“Ateş ve rüzgar gökten göğün tanrılarından gelir, ama senin tanrın Crom’dur. Crom dünyada yaşar. Bir zamanlar devler yaşardı dünyada Conan. Ve kargaşanın karanlığında Crom’u aldattılar ve ondan çeliğin sırrını çaldılar. Crom hiddetlendi ve dünya sarsıldı. Ateş ve rüzgar devleri yere yıktı ve cesetlerini suya attı. Ama öfke içindeki tanrılar çeliğin sırrını almayı unutup onu savaş meydanında bıraktılar. Ve onu bulan bizlerse sadece insanız. Tanrı değil. Dev değil. Sadece insanız. Çelik, sırrında daima bir gizem taşıdı. Onu öğrenmelisin küçük Conan. Onun disiplinini öğrenmelisin. Çünkü bu dünyada kimseye, ama hiç kimseye güvenemezsin. Ne erkeklere, ne kadınlara, ne de hayvanlara. Buna güvenebilirsin.”
[caption id="attachment_105687" align="aligncenter" width="550"] Crom… Sana daha önce hiç dua etmedim. Buna ihtiyacım yoktu.[/caption]
Robert E. Howard, 1932’den başlayıp 1936’ya kadar ''Simeryalı Conan'' ismiyle yaklaşık 2 düzine öykü kaleme aldı. Arkasında yaratacağı etkiden ise habersizdi. Kendisi fantastik kurgunun bir alt dalı olan Kılıç ve Büyü'yü yaratmıştı ve Conan, on yıllar geçse de adından söz ettirecek kült bir karakterdi.
Howard, arkadaşından aldığı 38'lik bir Colt’la intihar etti. Karanlığa terk ettiği barbarı Conan’ı, diğer yazarlar devam ettirdi. Maceraları Conan the Barbarian adıyla ilk kez comic-book şekilde 1970’te yayımlandı. Soğuk kış gecelerinde televizyonla evlere giren Conan karakteri, o zamanlar tam da Birleşik Devletler başkanlığına Reagen’ın seçilmesi ile Amerikan popüler sinemasında ırkçılık yükselirken sinemaya uyarlanmıştı. Belki de o dönemde hiç kimse sandalet giyen ve eline kılıç alan bir dünya vücut geliştirme şampiyonunun -Arnold Schwarzenegger- oynadığı bir filmin bu kadar dikkat çekeceğini tahmin etmemişti. Çizgi karakterlerin sinemaya uyarlanması bir yana, bilim kurgunun güçlendiği bir Holywood piyasası da durumu zorlaştırıyordu o yıllarda. Ayrıca Arnold Schwarzegger’den de heybeti kadar büyük bir oyunculuk performansı bekleniyordu. [caption id="attachment_105649" align="aligncenter" width="550"] “Düşmanlarını ez.”[/caption] Conan’ın yaratıcısı Howard’ın Cengiz Han’dan çok etkilendiği söyleniyordu. Kendisi zaten mitoloji ve dönemin ünlü yazarlarının hikayelerine takıntılı denebilecek kadar meraklıydı. Filmde de Subotai isimli bir karakterin bulunuşu, Cengiz Han’ın sağ kolu olan savaşçı Subutay’a göndermeydi. Karakterler güçlüydü. Dramatize edilirken kitaptan biraz uzaklaşılsa da Conan, kitaptaki çizgi karakteriyle neredeyse aynıydı. Görünüşü ve verdiği kaba hava filmin büyülü bir atmosfer yaratmasını ve işte bu Barbar Conan! denmesini sağlıyordu. Seyirci bu filme ve doğallığına hayran kalmıştı. Mitolojiye ilgisi olan ve aksiyon filmlerini seven insanların gözünde baş yapıtlardan biri olan bu film, kısa zaman sonra Conan The Destroyer adıyla devam etti. [caption id="attachment_105594" align="aligncenter" width="550"] “Crom, dağından senin Dört Rüzgar'ına güler.”[/caption] Film herkes tarafından beğenildi mi, hiç eleştiri almadı mı peki? Tabi ki aldı, hem de sağ görüşün yükseldiği bir Birleşik Devletler dönemiydi seyirciyle buluştuğu zamanlar. Belli bir izleyici kitlesi Conan uyarlamasının erkeği fazla güçlü gösterip öne çıkarmasını cinsiyetçi ve kadının cinsel bir obje olarak görülmesine yormuştu. Fakat filmin adı Barbar Conan’dı ve dönemin unsurlarını barındıran bir anlatış hakimdi. Üstelik Valeria’nın ne kadar cesur ve güçlü bir kadın karakter olduğunu da film boyunca görmekteydik. [caption id="attachment_105664" align="aligncenter" width="550"] “Ben ölseydim ve sen hala canın için savaşıyor olsaydın geri dönerdim. Cehennemden dönüp senin yanında savaşırdım.”[/caption] Gelgelelim film, 2011 yılında tabiri caizse tekrar hortlatıldı. Çoğu sinema eleştirmeni tarafından tam bir fiyaskoydu. Conan, bir iki kez narince kılıç sallamaktan başka bir şey yapmıyor, hikaye uzatılıp orijinalinden uzaklaşıyordu. Bodybuilding yapmış Aquaman’imiz Jason Momoa da alıştığımız Arnold Schwarzenegger’in Conan’lığının yanından geçemiyordu. Tekrarlandıkça bir hataya dönüşen bu karakter, bizlere Simeryalıların yaşadığı dönemden çok günümüzün Hollywood temalarını hatırlattı. [caption id="attachment_105874" align="aligncenter" width="550"] “Çelik güçlü değildir evlat. İnsan eti daha güçlüdür.”[/caption] Kurgusu, oyunculuğu ve soundlarıyla bizi büyüleyen bir filme imza atmıştı John Milius. Artık hiçbir Conan karakteri, Arnold kadar özdeşleşmeyecekti belki de. Bir aksiyon filminin sanata dönüştürülmesi noktasında önemli bir yapıttı ve geleceğe önderlik etmişti. Yaratıcı beyinlerden çıkan ve kalplere kazınan nadir filmlerden biriydi Conan the Barbarian.“Neden ağlıyorsun?”
“O Conan, Simeryalı. O ağlamaz, bu yüzden onun yerine ağlıyorum.”
Kaynaklar
1 2 3
Yorum Bırakın