90’lı yıllar, hepimizin de bildiği gibi sinema için çok dolu ve çok önemli yapımların çıktığı yıllar. Bu kadar fazla güzel filmin çıktığı bu dönemde bazı filmler çok iyi olmasına rağmen hak ettikleri değeri görmediler ve gerektiği kadar bilinmiyorlar. Biz de bu dönemde çıkmış en iyi "underrated" filmlerinden bazılarını sizin için derledik.
John Murdoch (Rufus Sewell), bir gün nasıl geldiğini bilmediği bir otel odasında uyanır ve vahşice işlenmiş bir dizi cinayetin zanlısı olarak arandığını fark eder. Cinayetleri işleyip işlemediğini hatırlayamamaktadır çünkü hafızasını kaybetmiştir. Dedektifler tarafından aranan Murdoch, gerçekte kim olduğunu aramak ve olayların asıl sebebinin ne olduğunu bulmak için büyük bir mücadeleye başlar. Cinayetlerin, yaşadığı şehrin gizemi ve hafıza kaybı gibi olayların arkasında aslında hiç kimsenin tahmin etmediği şeyler olduğu anlaşılır.
Gizem ve bilim kurgu türünde olan Dark City’nin yönetmenliğini ve senaristliğini Alex Proyas yapıyor. Filmin başrollerinde ise Rufus Sewell, William Hurt ve Jennifer Connelly gibi isimler yer alıyor. Yaşamla ilgili çeşitli felsefelere dayanan ve içinde bolca metafor bulunduran bu filmi kesinlikle kaçırmamanızı tavsiye ediyorum.
Minnesota Eyaleti’nin küçük bir kasabasında karısıyla mutlu bir şekilde yaşayan Hank (Bill Paxton), iyi bir işi ve iyi bir kazancı olan sıradan bir adamdır. Bir gün kardeşi Jack (Billy Bob Thronton) ve ırkçı arkadaşı Lou (Brent Briscoe) arabayla yola çıkarlar. Yolda giderken arabaları kara saplanan bu üçlü, yakınlarda bir uçak enkazı görür ve enkazın yanına giderler. Uçağın içinde 4 milyon dolar para bulunan bir çanta bulurlar. Parayı şüphe çekmeden basit bir planla saklamaya karar verirler ama para onlara sorundan başka bir şey getirmeyecektir.
Scott B. Smith’in, aynı isimli romanından uyarlanan filmin, yönetmen koltuğunda Evil Dead ve Spider Man filmlerinin ünlü yönetmeni Sam Raimi oturuyor. Filmin başrollerinde ise Bill Paxton, Billy Bob Thronton, Brent Briscoe, Bridget Fonda gibi isimler yer alıyor. 2 Akademi Ödülüne aday gösterilmesine rağmen film asla beklediği ve hak ettiği değeri göremedi.
Film 1930’lu yıllarda mafya ve çete savaşlarının en tepede olduğu dönemlerde geçiyor. Leo (Albert Finney) İrlanda’lı bir gangster ve politik patrondur. Güvendiği teğmeni ve danışmanı anti-kahraman Tom’un (Gabriel Byrne) yardımıyla bir Doğu şehrini yönetmektedir. Ama şehir üzerindeki kontrolleri, Johnny Casper adında bir İtalyan patron ve acımasız yardımcısı Eddie Dane tarafından zorlanır.
Filmin senaristliğini ve yönetmenliğini favori yönetmenlerimden de olan Joel ve Ethan Coen biraderler üstleniyor. Yapımın başrollerinde ise Gabriel Bryne, Albert Finney, John Turturo gibi isimler yer alıyor. Mafya dünyasına "coenvari" bir bakış açısı yansıtan film John Turturo'nun göz doldurucu performansı ile daha da izlenesi bir hâl alıyor.
William Foster (Michael Douglas), korkunç bir trafiğin ortasında kalmıştır. Sıradan bir Amerikan vatandaşı gibi görünen Foster bir türlü ilerlemek bilmeyen trafiğe, etrafında vızıldayan bir sineğe, gürültüye ve sıcağa daha fazla dayanamaz, kendini dışarı atar ve yürümeye koyulur. Tek amacı ayrı olduğu karısının yanında olan ve çok özlediği kızının doğum gününe yetişmektir. Ancak yolda başına gelenler, bu sıradan adamı topluma karşı militan tavırlar sergileyen bir saldırgana dönüştürecektir.
Filmin yönetmen koltuğunda Joel Schumaer otururken, senaristliğini de Ebbe Roe Smith yapıyor. Filmin başrollerinde ise Michael Dougles, Robert Duvall, Barbara Hershey gibi ünlü oyuncular yer alıyor. Topluma baş kaldırma, yalnızlık, ırkçılık gibi konuları işleyen bu film 90’ların en "underrated" filmlerinin başlarında yer alıyor.
Tüm hayatını kontrol ederek yaşayan ve istediği her şeye sahip olan Nicholas Van Orton (Michael Douglas), engel olunamaz bir kontrolsüzlük ile karşı karşıya gelmek üzeredir. Hayatındaki başarıları, insanlarla ilişkileri ve huzurlu hayatı alacağı bir doğum günü hediyesi ile beraber değişecektir. Kardeşi Conrad (Sean Penn), Nicholas’a sonunda çok büyük bir ödülün olduğu bir oyun hazırlar. Bu esrarengiz oyun bir süre sonra oyun olmaktan çıkacak ve Nicholas’ın tüm kararlarının tamamen gerçek bir şekilde yansıdığı bir ölüm kalım mücadelesine dönüşecektir. Orton, oyuna başlarken tüm bunlardan habersizdir.
Filmin yönetmenliğini Fight Club, Se7en, gibi ünlü filmlerden tanıdığımız David Fincher, senaryosunu ise John Brancato ve Michael Ferris yapıyor. Yapımın başrollerinde akademi ödüllü Michael Douglas ve Sean Penn yer alıyor. Gerilim ve gizem türünde olan "The Game" listedeki favori filmim. Ayrıca mükemmel kurgusuyla hak ettiği değeri görmesi gereken filmlerden kesinlikle bir tanesi.
Kaynak: 1
1. Dark City (1998)

2. A Simple Plan (1998)

3. Miller’s Crossing (1993)

4. Falling Down (1993)

5. The Game (1997)

Yorum Bırakın