Oscar'ın en merakla beklenen kategorilerinden
En İyi Erkek Oyuncu Ödülü, her yıl tartışmalara da neden oluyor. Popülist seçimlerin yapılabildiği kategoride, aldığı ödülü sonuna kadar hak edenleri sizler için listeledik.
1. Marlon Brando
The Godfather kült haline geldiyse bunun en önemli nedeni
Vito Corleone desek yanlış söylemiş olmayız. Hem gençliği hem de yaşlılığı ödül almış bir karakterden söz ettiğimizi de eklememiz gerekir. Bununla birlikte; aslında başrol olamayacak bir süreyle, bu ödülü aldığını ve hatta
Al Pacino'nun buna tepki gösterdiğini, dahası
Marlon Brando'nun Kızılderililer'e yapılanları protesto ederek ödülü reddetmesi de rolün sansasyonel yönünü ortaya koyuyor. Marlon Brando'nun metod oyunculuğunda zirveye çıktığı Vito Corleone rolü, hem ders niteliğinde bir rol hem de kazandığı Oscar'ı sonuna kadar hak ediyor. Oscar'ı almayı reddettikten sonra geri istemesi, karizmayı çizdirse bile; Vito Corleone'a saygımızdan susmayı tercih ediyoruz.
2. Jack Nicholson
One Flew Over The Cuckoo's Nest filmi; yönetmen
Forman ve
Douglaslar arasına, Çekoslovakya gümrüğünün girmesi sonucu yıllarca çekilememiş ve
Kirk Douglas ile oğlu
Michael Douglas'ın da arasını açmış bir film.
Louise Fletcher'ın aldığı ödüle, daha önce değinmiştik. Filmin yıldızı
Jack Nicholson ise
R.P. McMurphy rolüyle Oscar'a uzandı. Hapishane işlerinden kaçmak için akli dengesinin yerinde olmadığını iddia ederek kendisini ruh ve sinir hastalıkları hastanesine naklettiren McMurphy'nin; burada
Şef, diğer hastalar ve
Hemşire Ratched ile yaşadıklarını anlatan film, 1975 yılında vizyona girdi ve Jack Nicholson, Louise Fletcher ve diğer oyuncuların kusursuz performanslarıyla bir başyapıta dönüştü.
3. F. Murray Abraham
Müziğin dahi ismi, uçarı kaçarı
Mozart'ın hayatını anlatan
Amadeus filmini böyle tanımlamak, çok doğru değil. Film, Mozart'ın hayatından çok; o dönemin en önemli sanatçılarından olan
Antonio Salieri'nin yaşadıklarını da anlatıyor. Tabii filmin çarpıtılmış olduğunu ve Mozart'a en büyük desteği veren Salieri'nin, şeytanlaştırıldığını da hatırlatmak gerekir.
F. Murray Abraham'ın muhteşem oyunculuğu size bu çarpıtmayı unutturacak kadar iyi olduğu için Oscar'ı sonuna kadar hak etmiş durumda. Filmi taşıyan oyunculuk da Abraham'dan geliyor desek, doğru demiş oluruz. Salieri'nin
"Madem bana Mozart'ınki gibi bir yetenek vermedin, onu anlamamı sağlayacak zekayı da vermeseydin" diyerek yakarışı ve Mozart'ı zehirleyenin Salieri olduğu söylentisiyle ilgi çekici bir hale bürünen film; hikâyesi çarpıtılsa bile bir müzik şöleni aynı zamanda.
4. Philip Seymour Hoffman
Oyunculuğu dillere destan
Philip Seymour Hoffman, gerçek bir olaya dayalı ilk roman olan
Soğukkanlılıkla(In Cold Blood)'nın yazarı
Truman Capote'nin,
Clutter ailesi katledildikten sonraki süreci ve onları öldüren
Perry Smith Jr. ve
Richard Hickcock ile yaşadıklarını anlatan film; Hoffman'ın, Capote'nin kendisini Capote'den iyi oynaması sonucu Oscar'ı da rahatlıkla aldı.
5. Casey Affleck
Manchester by The Sea filmi, çok farklı bir konuyu işlemiyor ama öyle güzel kurgulanmış ki sıradanlıktan sıyrılıp çok sert bir dram filmine evrilmiş. Filmde herkes
Michelle Williams ile
Casey Affleck'in karşılıklı sahnesine methiyeler düzse de; açıkçası Williams'ın çok da iyi oynayamadığını düşünüyorum. Affleck'in kendi hatası sonucu çocuklarının ölümüne sebep olan ve bu yüzden yaşayan ölüye dönüşen
Lee Chandler'ı canlandırdığı film, Oscar yarışının en önemli adaylarındandı.
6. Anthony Hopkins
The Slince Of The Lambs filmi bugün kült ise, bunun en önemli nedeni
Hannibal Lecter karakteriyle
Anthony Hopkins'tir. Tarihin en kısa süreli başrol oyunculuğunun da bu filmle geldiğini eklemek gerekir. Çok kısa bir sürede ortaya konulan oyunculuk, Oscar'ı gala çıkışında aldı desek yalan söylemiş olmayız.
Yorum Bırakın