İntihar; kelime anlamıyla "Bir kimsenin toplumsal ve ruhsal nedenlerin etkisi ile kendi hayatına son vermesi." Yüzyıllardır insanlar, yaşadıkları psikolojik problemler sebebiyle ölümü bir kurtuluş olarak görerek yaşamlarına son vermeyi tercih ediyor. Yazar ve şairlerin intiharlarını ise diğer insanlardan farklı bir boyutta ele alabiliriz.
Yarattıkları ölümsüz dizeler, hikayeler, kurdukları yeni dünyalarla insanları her yönden etkileyen yazar ve şairler, hayata yazarak bağlanırlar. Yazmak, hayatlarını devam ettirebilmelerinin sebebi haline gelmiştir. Yazma heyecanlarının bittiği yerde ise hayatı manasız görmeye başlarlar. Umutlarını kaybettikleri yerde de ruhsal problemler yaşayıp acı sona ulaşırlar. Bu yazar ve şairlerin yaşam öyküsüne yakından bakalım.
Stefan Zweig
Viyana'da Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Stefan Zweig, yaşamı boyunca Avrupa'nın hızlı değişimine tanık oldu. 1934'te Nazi baskısı nedeniyle eşiyle birlikte Brezilya'ya gitti. 1942 yılında Avrupa'nın içinde bulunduğu durumdan dolayı umutsuzluğa kapıldı ve eşiyle birlikte uyku hapı içerek intihar etti.
"Ben, her zamanki sabırsızlığımla önden gidiyorum."
Nilgün Marmara
Hayatı boyunca umutsuz bir kişilik olan Nilgün Marmara, özellikle eşiyle birlikte bir yıl yaşadığı Libya'dan döndükten sonra bunalımın pençesine düşer. Doktoru, tedavisi için bir süre edebiyattan ayrı kalmasını söylese de onu dinlemez. Bunalımı günden güne artar. Eşine tedavisine tekrar başlayacağını söylediği gün, kendini beşini kattan boşluğa bırakarak yaşamına son verir.
"Bir gün, tanrı, canından bir lokma koparıp bana uzattı.Toktum; geri çevirdim. Can tanrının avucunda, onun gözleri benim yüzümde, yalvarmaklı. İsteksizce, ancak, kayra olsun diye cana uzandım. Ağzımın içinde duydum, yutağımda, midemde. Sonra, tanrı, bir telaş içinde: "Şimdi o orada sen de burada duracaksınız çünkü zeki kuşlar uçmazlar" dedi."
Virginia Woolf
İkinci Dünya Savaşı'nın umutsuzluğa sürüklediği yazarlardan biri de Virginia Woolf. Güçlü ve sıra dışı düşünceleri, sağlam bir duruşu olsa da hassas ve duyarlı kişiliği onun sonunu getirdi. Son yıllarında yazdıklarında büyük bir kasvet görülen Woolf, ceplerini taşla doldurup kendisini Ouse Nehri'ne atararak yaşamına son vermiştir.
"Sevgilim, yine çıldırmak üzere olduğumu hissediyorum. Yaşadığım o korkunç anlara geri dönemem artık. Ve ben bu kez iyileşemeyeceğim. Sesler duymaya başladım. Odaklanamıyorum. Bu yüzden yapılacak en iyi şey olarak gördüğüm şeyi yapıyorum. Sen bana olabilecek en büyük mutluluğu verdin. Benim için her şey oldun."
Sylvia Plath
Hayatı boyunca ileri derece manik depresif bozukluğuyla yaşayan Sylvia Plath, henüz lisede okurken intihar girişiminde bulundu. Kendisinin yeterince güzel olmadığını düşünmesi ve eşi tarafından sürekli aldatılıyor olması sebebiyle, gazı açıp başını fırına sokarak intihar etti.
“Sırça Fanusun içinde ölü bir bebek gibi tıkanıp kalmış biri için dünyanın kendisi kötü bir düştür.”
Ernest Hemingway
Babası ve iki kardeşi intihar etmiş olan Ernest Hemingway için intiharın kaçınılmaz bir son olduğunu söyleyebiliriz. Genetik olarak fiziksel ve ruhsal sıkıntılara yol açan bir rahatsızlığı sebebiyle, av tüfeğini çenesine dayayarak intihar etmiştir.
"Ama dünya kıramayacağını öldürür. En iyiyi, en inceyi ve en yürekliyi taraf gözetmeksizin öldürür. Eğer bunlardan hiçbiri değilseniz, sizi yine de öldüreceğinden emin olabilirsiniz, ama bunun için hiç de acelesi yoktur."
Yorum Bırakın