Gustav Klimt 1902 yılında Viyana'daki Secession Binası için 3 parçalı bir friz yapar. 24 metre uzunluğundaki bu friz Beethoven'ın 9. senfonisinden esinlenerek yapılır. Hatta Auguste Rodin'in bu duvar süslemesine hayran olduğu ve sanatçı ile tanıştığı söylenir.
Peki nedir bu Secession? Bu friz neden önemlidir?
Secession terimi 19. yüzyıl sonunda sanat akademileri geleneği ile Alman ve Avusturyalı sanatçılar tarafından kullanılmış. Bu akımda bulunanlar genellikle doğalcı ve izlenimci resimler yapmış. Sonra dışavurumculuğa karşı tepkiler gerçekleşmiş ve sanatçılar kendi sanatsal fikirlerini oluşturmuşlar.
Bu gruptaki ressamların yapıtlarının ayırt edici özelliği ise; rengin güçlü kullanımıyla iki boyutlu süslemeci üslubun birleşmesidir. Akım yalnız nesnelerin dış biçimlerini değil, yaşamın kendisini de belli bir düzenleme içinde, estetik yanı ağır basan bir varlık olarak görür.
Binanın alınlık kısmındaki; "Çağın sanatı yapılmalı, sanatın özgürlüğü olmalıdır." sözü, Viyana’daki sanatsal devrimin parolası olmuştur.
Bina açılışını ve ilk sergisini 1898 yılında yapmış. 1902 yılında ünlü besteci Ludwig van Beethoven’a adanan 14. sergisi ile ünü doruk noktasına ulaşmış ve 84 yıl sonra 1986’da tekrar sanat severlerle buluşmuş.
Beethoven’ın, 9. senfonisinin son bölümü olan Schiller’in “Ode to Joy” -Neşeye Övgü- şiirinden esinlenerek ressam da bu eseri yaratmış. Senfoni üzerine Wagner’in yaptığı yorum Klimt’in bu yapıta yaklaşımını belirlemiş gibi: "Bizimle dünyevi mutluluk arasına girmeye çalışan düşman güçlerin baskısına karşın mutluluğa ulaşmaya çalışan ruhun savaşı…"
Bakalım bu friz de Gustav Klimt bizlere ne anlatmak istemiş.
Friz 3 bölümden oluşuyor: Mutluluğa özlem, Düşman güçler, Neşeye Övgü.
1.Bölüm: Mutluluğa Duyulan Özlem
Acı çeken insanlık: Solda kolları görünen duacılar, iyi silahlanmış güçlü üzerinde, acı çeken zayıf insanlığın oluşturduğu dış baskıyı tanımlıyor. Tutku ve acıma ise iç baskıyı anlatıyor. Acı çeken insanlar, kurtarıcıları olarak gördükleri şövalyenin önünde diz çökmüş.
Şefkat ve ihtiras: Şövalye figürünün arkasında
iki kadın figürü görüyoruz. Bu kadınlar şefkat ve ihtirası sembolize ediyor. Şövalyenin mutluluk yolunda savaşması için motivasyon sağlıyorlar.
Yüzen periler: Figürler mekanın üst kısmına yerleştirilmiş ve alt kısımda derin bir boşluk var. Figür ve arka planı sadece kontür çizgileriyle ayırt edebiliyoruz. Saçlarda altın yıldız ve dekoratif unsurlar kullanılmış. Bu periler mutluluğa karşı çekilen özlemi sembolize ediyor.
2.Bölüm: Düşman Güçler
Şövalyenin mutluluğa ulaşmak için savaşması gereken güçleri görüyoruz.
Typhoeus: Yunan mitolojisinde tanrıların bile savaşmaktan kaçtığı yüz kafalı, ağzından ateşler çıkan bir canavar. Ressam şeytanı bu canavarla simgeliyor.
Gorgonlar; Yunan mitolojisinde erkekleri bakışları ile taşa çeviren, yılan saçlı, çirkin dişi canavarlar olarak geçen Typhoeus'un üç kızını betimlenmiş.
Hastalık, delilik ve ölüm; zayıflıktan kemikleri çıkan kadın insanlığa musallat olan üç kötülüğü simgeliyor.
Aşırılık, şehvet ve ahlaksızlık; Aşırılık, mavi eteğiyle büyük göbekli bir kadınla simgelenmiş.Hemen arkasındaki iki kadın ise şehveti temsil etmektedir. Ezilme acısı; Typhoeus'un mavi kanatları altında zayıf, hastalıklı bir kadın görüyoruz.
3.Bölüm: Neşeye Övgü
Lir Çalan Kadın'ın anlamı sanatçı için mutluluğa ulaşmak.
Sanatlar: buradaki beş kadın Melekler Korosu'nu işaret ediyor bize. Bir yönlendirme gibi.
Melekler Korosu: Beethoven’in 9.senfonisinde yer alan ve son bölümünü oluşturan Schiller’in ‘Ode to Joy’ şiirini cennetteki Melekler Korosu seslendirmektedir.
Tüm Dünyaya Öpücük: Etrafında çiçekler, ay ve güneş bulunan sırtı bize dönük erkek figürü, kadını sıkıca kavramış ve öpmektedir.
Tek başına erkek, Klimt'in yapıtlarının çoğunda görülmez; karşımıza çıktığı zamanlarda ise yalnızca kadının etkisini güçlendirmeye yarar.
Çok konuşulan, dönemi içinde erotik, pornografik ve acımasız olarak eleştirilen Beethoven Frizi 116 yıldır bizimle ve hala hayranlık uyandırmaya devam ediyor.
Kaynakça:
KLIMT/ Gilles Néret
Klimt/ Art Book
1, 2
çok güzel içerik çok güzel anlatım elinize sağlık