Minimum diyalog ve minimum aksiyonla çok fazla şey anlatmayı başaran, sizi şaşırtacak derecede etkili ve sinemaya bakış açınızı değiştirebilecek kadar güçlü bir film Drive.
Başrollerinde Ryan Gosling ile Carey Mulligan'ı gördüğümüz 2011 yapımı bu film, gündüzlerini dublörlük yaparak, gecelerini ise suç dünyasının içinde geçiren ana karakterimiz etrafında şekilleniyor. İsmini bilmediğimiz bu karakteri sadece "Sürücü" olarak tanıyoruz.
Filmin yönetmeni Nicolas Winding Refn, film vizyona girmeden önce ortaya çıkan işi şöyle anlatmış: "Bir suç filmini alıp onunla farklı bir şey yaptık. Filmi en iyi böyle anlatabilirim. Drive, klasik bir suç filmini alıp bambaşka bir yere taşıyor. Gördüğüm, kendine ait bir izi olan ilk modern suç filmi. Bu yüzden çok seviyorum. Seyirci ne bekliyor olursa olsun, beklediğinden ayrı bir şeyle karşılaşacağını bilsin. Farklı bir film olacak."
Filmin afişi ve ismi izleyicide bol aksiyonlu klasik bir gişe filmi beklentisi yaratsa da Drive asla bu değil. Belki de aldığı çoğu olumsuz eleştirinin sebebi, yarattığı bu farklı beklenti ve filmin sonunda izleyicinin beklediğini alamaması. Benim de beklediğimi vermeyen fakat beklediğimden çok daha fazlasını sunan bir film oldu. Beklediğimi almamış olmaktan gayet mutluyum çünkü beklediğimden çok daha yoğun ve vurucu izler bıraktı hafızamda.
İçindeki çarpıcı aksiyon sahnelerine rağmen oldukça durağan bir film Drive. Hatta pek çok eleştirmen tarafından 2010'ların en iyi filmlerinden biri olarak görülürken izleyicilerin bir kısmı filmi sıkıcı bulduğunu söylüyor.
Sürücü'yü filmin açılışından itibaren duygusuz ve iş odaklı bir karakter olarak tanıyoruz. İsmi yok, dublörlük yapıyor. Gosling, karakteri olabildiğince mimiksiz ve sade oynuyor. Bu durum, karakteri ve yönetmenin vermek istediği mesajı öyle iyi yansıtıyor ki Ryan Gosling'in en iyi performanslarından birini bu filmde sergilediğini düşünüyorum.
Hiçbir duygusunu yüzünden okuyamadığımız bu karakterin, hayatına Irene ve Benicio'nun girişiyle yaşadığı değişimi hissetmeye başlıyoruz. Hissetmekle de kalmıyor, bu yoğun sevginin yansımasını kahramanımızın mimiklerinde, hareketlerinde, kısıtlı diyaloglarında görüyoruz.
Sürücü, bu anne oğul sayesinde aile kavramıyla tanışıyor. Sevmeyi, birilerine değer vermeyi ve bununla birlikte ortaya çıkan diğer duygularını keşfediyor. Onları koruma içgüdüsüyle dolup taşıyor bu saatten sonra. Irene ve Benicio, ona normal bir hayat yaşama isteği veriyor. Hayatında ilk kez suçlarla dolu dünyasından kaçmak için bir motivasyon buluyor.
Filmin yönetmeni, ana karakteri şöyle anlatıyor: "Sürücü, şiddetin ve romantizmin birleşimi. Gündüz normal bir insanken gece bir kahraman oluyor. Film, onun bu süper kahramana dönüşümü hakkında. İnsani yönünü bu kahraman kalıbına yediriyor, yani ne yapıyorsa doğru nedenlere dayanarak yapıyor." Filmde sık sık Sürücü'nün üstünde gördüğümüz gri ceketin de bu kahramanın kostümü niteliğinde olduğunu belirtiyor.
Drive'ı anlatırken filmin en ikonik sahnesi olan asansör sahnesine bir parantez açmamak çok büyük haksızlık olur. Sahnede hem yönetmen hem oyuncular inanılmaz bir iş çıkarıyor. Öyle ki son yıllarda izlediğim en vurucu sahnelerden biri kuşkusuz bu asansör sahnesi.
Bu sahnede karakterin içindeki öfkeyi ve şiddet kapasitesini görüyoruz. Irene de bizimle eş zamanlı olarak fark ediyor bu korkutucu tarafı. Asansörün kapısı kapanırken ikisi de farklarını ve asla birlikte olamayacaklarını anlıyorlar.
Yönetmenin de belirttiği gibi Sürücü, şiddet ve romantizmin birleşimi. Sanıyorum karakteri, asansörde yaşananlardan daha iyi yansıtabilecek bir sahne olamazdı.
Refn, asansör sahnesiyle ilgili şunları söylüyor: "Her zaman filmin kalbi olacak bir sahne yaratmaya çalışırım. Bu sahne bütün filmin özeti aslında. Sürücü'nün ikilemini yansıtıyor."
Sinematografisi, ışık kullanımı, sahneyle bütünleşen şarkı seçimleri, harika çekimleri ve eşsiz oyunculuklarıyla bu film, bana sinemanın gücünü ve etkisini sonuna kadar hissettirdi. Anlattığı şeyden öte, anlatış şekline hayran bıraktı.
Herkesin bayılacağı, her sinemasevere hitap eden bir film olduğunu iddia edemem. Fakat filmden keyif alan kısımda olursanız da aklınızda basitçe hoş bir film olarak kalmayacağına, bundan çok daha fazlası olup asla unutmayacağınız, hayatınıza dokunan filmler listesine üst sıralardan gireceğine emin olabilirsiniz.
Yorum Bırakın