VEOFOR sahnesi çok sıcak olacak! #Röportaj

VEOFOR sahnesi çok sıcak olacak! #Röportaj
  • 1
    0
    2
    0
  •  

    Grubun kurucusu ‘veo’ ile yaptığımız keyifli röportajı sizlere sunmaktan mutluluk duyuyoruz.


    1-) Veofor'un müzik yolculuğu nasıl başladı? Grubun oluşum sürecini ve ilk adımlarını biraz anlatır mısınız? 

    Veo: 3, 4 yaşlarındayken amcamın yurt dışından getirdiği plakları dinleyerek başladı herşey… Plakları çalarken kapaklarına bakar görselleri ezberlerdim. Amcamın dönemin ünlü orkestralarında bass gitarist olmasından dolayı evde hep bir müzik atmosferi vardı.  Sonra kasetler, CD’ler ve DVD’ler ile devam etti. Hep iyi bir dinleyici oldum. Aynı zamanda konserlere de gitmeye başladım.

    2010 yılında çalıştığım şirketten istifa ettim ve bir buçuk sene yarı tercih, yarı ülke şartlarından istediğim standartlarda iş bulamadığım için işsiz kaldım. O dönemde bilgisayarımdaki Garage Band diye bir müzik programını keşfettim ve orada bir şeyler yapmaya başladım. Sonra bunları arkadaşlarıma gönderdim ve arkadaşlarım "Bu ne yahu, korku filmi müziği gibi" diyerek dalga geçmeye başladılar. İnsanlardan reaksiyon almak çok değerli bir şey, bu bemin için motive edici oldu. Böylece devam etti ve ufak ufak kompozisyonlar olmaya başladı. 2011 yılında 'Myspace' diye bir müzik kanalı vardı. Oraya 2-3 tane şarkımı koydum. 1 ay sonra bir mail geldi. "Biz sizin müziklerinizi dinledik, çok beğendik. İstanbul Live'ın organizasyonundayız. Grubunuzla beraber konser vermek ister misiniz?" diye bir teklif yaptılar. Ben de biri benimle dalga geçiyor sandım. Çünkü ortada grup yoktu ve böyle birisi bana nasıl ulaşır diye düşünmüştüm. Maille dönüş yaptım, hakikaten ciddilermiş. "Bana biraz müsade edin bi grup oluşturayım" dedim. Bir ney çalan arkadaşım, bir elektro gitarist arkadaşımla birlikte ekip topladım. 
    21 Şubat 2012 tarihinde hayatımın ilk konserini verdim İstanbul Live'da. O konser inanılmaz kötü bir deneyimdi, çünkü ben hiçbir şey bilmiyorum, mikrofon tutmayı bilmiyorum, sahnede ne yapılır bilmiyorum falan… ama baya da seyircimiz gelmişti o gün. Çok utandım. Sonra 1 sene kadar hiçbir şey yapmadım ve oturup müzik üretmeye başladım. Sürekli şarkılar yapmaya başladım. Yaptıkça daha iyisi çıktı. 2013 yılında ‘Ses Perisi’ ile müzik üretmeye başladık, kendisi aynı zamanda ressamdı ve bir gün geldi… ‘Berlin’e taşınıyorum’ dedi. 2015 yılında tekrar bir ekip topladım bu sefer bir orkestra olduk. 4 kişilik bir orkestra ve 2 tane de kadın şarkıcımız vardı. O dönemin en popüler olan alternatif konser mekanlarından Peyote'de konser verdik. Sonra tekrar ayrılıklar oldu, moral bozuklukları ve pandemi dönemi girdi. Tüm bu dönemde sürekli ürettim. 

    Pandemiden sonra elimde çok fazla parça birikmişti, yaklaşık 100 kadar… Bunlar iyidir kötüdür tartışılır tabii. Ve dedim ki, bir şekilde bunları değerlendirmem lazım. Herkes "Sen çok farklı bir müzik yapıyorsun, çok değişik güzel şeyler yapıyorsun, bunu mutlaka sunman lazım insanlara." dedi. 
    2023'ün sonuna doğru tekrar grup oluşturdum. Gidenler oldu gelenler oldu ve bugünkü noktaya geldik. 2025'in Ocak ayında profesyonel bir vizyonla ilk konserimizi verdik. Full'e yakın bir seyirci geldi ve insanlar ağız birliği etmişçesine şu reaksiyonu verdi: "Biz hiç böyle bir şey beklemiyorduk." dediler. Çünkü bizim konser konseptimiz insanların dans ettiği, kafa salladığı, bağırdıkları, eğlendiği şeyler değil, etkilendikleri ve büyülendikleri konserler oluyor. 
    Şimdi şöyle bir düşüncemiz var. Şu an ekibimiz hakikaten çok güçlü ve kendi vizyonunu, kendi ruhunu işin içine katabilecek düzeyde olan müzisyenler. Onlarla birlikte harika bir performans yapıp sonrasında da profesyonellik anlamında ciddi adımlar atmayı düşünüyoruz. Ekim başında da 5 şarkılık bir EP'mizi yayınlayacağız. 

    2-) Veofor ismi nereden geliyor? 

    Veo: Birkaç tane anlam içeriyor. Veo, İspanyolca'da 'anlıyorum' anlamına geliyor. Görüyorum, biliyorum, hissediyorum anlamında. Bir de benim adım Vahit ve Özgür olarak başladık… V ve Ö harflerinin birleşimi. İnternette yazımda VÖ olmayacağı için Veo olarak yaptım. Ve… o, aynı zamanda üçüncü tekil şahıs. Yani bizim anlattığımız hikayeler o üçüncü tekil şahsın bakış açısından, içgörüsünden ve ağzından anlatılıyor. ‘For’ ise, ‘metafor’ gibi kavramlar vardır ya, bir ek anlamında. Veo'nun For'u. Anlıyorum'un metaforik yaklaşımı anlamında. Aslında reel dünyada hiçbir karşılığı olmayan ama benim böyle bir anlam yüklediğim isim VEOFOR. Bunu bir marka haline getirmek adına doğru bir seçim olduğunu düşünüyorum. İnsanların ilgisini çekiyor.


    3-) Müzikal tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz? İlham aldığınız sanatçılar ve türler nelerdir? 

    Veo: Biz kolektif bir müzik yapıyoruz her şeyden önce. Ekipteki her müzisyenin sanatsal katkısıyla bu proje ortaya çıkıyor. 70’lerin rock müziği, 80'lerin popu, 2000'lerin elektronik akımları hepsi var müziğimizde. Bunları sentezleyerek bugünün insanı ne yaşıyorsa, ne hissediyorsa, nasıl reaksiyon veriyorsa onları kompozisyon haline getiriyoruz. 
    Evet, parçaların besteleri, sözleri, genel kompozisyonlar benden çıkıyor, ancak ben hayatım boyunca gitar çalmadım. Hayatım boyunca bateri de çalmadım. Bizim bateriden sorumlu devlet bakanımız var, gitardan sorumlu devlet bakanımız var. Onlar istedikleri gibi çalabilirler. Ama bizim grupta BB King gitar çalamaz, Robert Plant şarkı söyleyemez. Bizim grubumuzun içinde VEOFOR insanları müzik üretir. Yani o sentezi oluşturan insanların kendi deneyimleri ve ruh katkılarıyla bu müzik oluşur. Bir gün bir klarnetçi bizim müziğimizi dinler, ben bu parçaların içerisinde var olmak istiyorum derse, o olur. Bu yüzden çok esnek bir proje yapıyoruz, tarzımız şudur diyemeyiz. Bunun içersinde ben varım diyen herkese açığız ama o müzisyenin bu konsepti anlayarak üretimin içersinde kendi varlığını ve yorumunu konsepte uygun şekilde ortaya koyması gerekiyor. 

    Kişisel olarak benim ilham aldığım müzik figürleri… David Bowie, Massive Attack, Tricky, Sofa Surfers, Recoil, Talk Talk, Depeche Mode diye gider…

    Yayınladığımız parçalarımız biraz daha geniş kitlelerin dinleyebileceği bir aralıkta. Daha çok insana ulaşma kaygımız var çünkü şu an, no name bir grup olarak yola çıktık. Büyük büyük prodüksiyonların içersinde değiliz, büyük plak şirketlerinin himayesinde değiliz. Bağımsız müzik üretiyoruz. Her şeyimizi kendimiz üretip, kendimiz harcıyoruz, o yüzden de imkanlarımız tabii ki kısıtlı, ama bizim iddialı olduğumuz rasyonelimiz, pek de herkese benzemeyen farklı bir sentezi üretebilme kaygısı. Bunun ilk ödülünü konserimizde aldık. Biraz önce de söyledigim gibi izleyen insanlar “çok tatlıydı, çok eğlendik" demediler, "Hiç böyle bir şey beklemiyorduk, çok acayip, çok değişik bir şeydi,” etkilendik dediler. O yüzden Veofor'u dijitalden dinlemek evet keyifli olabilir ama bir de canlısını dinleyin, izleyin. Gülüşmeler… Benim dünyada izlemediğim çok az insan kaldı. Dünyanın en büyük starlarını canlı canlı izledim, biz bugünün müziğini yapıyoruz. Bütün o topladığımız veriler, değerler ve melodiler, yapacağımız müzikte de bir şekilde vücuda geliyor. Biz sadece konser yapmıyoruz, bir performans ortaya koyuyoruz. İnsanların şu an popüler olmayan bir grubun konserine gelip, 90 dakika il’gilerini kaybetmeden ‘neye bakacağımızı şaşırdık’ diyebilmeleri çok değerli bizim için.

     Türk sanatçı olarak başta Zeki Müren'den de etkilendim, Özdemir Erdoğan'dan da etkilendim, Mazhar Fuat Özkan, Bülent Ortaçgil'den de, Fikret Kızılok'tan da, Seyyal Taner’den de. Salim Dündar'dan da. Nilüfer muhteşemdir, çok etkiliyecidir, çok eşsizdir. Zerrin Özer Türkiye'nin en güçlü kadın sesidir. Özlem Tekin'le çok özel bir tanışıklığım oldu. Dünyanın en özel insanlarından biridir. Göksel benzersizdir, bu ülke için büyük zenginlik.


    4-) Bir parçayı oluşturma süreciniz nasıl ilerliyor?

    Veo: Profesyonel mesleğim tasarım olduğu için, büyük ustalardan benim öğrendiğim bir şey var. Hangi alanda üretim yapıyorsan, edebiyat, resim, heykel olabilir, oturup senin o işe mesai harcıyor olman lazım. 'Ben denize karşı oturdum o anda hayal geldi, ben bir şarkı yapayım' demekle olmuyor o iş. Oturup ciddi ciddi çalışmakla oluyor. Önce küçük melodiler geliyor aklıma. Bunları teknoloji sayesinde hemen telefona kaydediyorum. Sonra oturuyorum, araştırma ve eskiz çalışması başlıyor. Etüd çalışması başlıyor. Mesela bazen programları kurcalarken, hazır melodilerden bir ses de duyduğum oluyor… bir viyola sesi gibi. O viyola sesini alıyorum, başka bir enstrümana ya da vokal sese adapte ediyorum, transpoze ediyorum. Oradan bir melodi oluşuyor. Şarkı üretmek aslında bir tablonun üstüne resim yapmak gibi. İlk önce kompozisyonu kuruyor olman lazım, yani bir hikaye veya öykü yazmak gibi. Bunun en temel formülü giriş-gelişme-sonuç. Bir şarkının introsu var, ortada ana konuyu anlattığın ana bölüm var ve bir finali var. O finali sen heyecanlı mı bitirmek istiyorsun yoksa daha yumuşak, dramatik mi bitirmek istiyorsun yoksa biraz insanların boğazına bir şey mi düğümlemek istiyorsun bu artık bir matematik formülüne de dönüşüyor. Bununla beraber kompozisyon oluşuyor. İyi fikir, artı iyi proje, artı iyi kompozisyon, sonuş; duygu. Şarkılar bende böyle oluşuyor. Oturup ciddi ciddi bir matematiksel örgü yaratıyorsun. Gruptaki arkadaşlarımdan benim en çok aldığım reaksiyon şu: "Ya sen çok tuhaf şarkılar yapıyorsun." O yüzden o formülüzasyon aslında insanların en çok reaksiyon verdiği ve farklı bir şey olarak düşündüğü noktalar. Mesela bizim bazı şarkılarımızda hiç nakarat yok. Bu konuda bir arkadaşımızla ciddi tartışmalar bile yaşadık. Nakarat bölümü olması gerekmiyor. Dünyanın en meşhur şarkılarından bazıları aynı melodinin onlarca kez tekrarına dayanan bir örgüde gidiyor. Bizim parçalarımızda da bu örgüleri ve farklı matematikleri kurguluyoruz. 


    5-) Türkiye'deki bağımsız müzik sahnesini nasıl değerlendiriyorsunuz? 

    Veo: 2000’lerde çok sahne vardı. Artık azaldı. Sahneler ayakta durabilmek için masraflarını çıkartmak zorundalar. İyi ses sistemi olan, prestijli sahneler çok seçici davranıyorlar haklı olarak. 

    2024 ilkbaharında performans yapmak istediğimiz yerlerden biri 3. Toplantıda açıkça ‘paranız var mı’ diye sordular, 150.000TL istediler bizden. Prezentabl duran ablalar…. Başvurumuzu geri çektik, bize tekrar tekrar geri dönüp 100.000TL’ye kadar fiyat düşürdüler. Bizi sadece para kazanacakları bir emtia olarak gördüler. Bu hiç etik değildi. 

    Önerim şu olabilir. Salon’un masraflarını çıkartacağı minimum miktarı sanatçılarla garanti altına alarak haftanın bir gününde böyle keşiflere fırsat tanımalıdırlar. Ya da birkaç günlük no name festivalleri düzenlenebilir. 
    Biz pek içinde değiliz ama, medyadan takip ettiğimiz kadarıyla dijital platformlarda ciddi kayırılmalar var. Hep vardı…. Ne yazık ki. Nice potansiyeli olan grupların, sanatçıların varolamadan kaybolduklarını görüyoruz. En çok dinlenenler en iyiler değil ne yazık ki!
    Geçenlerde bir grup gördüm, bir şarkısı 1 milyon dinlenmiş, diğer 5 parçası 2 bin, 5 bin dinlenmiş. Bunlar hiç gerçekçi değil.


    6-) Yakın gelecekte dinleyicilerinizi nasıl sürprizler bekliyor?

    Veo: Ekim başı 5 şarkılık bir EP çıkartıyoruz. 51 şarkı içinden seçtik bu 5 şarkıyı… bunlara en iyi 5 şarkı diyemeyiz, çünkü bir bütünü oluşturan parçalar olması gerekiyordu. Birbirini tamamlayan ve birbiriyle sürekliliği olan 5 parçayı seçtik. Şu an Mix-Mastering aşamasında. Ekim'in ilk haftası yayınlayacağız. Zaten güzel bir basın bülteniyle de sizlere tanıtımını yapıyor olacağız. En büyük sürprizimiz bu. İkinci sürprizimiz ise 21 Ekim’de acayip bir konserimiz olacak. 7 kişilik bir kadroyuz. 7 kişi dönüşümlü olarak sahnede yer alacak. 3 kişi şarkı söyleyecek. Hepsi birbirinden farklı renkler, farklı tarzlar. 2 gitaristimiz var, onlar dönüşümlü sahnede olacaklar. 2 bateristimiz var, onlar dönüşümlü sahnede olacaklar. İnsanların 1 buçuk saat boyunca neye bakacaklarını şaşırdıkları bir performans ortaya koyacağız. Ondan sonrası için de, İstanbul dışında konserler yapmak istiyoruz çünkü dijital dünyada çok büyük problemler var. Biz belli bir noktaya geldik, ancak bizim müziğimizi insanların anlayabilecekleri ve hissedebilecekleri en doğru platformlar birebir fiziksel olarak yüz yüze geldiğimiz alanlar olacak. O yüzden birkaç şehir belirledik. Tabii buradaki dijital platformlarda dinleme sayımızı da dikkate alarak birkaç şehirde de konser yapabilme ön girişimine başladık.
    21 Ekim’de keşfetmeyi seven, yeniye açık, unutamayacı bir deneyim yaşamak isteyen her müzikseveri BLIND Asmalımescit’deki konserimize bekliyoruz. Zihninizde çok özel bir iz bırakacağımızı biliyoruz. Okuyan herkese teşekkür ederiz.

    Bu güzel röportaj için YOK' Ekibi’ne de teşekkür ederiz.

    VEOFOR 
    VIPLIVE2!
    21 Ekim, Salı
    20.00 Kapı açılışı
    21.00 Konser
    BLIND, Asmalımescit, Beyoğlu
    Biletler Biletix’de

    Satın AL


    Yorumlar (2)
    • Konsere gidiyorum zaten 🤩

      • Okuması çok keyifliydi. Bi değişik grup bu. Müzikleri ilginç geliyor. Atşivime aldım çoktan. 👍🏻

        Yorum Bırakın

        Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.