    0

  • Sevgili Günlüğüm, 

    Bu noktaya gelene kadar bir sürü yazı yazıp hepsini yarım bıraktım. Tamamlayamadığım bir sürü hikayem oldu. Pişmanlıklarımın yer aldığı listenin maddeleri birer birer çoğaldı. Sevgime yenik düşüp hata üstüne hata yaptım. Gurur denilen şeyin ne olduğunu unuttum. Birçok kez de kaçmaya çalıştım. Hem kendimden hem de hissettiklerimden. Sonra bir durak buldum kendime ve bekleyeme başladım. Yapmam gerekenin sadece doğru yöne gitmek olduğunu düşündüm. Ben bu yarım kalmışlık hissinden kurtulmak isterken o durakta saatler geçti, günler geçti, haftalar geçti. Beklemeye devam ettim. Bu süre zarfında önümden sayısız tren geçti, durduramadım. Doğrusunu söylemek gerekirse durdurmak için çabalamadım bile. Kolumu kaldıracak hâlim yokmuş gibi öylece durup hepsinin gidişini izledim. Ne geri dönebildim ne de yeni bir yere varabildim. Ne geri dönüşümün birilerini mutlu edeceğinden emin olabildim ne de yeni bir yere varmanın getireceği bahar havasıyla birlikte içimde kökleri kurumaya yüz tutmuş çiçeklerin yeniden renkleneceğinden. Sadece bekledim. Bir tarafta zaten yaşamış olduğum hüzün ve hayal kırıklığı dolu kendi gerçekliğim, diğer tarafta ise çaresizce atılmış bir adımın meyveleriyle birlikte daha iyi ya da daha kötü sonuçlanacak olan bilinmezlik. Hangi tarafa ait olmam gerektiğine dair küçücük bir işaret bekledim. 

    Bekliyorum.


    Geriye dönüp baktığımda bensiz de mutlu olan yüzler görmekten çok korktum. Hep çekinerek, korku içinde, usul usul çevirdim başımı. Gördüğüm manzara bana bazen uzaktan da olsa mutluluklarıyla mutlu olabilmeyi öğretti bazen de keşkeleri beraberinde getirdi ama her ikisinde de çok fazla özlem çok fazla hasret vardı. Güzel anların kıymetini yaşarken bilebilseydik, çabucak unutmasaydık onca şeyi, şimdi ne ben gitmeyi bekleyecektim ne de kalanlar artık çok uzakta kalanlar olacaklardı. Bunun yerine yanımda kalanlar demeyi tercih ederdim her birine. 


    İlerlemeye cesaret edemediğim için olduğum yerde hareketsiz bekledim. Doğru zaman elbet gelecekti ve ben korkmadan bilinmezliğe koşar adım gidecektim ama istediğim bu muydu yine emin değildim. Bekleyişin huzursuzluğu almış başını gitmiş. Başka bir seçeneğim olmadığını düşündüğümden buradaydım belki ya da kendinden uzaklaştıranların mecbur bıraktığı noktada sıkışıp kalmıştım. Bu yüzden gitmeye de kalmaya da korkar olmuştum. Ait olduğumu sandığım yerde istenmemiş olmak, bilmediğim yollara isteksizce sürüklenmeyi doğurmuştu. 


    Beklemeye devam ediyorum.

    Daha yolda bile değildim ama çok uzun bir yolculuk yapmış kadar yorgun hissettim. Yorgunluğum önce mide kramplarına sonra kalp çarpıntısına dönüşerek kendini belli etti. İçimde saklamak istediğim ne varsa böyle atıyordu kendini dışarı. Bilinmez yolların trenlerini durduramadığım gibi kalbimi de durduramadım hızla çarpmaya devam etti. Bir el dokunda sonra omzuma ve gözlerime bakıp hiçbir şey sormadan sarılarak, sevgisiyle iyileştirdi kalbimi. Sakinleştim. İhtiyacım olan buydu zaten kimseden fazlasını beklemedim. Birazcık sevgi iyileştirir insanı. 


    Beklemeye devam ediyorum. 

    Ne geleceğimden umudum kaldı ne geçmişimden, ne bir heves ne bir hayal, ne kırgınlıklar ne kızgınlıklar, ne güvendiğim dağlar ne de inandığım kalpler. Gücümün son damlasındayken yine de cevabını bulamadığım sorularla birlikte bekliyorum. Benim korkularım ve yanımda olmaktan korkanlar... İlerleme katedemiyoruz.  


    Hâlâ bekliyorum.

    Geride kalanları, bilinmezliğe adım atabilmeyi, tamamlanmış olmayı istiyorum. Bunun için vücudumun tüm uyarılarına rağmen mide kramplarım ve stres çarpıntılarımla birlikte sabırla, kendi durağımda doğru zamanı bekliyorum. 


    Yarı yolda bırakılan elimi yeniden birinin tutmasını bekliyorum. 

    Hâlâ bekliyorum. 




    Yorumlar (1)
    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.