En seçkin drama yazarı olarak bilinen, İngiltere'nin ulusal şairi William Shakespeare'in sonelerinden seçmeleri sizler için derledik.
SONE 4
Savurgan güzel, nedir bu kendine harcaman
Senin mirasın olan güzellikleri böyle?
Doğa temelli vermez, ödünç verir her zaman:
Eli açık olana borç verir içtenlikle.
Böyle yanlış kullanmak olur mu, güzel pimi,
Miras bırakman için sana bırakılanı?
Kar etmeyen tefeci, bu koskoca serveti
Niye tüketiyorsun yaşatmak varken canı?
Meraklısın kendinle içli dışlı olmağa;
Bu, tatlı benliğini sırf aldatmaya yarar.
Vaktin geldi diyerek seni çağırsa doğa
Vereceğin hesapta elle tutulur ne var?
Kullanmazsan gömülür güzelliğin seninle,
Kullanırsan varisin olur da sürer böyle.
SONE 8
Sen ki müziksin, müzik dinlerken hüznün niye?
Tatlılar kavga etmez; sevinç, sevinçle coşar.
Sana zevk vermeyene katlanırsın ne diye?
Can sıkanı bağrına basmakta ne anlam var?
Birbirine eş olan hoş seslerin uyumu
Yine de kulağına sıkıntı mı veriyor?
Bil ki âhengin sana tatlı bir sitemi bu:
“Parçaları dinleyip tümü unuttun,” diyor.
Dinle, iyi bir koca gibi, tek bir tel nasıl
Yaratırsa eşiyle birlikte hoş ,bir ezgi,
Baba, çocuk ve mutlu ana, yapıyor fasıl:
Kulakları okşuyor tek bir sesin ahengi.
O sözsüz şarkı sanki tek bir ağızdan sana
“Değerin olmaz, “ diyor, “yaşarsan tek başına.”
SONE 10
Yazık! hem kıyasıya harcıyorsun kendini,
Hem gönlün yeltenmiyor hiç kimseyi sevmeye.
Biliyorsun, saymakla bitmez sevenler seni,
Ama besbelli sen aşk duymuyorsun kimseye.
Öldüren bir nefrettir yüreğindeki şeytan:
Hiç umurunda değil kazsan kendi kuyunu,
Çekinmezsin güzelim canevini yıkmaktan
Onarmak olmalıyken asıl amacın onu.
Sen tutum değiştir de cayayım düşüncemden,
Yumuşak bir sevgi koy nefret yerine bir yol;
Göründüğün gibi ol: cömert, sıcak, sevecen;
Hiç değilse kendine yumuşak yürekli ol.
Aşkım uğruna bir ‘sen’ daha yarat kendine:
Güzellik onda veya sende yaşasın yine.
SONE 17
Hiç kimse inanır mı şiirime ilerde.
Yazarsa baştan başa senin gerçek övgünü?
Tanrı bilir, şiirim varlığını gizler de
Şimdi bir mezar gibi örter eşsiz yüzünü.
Anlatsam gözlerinin güzelliğini bir bir,
Sayıp değerlerini tüketsem sayıları,
Bir gün derler ki “Ozan yalancı mıdır nedir,”
“Dünyadaki yüzleri okşamış mı ki Tanrı?”
Solgun tomarlarımı hor görerek yererler
Gerçeği az, lafı bol bir bunak diye bir gün:
Hakkın olan övgüye ozan saçması derler
Ve şişirme sözleri antika bir türkünün:
Ama yetiştirirsen bir yavru o günlere,
Yavrunla, şiirimle yaşarsın iki kere.
SONE 18
Seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer?
Çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın:
Taze tomurcukları sert rüzgarlar örseler,
Kısacıktır süresi yeryüzünde bir yazın:
Işıldar göğün gözü, yakacak kadar sıcak,
Ve sık sık kararır da yaldız düşer yüzünden;
Her güzel, güzellikten ergeç yoksun kalacak
Kader ya da varlığın bozulması yüzünden;
Ama hiç solmayacak sendeki ölümsüz yaz,
Güzelliğin yitmez ki, asla olmaz ki hurda;
Gölgesindesin diye ecel caka satamaz
Sen çağları aşarken bu ölmez satırlarda:
İnsanlar nefes alsın, gözler görsün, elverir,
Yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir.
SONE 47
Anlaşıp birleştiler benim gözümle gönlüm.
Karşılıklı iyilik yaparlar, gerek varsa:
Bir bakışa acıkıp azap çekerse gözüm
Ya da seven kalbimi hıçkırıklar boğarsa.
Gözlerim. sevgilimin resim şölenindedir.
Gönlümü çığırırlar renklerin cümbüşüne;
Güzlerim de gönlüme konuktur arada bir
Ve candan ortak olur bu sevdanın düşüne.
Ya resminle bendesin ya benim aşkımla bak.
Sen hep can evimdesin uzaklara gitsen de.
Kalamazsın bendeki düşüncelerden uzak.
Ben hep onlardayım ya. onlar her zaman sende.
Onlar uyusalar da resmin işte karşımda,
Gözü gönlü uyutmaz, şölen yapar canımda.
SONE 58
Tanrı beni ilk başta sana kul yaptı, sonra
Keyfine el koymamı yasak etti
Ya da özlem duymamı hesaplı zamanlara:
Kölenim ya, boş vaktin olsun diye bekletti.
Ah, bırak katlanayım, el pençe divan: değer,
Senin özgürlüğünün tutuklu yokluğuna;
Her mihnete sabreder, her azara baş eğer,
İncittin diye hiç suç yüklemez bile sana.
Sen nerede olursan ol, yetkin güçlü, özgürsün;
Hâkimsin dilediğin gibi kendi vaktine:
Canın neyi isterse varsın o keyfini sürsün,
Kendine suç işlersen kendin bağışla yine.
Beklemek cehennemdir, ama beklerim seni,
İyi kötü demeden suçlamadan keyfini.
SONE 62
Kendime aşk duymanın günahıyla dopdolu
Gözlerim ve yüreğim, varlığımın her yeri;
Yoktur ki bu günahtan kurtulmanın bir yolu:
Canevime sımsıkı sarılmıştır kökleri.
Hoş değildir kimsenin yüzü benimki kadar,
Benden yakışıklısı, benden vefalısı yok;
Ölçüp biçiyorum da, bende ne değerler var.
Ben herkesten üstünüm, her bakımdan, hem de çok.
Ama gerçek yüzümü aynada görür görmez
Pörsümüş, benzim uçuk. şerha şerha ve köhne,
Kendime duyduğum aşk, ters düşer bana bu kez:
Kötü şeymiş insanın, aşk duyması kendine.
Sensin öbür benliğim, varlığımda övdüğüm,
Yaşımı gençliğinle, güzelliğinle örttüm.
SONE 70
Sana kara çaldılar, senin suçun değil bu:
İftira, hep iyiyi, doğruyu hedef bilir;
Güzelliğe takılan bir süs gibidir kuşku,
Karga, gökteki en hoş havalara yönelir.
İyi olursan sana değer katar iftira,
Çağının sevgisini kazanırsın üstelik;
Kurt gibi diş geçirir kötülük goncalara,
İştah açar sendeki saf, lekesiz körpelik.
Artık ardında kaldı gençliğinin tuzağı;
Ayağını denk aldın; yenik düşüremedi;
Ama belli övgünün sonsuz olmayacağı,
Zincire vuramaz ki şiddetlenen hasedi.
Kötülüğün lekesi maske olmasa sana
Yüreklerin sultanı olurdun tek başına.
SONE 72
Ah, ben ölünce neler söyletecekler sana:
Ne buldun diyecekler, onun nesini sevdin?
İyisi mi, sevgilim, sen hepten yan çiz bana,
Zaten bende ne arar senin değer dediğin.
Meğer ki uydurduğun erdemli yalanlarla
Hiç lâyık olmadığım şeyler yakıştırasın,
Cimri gerçeğin vermek istediğinden fazla
Bu ölüye, ardından, övgüler yağdırasın.
Ah, belki gerçek sevgin görünür diye sahte,
İstemem aşk uğruna yalancıktan övmeni;
Adımı da gömsünler cesedinle birlikte
Yaşamasın; ne beni utandırsın, ne seni.
Utanıyorum işte bunlara yol açmaktan:
Hiç değer taşımayan şeylerden sen de utan.
66.soneyi de keşke koysaymışsınız:)