Yusuf Pirhasan’ın yönettiği, Barış Pirhasan’ın senaryosunu yazdığı Kurtuluş Son Durak, ülkenin en önemli sorunlarından biri olan kadına yönelik şiddet konusunu işliyor. Filmin oyuncu kadrosunda Belçim Bilgin, Asuman Dabak, Demet Akbağ, Damla Sönmez, Ayten Soykök, Yavuz Bingöl, Ahmet Mümtaz Taylan, Mete Horozoğlu, Hüseyin Soysalan gibi ünlü isimler yer almaktadır.
Film aslında kadınların bir araya gelip, sorun yaşadıkları erkekleri ortadan kaldırdıkları bir hikayeyi anlatıyor. Karakterlerin ağzından dökülen cümleler izleyenin zihninde inceliyor, geliyor ve küt diye hassas noktaya dokunuyor. Filmde bol bol gülerken, aslında buna da gülünür mü dedirtecek noktaları bulunuyor. Böylesine kanayan bir yara ise ancak böyle bir tedaviyi kaldırabilir…
Öykünün geçtiği Saadet Apartmanı, pek de mutlu olmayan, fakat bu mutsuzluklarını içselleştiren kadınlarla doludur. Kimi kocasından dayak yer, kimi evlenme umuduyla erkeğine metreslik eder. Her birinin mutsuzluk kaynağı erkeklerdir, ama erkeksiz de olamayacağını düşündükleri için buna katlanırlar; ta ki, psikolog Eylem (Belçim Bilgin) apartmana taşınana kadar. Aldatılmış ve depresyona giren Eylem’e yardımcı olmak isteyen beş komşusu da (Vartanuş, Goncagül, Gülnur, Tülay, Füsun) psikolojik veya fiziksel olarak şiddet gören kadınlardır.
Olayın tam olarak döndüğü nokta ise Eylem'in en yakın arkadaşını eski sevgilisiyle birlikte olduğunu öğrendiği nokta olur. Depresif ruh halini bir kenara bırakır ve erkeklere karşı eyleme girişir. Apartmanda yaşayan ve şiddet gören kadınları toplayarak feminizm dersi vermeye başlar. Grup terapisi şeklinde geçen bu bilinçlendirme seminerlerini tamamlayan kadınlar, birer pembe fularla ödüllendirilir. Ve ardından her türlü şiddete karşı olduklarını sürekli hatırlatarak, erkeklere karşı türlü şiddet eylemleri gerçekleştirirler.
Filmi kısaca altı kadının erkek egemenliğinin altında ezilmesi olarak özetleyebilirim ama bu haksızlık olur çünkü filmde sadece kadınlar değil, erkekler de şiddet görüyor. Emekliliğiyle birlikte erkekliği biten Macit (Ahmet Mümtaz Taylan), Vartanuş’un yaşlı ve düşkün babası ve izleyince göreceğiniz diğer kişiler gibi. Hak ettiler mi etmediler mi orası bize kalmış.
Film, kadınların kurtuluş mücadelesinin şiddet içermemesi gerektiğini söylemesine rağmen, şiddetin kaçınılmaz olduğunu göstererek garip bir mücadele yöntemi öneriyor. Kadınlar, barışçıl olmayı amaçlasalar da gerek kazara, gerek kasten erkekleri ortadan kaldırmaya mecbur oluyorlar.
Filmin finaline ve genel söylemine bakılacak olursa, kadınlar için birlik ve mücadele mesajı vermeye gayret ettiği görülmektedir. Bu birlik ve mücadeleye dair sunduğu yöntemse, verdiği mesajın ciddiyetini ortadan kaldırıyor ve suya sabuna dokundurmayan bir kara mizahla film bizi karşılıyor.
Kurtuluş Son Durak, ülkemizdeki kadın sorununa gerçekçi değil, meseleyi hafifleştirmekte, gülünür geçilir bir hale getirmektedir. Belki meseleyi hatırlatmakla, gündeme taşımakla bile büyük bir misyonu yerine getirmiş olabilir, ama bu gündeme getirme yöntemi, filmin doğası gereği ön açıcı ve çözüm getirici tartışmalara neden olmaktan oldukça uzak.
Olayların sonunda bu kadar şiddetin hem öznesi hem de nesnesi olan kadınlar, terör örgütü sayılır. Fakat en sonunda verdikleri savaşı değişik bir yoldan kazanırlar. Ama gerçekten bu zafer midir?
Genel olarak filmdeki herkes şiddet görür. Peki, şiddet çözüm müdür? Tabi ki hayır. Ama kadın erkek fark etmez, insanlar bir duruma alıştığında her zaman uyum sağlar. İnsan olmak oldukça garip. Genlerimizde bizi hayatta tutacak çok şey gizlenmiş. Bunlardan en önemli olan adaptasyondur belki. Ama sizce uyum sağlamak bizi hayatta tutmaktan daha fazlasını yapmıyor mu?
Yorum Bırakın