"Howl's Moving Castle" Studio Ghibi tarafından 2004 yılında yapılmış ve Hayao Miyaziki tarafından yönetilmiş bir animedir. Filmi özel kılan detaylardan bir tanesi Japon animasyon geleneğine ait, el çizimi ve anime tarzında hazırlanmış olmasıdır. Karakterlerin içsel yolculuğunu daha iyi anlayabilmek için biraz filmin konusundan bahsedelim.

Utangaç ve sakin olan genç kız Shopie küçük bir kasabada şapka dükkanında çalışmaktadır. Kendi hayatını sıradan bulan Shopie kasabaya gelen Kötü Cadı tarafından büyülenir ve yaşlı bir kadına dönüşür. Genç haline dönmenin yolunu arayan Shopie kendini gizemli büyücü Howl'un yürüyen şatosunda bulur. Şato, 4 ayaklı gibi görünen dev bir makine ve ev kombinasyonudur. Sihirle hareket edebilmekte ve adete kendi kişiliğini yansıtmaktadır. Şatoda Howl ile birlikte onun hizmetkarı olan ateş ruhu Califer ve Howl'un sadık öğrencisi Markl yaşamaktadır. Shopie onlarla beraber şatoda yaşamaya başlar. Zamanla hem kendisinin hem de Howl'ın gizli ve kırılgan yanlarını keşfetmeye başlar. Howl'un savaş karşıtı tutumu, Shopie'nin cesareti ve şatonun sihirli yapısı birbirine paralel olarak gelişir. Shopie, büyüyü bozmak ve Howl'u korumak için kendi yeteneklerini ve cesaretini kullanmayı öğrenir.

Film, aslında bu bahsettiklerimden çok daha fazlasını ifade ediyor. İlk izlediğimde gözümden kaçan detayları, ikinci izleyişimde fark etme fırsatı buldum; karakterlerin gelişimini, verdikleri mücadeleleri, korkularını ve anlatmak istediklerini daha iyi görebildim. Şimdi gelin filmdeki karakterlerin yolculuklarını birlikte analiz edelim.

Shopie, sessiz, utangaç ve kendi değersizliğini kabul etmiş bir kızdı. Başkalarının hayatını kolaylaştırmak için kendi istekleri görmezden geliyordu. Kötü Cadı'nın büyüsüyle yaşlı bir kadına dönüştüğünde ilk defa kendi sorununu başkalarının sorunlarınnı önüne koyarak bir yolculuğa çıktı. Artık küçük ve önemsiz birisi değil, kendine karşı sorumluluk alması gereken yaşlı bir kadındı. Şatoya girdiğinde, bu ilk başta onun için farklı bir dünyaydı. Howl'un huysuz, özgürlüğüne düşkün tavırları ona çok yabancıydı. Şatoda yaşadığı süre boyunca Shopie artık başkalarının isteklerini yerine getiren bir yardımcı değil kendi kararlarını alan cesur bir insandı. Howl'u ve Califer'ı anlamaya çalışırken, kendi cesaretini keşfetti. Shopie'nin büyünden kurtulma yolculuğu aslında kendini kabullenme ve güçlenme yolculuğuydu. Çünkü filmde de gördüğümüz gibi ne zaman tutkuyla hareket etse, cesur olsa genç haline geri döner. Aslında büyü onun kendi kendini nasıl gördüğüyle ilgiliydi.

Howl, dışarıdan bakıldığında oldukça çekici, karizmatik ve özgürlüğüne düşkün bir büyücüydü. Ama içsel olarak korkak, kırılgan ve sorumluluklarıyla baş etmekte zorlanan birisiydi. Savaş ve hayatın yükü kalbine ağır gelmişti; bu yüzden duygusal bağlardan kaçıyor, kendini korumak için bencilce davranıyordu. Shopie'nin şatoya gelmesesiyle birlikte Howl'un dünyası değişime uğradı. Shopie onun göstermekten kaçındığı yanlarını gördü ve onu değiştrimeye çalışmadan sevdi. Bu Howl'un kendim olsam bile sevilebilirim diye düşünmeye başlamasını sağladı ve kaçıp saklanma dürtüsü yavaş yavaş kırıldı. Shopie'nin cesareti ve sadakati, Howl'un sevgi ve sorumlulukla bağ kurmasına yardımcı oldu. Artık Howl, sadece özgürlüğünü koruyan birisi değil, duygusal bağ kurabilen ve başkalarını korumayı öğrenen birisiydi.

Califer, Howl'un kalbindeki ateş ruhuydu; şatonun çalışmasını sağlayan sihirli güç olmasına rağmen aynı zamanda Howl'un bağımlılıkları ve korkularını yansıtıyordu. Başlangıçta bağlanmak ve özgür olmak arasında sıkışmış bir haldeydi. Shopie, Califer'ı anlamaya ve ona güvenmeye başladığında, onun kendi sınırlarını ve özgürlüğünü fark etmesini sağladı. Califer, Howl ile olan ilişkisini yeniden keşfederek hem kendi hem de Howl'un kırılgan yanlarını kabul etmeyi öğrendi.

Kötü Cadı, başlangıçta dışarıdan korkutucu ve tehditkar görünüyordu. Ama zamanla onun yalnızlığı, kıskançlığı, ve onaylanma ihtiyacı gün yüzüne çıkmaya başladı. Cadı, Shopie'ye karşı salgırdan tavırlarıyla aslında kendi kırılganlığını yansıtıyordu. Shopie'nin içtenliği, Cadı'nın öfkesinin arkasında saklanan insani yanlarının ortaya çıkmasını sağladı.

"Howl's Moving Castle", sadece bir anime filmi değil; karakterlerin içsel yolculuklarını ve dönüşümlerini gösteren büyülü bir masaldır. Shopie'nin cesaretinin diğer karakterlerin derinlerde kalan yönlerini ortaya çıkartmaya yardımcı olması, izleyiciye birbirine bağlı, iyileştirici ilişkilerin gücünü göstermektedir. Miyazaki'nin bu eseri, hem görsellikle hem de derin karakter analizleriyle anime dünyasında eşsiz bir yere sahiptir.

Yorum Bırakın