Post-Gerçekçilik Çağında İç Savaş: Donbass

Post-Gerçekçilik Çağında İç Savaş: Donbass
  • 0
    0
    0
    0
  • Belgesel filmleriyle tanınan Ukraynalı yönetmen Sergey Loznitsa'nın yazıp yönettiği Donbass, 2014 yılından beri süregelen Ukrayna iç savaşını konu alıyor. Filmden söz etmeden önce bahsi geçen bu iç savaştan ve bu süreci oluşturan dinamiklerden söz etmek gerek. 2014'ten beri yaşanan bu süreci takip edenler ve hatırlayanlar, dilerlerse bu bölümü atlayabilirler. Ukrayna'nın Avrupa Birliği'ne uyum için yıllardır yürüttüğü müzakerelere rağmen dönemin Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç, AB ile ortaklık anlaşmasını imzalamayı reddetmişti. Bu nedenle binlerce AB yanlısı Ukraynalı, Cumhurbaşkanı Yanukoviç'in bir anda kararından vazgeçmesi üzerine başkent sokaklarına akın etmişti. Protestolar, tüm siyasi partilerden ve şehirlerden katılım olduğunda halk hareketine dönüşmüş ve bu durum hükümetin düşmesine, Yanukoviç'in istifa edip Rusya'ya sığınmasına neden olmuştu. Kiev'de kurulan yeni hükümete karşı, bu kez de Rus etnik kökenli Ukraynalılar ayaklandı. Ülkedeki kaos durumundan yararlanan Rusya'nın, Sochi Kış Olimpiyatları'nın hemen ardından düzenlediği ''göstermelik'' referandum ile Kırım'ı ilhak etmesi sonucunda şiddetlenen protesto gösterileri, Rus kökenli vatandaşların çoğunlukta olduğu Ukrayna'nın doğusunda yer alan Donbass bölgesinde çatışmaya dönüştü. İsyancılar hızlı bir şekilde hükümet binalarını ele geçirerek önce Donetsk ve Luhanks Cumhuriyetlerini kurduklarını ilan ettiler. Daha sonra bu iki cumhuriyet birleşerek hiçbir uluslararası aktörün tanımadığı Novorossiya Federal Devleti adını aldı. AB, kapısının Ukrayna'ya her zaman açık olduğunu ancak Ukrayna'nın ortaklık anlaşmasına tam bağlılık gösterene kadar müzakere konularının askıya alındığını duyurmuştu. Yüzünü hangi tarafa döneceğini bir türlü ayarlayamayan Ukrayna'nın başa çıkmakta zorlandığı ve Rusya tarafından gayrimeşru olarak desteklenen Novorossiya ile savaşı günümüzde şiddetini sürdürmekte. Loznitsa'nın kaleme alıp yönettiği ve Akademi Ödülleri'nde bu senenin ''Yabancı Dilde En İyi Film'' kategorisinde Ukrayna'yı temsil eden Donbass, Doğu Ukrayna'daki milliyetçiler ile Rus yanlısı ayrılıkçıların arasındaki 2014'ten beri devam eden ve her geçen gün şiddetini arttıran çatışmayı ele alıyor. Yazının bu bölümü, filmi henüz izlemeyenler için sürpriz gelişmeler içermektedir. Filmin açılışında, bir grup insanı karavanın içinde makyaj yapıp konuşurken izliyoruz. Daha sonra bir görevli bu grubu, kasten atılan kontrollü bombaların arabaları havaya uçurduğu caddeye götürüyor. Kameraların konuşlandığını görünce film seti olduğunu düşünürken makyajı taze olan kişilerin sahte haber için orada olduklarını, muhabirlere verdikleri röportajları gördüğümüzde anlıyoruz. Oyuncu diyebileceğimiz bu kişiler, mahalle sakinleri gibi davranıyor, kimi çocuğunu okula götürmeye korktuğundan bahsederken kimi de komşularının geçen hafta öldüğünden bahsediyor. Sonraki bölümler de manipülasyonu temeline alarak devam ediyor. Kamera bir doğum hastanesine çevriliyor. Boris Mikhailovitch'in, hastane çalışanlarına depoda gıda ve ilaç stoklarının sanılanın aksine oldukça yeterli olduğunu gösterdiği ve rahatsız edici derecede uzun ele alınan bu bölümde, erzakların oraya biraz önce yerleştirildiği ortaya çıkıyor. Diğer bir bölümde, Michael Walter adında Alman bir gazeteciyi  tercümanı ile birlikte Donetsk Bölgesi'ne girerken izliyoruz. Yolun ilerisinde gördüğü ve röportaj yaptığı askerlerin bölgenin yerlisi gibi davranan Ruslar olduklarını keşfediyoruz. Oxford Sözlüğü tarafından 2016 yılının sözcüğü ilan edilen “post-truth” -Türkçe’ye “post-gerçeklik” olarak çevrilen sözcük-, Oxford Sözlüğü’nde şöyle tanımlanıyor: “Nesnel gerçekliklerin kamuoyunu şekillendirmede duygusal ve kişisel görüşlerden daha az etkili olması”. Başka bir deyişle, insanların bir konu hakkındaki karar veya tercihlerini belirleyen şeyin o konuya dair gerçeklerin değil, kişisel algı ve duyguları olması. O algı ve duyguları şekillendirense post-gerçeklik, yani asıl gerçeklikle ilgisi olmayan, kurgulanmış bir dünya.* Daha sonraki bölümde, çatışma bölgesindeki evlerine dönen yolcularla dolu bir otobüsün içinde buluyoruz kendimizi. Bu insanların kısık bir şekilde kendi aralarındaki konuşmaları dinlediğimizde çatışmalardan etkilenen sivillerin bıkkınlığına maruz kalıyoruz. Hiç durmadan gelişen ve izlerken parça parçaymış gibi sanılan anlatım, sonlara doğru birleşerek AB ile Rusya arasında sıkışıp kalan Ukrayna'da artan toplumsal şiddet, sonu olmayan bu savaştan bıkmış insanların gündelik yaşamı üzerinden gözler önüne seriliyor. Ukraynalı milliyetçi bir askerin sokakta bağlanıp oldukça acı bir şekilde linç edildiği bölümden ''Novorossia Usulü'' absürdlüğün daniskası bir düğüne, oradan da ''faşizme karşı destek vermek için'' - kamulaştırma adı adı altında - arabasına el koyulan bir vatandaşa doğru sürükleniyor kamera. Kamera, son olarak başlangıçta yer alan ve oldukça korkunç bir şekilde sonlanan bölümle bizi baş başa bırakıyor. Kara mizahı ile ön plana çıkan Ukraynalı yönetmen Sergey Loznitsa, bu filmde de elinden geleni ardına koymuyor. Filmin en büyük artısı olarak ön plana çıkan görüntü yönetmenliğini ise Moldovalı Oleg Mutu üstleniyor. Yalanlar üzerine inşa edilen gerçeklerin yer aldığı, ''yolsuzluk ve aşağılanmanın'' had safhada olduğu ve sözde çağdaş uygarlık seviyesinde olduğumuz bu dönemde barbarlığın zirvede olduğu bir toplumun karanlık portresinin çizildiği Ukrayna'nın gözünden yaşadığımız dünyayı yüzümüze vuruyor Donbass. ''Bir toplum gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa, gerçeği söyleyenlerden o kadar nefret eder”  George Orwell  

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.