Dijital Sanatın Babası: Charles Csuri

Dijital Sanatın Babası: Charles Csuri
  • 1
    0
    0
    0
  • Bu içerik yazarın kendisi tarafından seslendirilmiştir. [audio mp3="https://cdn.wannart.com/production/post/2019/12/Clarles-Csuri-Tam.mp3"][/audio] Fon: rel="noopener noreferrer" target="_blank">Qi - Phildel
    1. yüzyılın sanat dünyasında geleneksel sanata göre oldukça farklı çalışmalar ve teknikler görmekle kalmıyor, sanata bakış açısındaki değişikleri ve sınırlarındaki genişlemeyi de görüyoruz. Günümüzde yazılım sanatı, piksel sanatı ve sanal gerçeklik gibi formlar da sanatsal çalışmalar arasında gösteriliyor. Öyle ki, bu formların etkileşimi oldukça yüksek ve yayılımı da son derece hızlı gerçekleşiyor. Sanatı kamuya indirgeyen teknolojinin, sanat için artık bir ortam durumuna geldiğini söylemek yanlış olmaz. Günümüz dünyası, ülke sınırlarını aşmış bir sanatla karşı karşıya. Peki biz tam olarak neye dijital sanat diyoruz? Bu soruya bir tanım olarak yaklaşmamız gerekirse; 2005 yılında The Digital Art Practises & Terminology Task Force’un hazırlamış olduğu “Dijital Sanat ve Baskı Sözlüğü” bu noktada bir netlik sağlıyor: Bir veya daha fazla dijital işlem ya da teknoloji ile yaratılan sanat. Öncülleri arasında Ben Laposky, Herbert W. Franke, John Whitney Sr., Charles Csuri, Michael Noll, Frieder Nake, Edward Jazec, Kenneth Knowlton gösterilebilir. Bu yazıda ise Charles Csuri’yi ele alacağız.
    Csuri, dijital sanat ve bilgisayar animasyonunun babası olarak nam salmış bir isim. 1922 doğumlu Amerikalı sanatçı, Ohio State University’de hala profesör olarak görevine devam ediyor. Dijital sanat ile ilgilenme sürecine dair “Bilgisayarla çalışmaya başladığımda, sanatsal bir bağlamda nasıl kullanılabileceğine yakından baktım.” cümlesi, ilk andan itibaren dijital ortamda bir sanat fikrinin kendisinde nasıl oluştuğunu ortaya koyuyor. Yeni yeni gelişen bir teknolojiyi, kendi yoğunlaştığı alanda değerlendirmek için fırsat kollamak aslında ilk adımı da denebilir. Csuri'nin çalışmalarını gerçekleştirirken, kendisi için özel olarak tasarlanmış bir stüdyosu ya da çalışmalarına ilham kaynağı olabilecek bir manzarası yoktu. Normal, temiz bir odada bugün birçoğumuzun yaptığı gibi elinin altındaki bilgisayarı kullanıyordu ve çalışmalarının basılı kopyalarını alıyordu. Bu şekilde ortaya koyduğu çalışmalar ise Ulusal Bilim Vakfı’nı etkilemeye ve fon alan ilk sanatçı olmasına yetti. 1963-74 arasındaki ilk çalışmaları, Csuri’nin bakış açısının anlaşılmasına yardımcı olan ve sanatıyla karşılaşan insanların yanı sıra, kendi yaratıcı sürecini de şekillendiren bir dönemdi. Nesneyi yaratıcılık, dönüşüm ve rastgelelik merceklerinden inceleyerek oluşturmuş olduğu temalar, daha sonraki, bilgisayarla yaratıcı ortaklığını oluşturan temelleri gösteriyordu. Ayrıca bu dönem, onun sanatsal çok yönlülüğüne de kanıt niteliğinde. Bunun sebebi ise sanatsal anlamda yapmış olduğu bol miktardaki araştırmalar ve sanatı teknoloji ile icra etmek gibi disiplinlerarası iş birliğidir. 1964 yılında ortaya koyduğu, kanvasın üzerine hem çizgisel bir şekilde kalem ile, hem de yağlı boya ile çalıştığı Contemplation burada güzel bir örnek olabilir. 1989-95 arasındaki dönem ise daha da kritik demek çok da yanlış olmaz. Bu tarihler aralığındaki çalışmalarını karakterize hale getiren 2 başlıktan bahsedilebilir; geleneksel ve yeni medyanın birleştirilmesi, özelleştirilmiş ve sanatsal bir araç setinin oluşturulması. İlk başlık altında diyebiliriz ki, 1982 ve 1992 yılları arasındaki çalışmalarının gösterdiği gibi, Csuri için geleneksel ve dijital sanat birbirinden bağımsız ya da ayrı değildir. A Child’s Face, Caroline, Death of My Father gibi çalışmalarda bilgisayarın mekanik formuna sıcaklık getiren geleneksel yağlı boya tablolarını ve çizimlerini, haritalama ile bilgisayara taşıyordu. Bu çalışmalara bilgisayar ortamı benzersiz bir boyut ekliyordu. İkinci başlığın altında ise çeşitli programcılar ile yapmış olduğu iş birlikleri sonucu kullandığı araçlardan bahsedilebilir. Bu araçlar ile sanatçı, form ve soyutlama arasındaki ilişki, renk uzayları, üç boyutlu uzay gibi alanlarda çalışma imkanı buluyordu. 1996-2001 dönemine gelindiğinde artık Csuri, geleneksel sanatı tamamen geride bırakmıştı. Sanatında daha çok etkilendiği unsular ise bahçeler, çocuk kahkahaları gibi ev hayatından ortaya çıkıyordu. 1996 yılında ortaya çıkardığı Happy Time, 1997’den Garden Lovers, 1999’da yüzyüze bakan atların olduğu ve monokromatik bir çalışma olan Horse Play, yine 1999’da iki cam küre ve yansımalarını kullanarak ortaya koyduğu Political Agenda bu dönemdeki çalışmalarından bazılarıdır. Sanatçının özellikle cam yansımalarını sık kullandığını da söylemek gerekiyor. 2002-2006 arası dönemde sanatçı, daha çok generatif sanat üzerine odaklandı ve temelleri ise daha çok gülme duygusu ile oyun oynamak oldu. Yine de eserlerine bakıldığı zaman herhangi gülünç bir durum görmek oldukça zor gibi görünüyor. Bunun sebebi, aslında sanatçının bunları direkt olarak eserinde göstermesinden ziyade bir çıkış noktası olarak kullanması. Kendisini ciddiye almadığı, algoritmalarla oyun oynadığı bir dönemden bahsediyoruz. Boşluklar, renkler ve ışıklar üzerine çalıştığı Entanglement eseri ve 2006’daki Festive Frame 47 eseri bu dönemin ürünlerinden sadece iki tanesi. Günümüzde dijital sanatın vardığı konumda Charles Csuri’nin rolü yadsınamaz. Oldukça gelişmiş olan dijital sanatın ise gelecekte hangi noktaya gelebileceği merak konusu. Bu doğrultuda heyecan verici bir gelecek bizleri bekliyor. Kaynak: 1, 2, 3

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.