Saçları Saman Sarısı Kirpikleri Mavi

Saçları Saman Sarısı Kirpikleri Mavi
  • 5
    0
    2
    0
  • Bazı sözcükler vardır, bir insanın üzerine yapışır kalır. İnsanı o kadar iyi tanımlar ki bir başka sözcüğe ihtiyaç duyulmaz. İşte Nazım Hikmet'i, bir başka deyişle "Türk Edebiyatının Mavi Gözlü Devini", tanımlamak için de tek bir sözcük yeterli: Aşk...

    Yaşadığı aşklar sonucunda kimi zaman mutlu, kimi zaman hüzünlü dizeler yazdı Nazım. Bu dizelerin bazılarını hapiste yazdı, bazılarını İstanbul'da, bazılarını ise Moskova'da. Duygular, mekanlar değişse de hislerini kağıda aktarmadaki ustalığı hiç değişmedi. Her şiiriyle okuyanlarda farklı düşünceleri harekete geçirdi. Bu şiirleri arasından biri var ki diğerlerinden çok farklı. Nazım'ın şiirinin genel özelliklerinden tamamen sıyrılmış; adeta bir film gibi, fotoğraf gibi bir şiir Saman Sarısı.

    Saman Sarısı, içinde lirik ve epik ögeleri birlikte barındırıyor. Bunun yanında şiir için yapılabilecek en doğru tanımlama senfonik bir şiir olduğudur. Bunu da şiir boyunca sürekli karşımıza çıkan birkaç söz grubu ve imge ile sağlıyor Nazım Hikmet. "Saçları saman sarısı kirpikleri mavi", "Yıllardır böyle derin uykulara dalmışlığı yoktu", "Genç bir kadın uyuyor" gibi cümleler şiirin içinde sürekli karşımıza çıkarak bir ahenk oluşturuyor. Şiirde sürekli bir arayış ve hareket hali görüyoruz. Yazarın ayrılık olgusundan kaçarken bir kendini arama hali söz konusudur. Başından geçen olaylar hızlıca geçip giderken yukarıda yazdığımız söz grupları ve imgeler sürekli dolanır. Sanki diğer olaylar ve anlatılanlar, bu söz gruplarına ulaşmak için -özellikle de "Saçları Saman Sarısı Kirpikleri Mavi kısmına- yazılmışlardır.

    Öte yandan da, yine hızlıca geçen olayların ardından gelen "Saçları Saman Sarısı" kısmı bir dinginlik, bir ferahlık hissi uyandırıyor. Şiirin bu özelliğini, ömrü sıkıntılarla geçen Nazım'ın hayatının sonlarında Vera ile bulduğu huzur ve mutluluk ile bağdaştırabiliriz. Şiirin bir diğer özelliği ise mekanlar ve tarihler arasında ani geçişlerin olmasıdır. Nazım Hikmet'in şiirlerinde görmeye alışık olmadığımız bu teknik, şiirde bir tekdüzelik olmasına olanak vermeyerek anlatımı güçlendiriyor. Yazar bir Prag'dadır, bir Varşova'da, bir Moskova'da. Kimi zaman Kalamış'ta Sait Faik ile sohbet ediyordur kimi zamansa Stırasnoy Alanı'na gitmiştir. Şiirin ilk bölümün sonunda ise kendi on dokuz yaşındaki haliyle karşılaşır Nazım Hikmet.

    "Çaldı gece yarısını stirasnoy manastırı'nın saat kulesi 
    Oysa manastır da kule de yıkıldı çoktan 
    Yapılıyor şehrin en büyük sineması oralarda 
    Oralarda on dokuz yaşıma rastladım 
    Birbirimizi birde tanıdık 
    Oysa birbirimizin yüzünü görmüşlüğümüz yoktu 
    Fotoğraflarımızı bile 
    Ama yine de birbirimizi birde tanıdık şaşmadık el sıkışmak istedik 
    Ama ellerimiz birbirine dokunamıyor aramızda kırk yıllık zaman duruyor 
    Uçsuz bucaksız donmuş duruyor bir kuzey denizidir"

    Bu kendisiyle karşılaşmasında da gençliğine bakarak hayıflanıyor adeta. Gelecekte yaşayacağı acılar ve zorluklardan habersiz "saf" gördüğü bu genç adam için üzülüyor ve bu zorlukları dile getiriyor.

    "Ve haberi yok başına geleceklerin hiçbirinden 
    Onun başına gelecekleri bir ben biliyorum 
    Çünkü inandım onun bütün inandıklarına 
    Sevdim seveceği bütün kadınları 
    Yazdım yazacağı bütün şiirleri 
    Yattım yatacağı bütün hapislerde 
    Geçtim geçeceği bütün şehirlerden 
    Hastalandım bütün hastalıklarıyla 
    Bütün uykularını uyudum gördüm göreceği bütün düşleri 
    Bütün yitireceklerini yitirdim 
    Saçları saman sarısı kirpikleri mavi 
    Kara paltosunun yakası ak ve sedefli düğmeleri koskocaman" 

    İkinci bölümün başında ise "saman saçlı sevgili", ay dilimine benzetilen Sen Irmağının üstünde uyumaktadır. İlk başta ay diliminin üstünde uyuyan sevgili, artık kaybetme korkusundan uzak ve bizim yanımızda gibi betimlense de; devamında Mösyö Düpon'un oltası imgesi üzerinden onu yeniden kaybedeceğimiz vurgulanmaktadır.

    "Sen ırmağı da bir ay dilimi gibi Genç bir kadın uyuyor ay diliminin üstünde
    Onu kaç kere yitirip kaç kere buldum daha kaç kere yitirip kaç kere bulacağım
    İşte böyle işte böyle kızım düşürdüm ömrümün bir parçasını Sen Irmağına Sen Misel Köprüsü’nden
    Ömrümün bir parçası Mösyö Düpon'un oltasına takılacak
    Bir sabah çiselerken aydınlık"

    İlk bölüme nazaran karmaşıklığın yerini daha bir sadeliğe bıraktığı ikinci bölümde ise "umut" teması öne çıkar. Yine ülkeler arasında seyahate çıkan yazar, bu kez de Küba'dadır ve politik görüşlerini de şiire katarak o günün Küba'sındaki gelişmeleri mutlulukla bağdaştırır. Bunu yaparken de ünlü "Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?" cümlesini kurar.

    "Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin
    İşin kolayına kaçmadan ama
    Gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil
    Ne de ak örtüde elmaların
    Ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini
    Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin
    1961 yazı ortalarında Küba’nın resmini yapabilir misin
    Çok şükür çok şükür bu günü de gördüm ölsem de gam yemem
    Gayrinin resmini yapabilir misin üstat
    Yazık yazık Havana'da bu sabah doğmak varmışın resmini yapabilir misin"

    Birbiri ardına dolaşılan şehirler; Prag, Varşova, İstanbul, Moskova. Karşılaşılan on dokuz yaşındaki hal... Öte yandan ise bütün bu karmaşanın arasında saflığın, masumiyetin sembolü "Saçları saman sarısı kirpikleri mavi" kadın, Vera Tulyakova... Bütün bu özellikleriyle Saman Sarısı bildiğimiz, okuduğumuz diğer şiirlerden çok farklı bir konumda adeta bir şaheserdir. Şiirin son dizeleriyle yazıyı bitirelim;

    "Paris'te bir kestane ağacı olacak Paris'in ilk kestanesi Paris kestanelerinin atası
    İstanbul’dan gelip yerleşmiş Paris'e boğaz sırtlarından
    Hala sağ mıdır bilmem sağsa iki yüz yaşında filan olmalı
    Gidip elini öpmek isterdim
    Varıp gölgesinde yatsak isterdim
    bu kitabin kaadını
    yapanlar
    yazısını dizenler
    nakışını basanlar
    bu kitabı
    dükkanında satanlar
    para verip alanlar
    alıp da seyredenler

    bir de Abidin bir de ben
    bir de saman sarısı belası başımın."

    nazım hikmet vera ile ilgili görsel sonucu


    Yorumlar (2)
    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.