Gerçeklerle derdimiz varsa o gerçekleri çarpıtan sözler sarf ederiz, bu sözlere ise ‘’YALAN’’ deriz. Yalan söylemek kolay bir iş değil çünkü başarılı yalanlar söylemek için hiç kuşkusuz zeki olmak gerek. Peki, zekamız yalan söylemeye yetmiyorsa?
İşte size çok güzel bir örnek. Gerçekler çarpıtılmak isteniyor fakat başarılı yalan söyleyecek zeka yok, o zaman ortaya çıkan tam da ''Stalin’in Ölümü'' adlı film oluyor.
Öncelikle filme dair yorumlar yapıp ardından çarpıtılan bu tarih hakkında gerçekleri paylaşacağım.
2017 yapımı filmin yönetmen kotluğunda İngiliz Armando Iannucci oturuyor. Film, ’’ Rusya tarihini küçümsüyor’’ gerekçesiyle Rusya da yasaklanmıştı. Halbuki asıl küçümsenen Rusya değil sosyalizmdi.
''STALİN’İN DÜŞMAN LİSTESİNDE Kİ İSİMLER TUTUKLANDI, SÜRGÜN EDİLDİ YA DA VURULDU’’
Film, bu sözlerle açılıyor. Böyle radikal bir cümleye yer vermek filmin ''PARODİ’’ amacıyla değil sosyalizm karşıtı propaganda amacıyla çekildiğini çok açık şekilde ortaya koyuyor. Bundan dolayı film türünü ''PARODİ'' olarak değil ''TARİH – DRAM'' olarak ele alacağım.
Kendimizi bir konserin içinde buluyoruz. Seyircinin gerisinde, konseri radyodan yayınlayan iki görevli sohbet etmektedir ve bu sırada bir telefon gelir, ’’Stalin’in konserin kaydını istediği’’ söylenir. Tabi görevliler hemen telaşlanarak ne yapacaklarını şaşırırlar çünkü konser kayıt altına alınmamıştır ama Stalin kayıt istemektedir. Ne büyük dram! Seçenekler düşünülürken konser biter ve insanlar salonu boşaltmaya başlar. Görevliler olaya müdahale ederek seyircinin çıkmasını engeller, orkestranın yeniden çalması istenir fakat seyircinin yarısı çıkmış olduğu için eko probleminin doğacağından korkarak gecenin bir vakti sokaktan insan toplarlar. İnsanları öyle itinayla toplarlar ki salonda olan takım elbiseli beylerin ve güzel kıyafetli kadınların aksine köylü, üstü başı eski ve ellerinde tarım aletleri olan insanlar içeri alınır. O sırada bir görevli ''Bunlar Mozart'ı duymamıştır bile’’ der ama aklına gecenin bu saatinde hangi tarlada çalışıyorlar da ellerinde tarım aletleri var sorusunu sormak gelmez çünkü yaratılmak istenen algı ''Sovyetlerde de sınıflar vardı, fakirler gece gündüz çalışır ve sanattan hiç anlamazdı.'' Peki gerçekten öyle mi ?
İlerleyen sahnelerde Stalin ölür ve yoldaşları haberi alıp geldiğinde Stalin’in altına pislediğini görürüz. Ne büyük komedi!
Film ekibinin sosyalizm düşmanı oldukları kadar da cahil veya kötü niyetli oldukları pek aşikar. Bilmezler mi ki Dünya’da ilk ''8 Saat çalışma'' koşulunu Sovyetler Birliği getirmiştir veya SSCB’de her evde bir kütüphane ve yine her evde bir piyano olduğu bilinmez midir ? Yoksa filmin gayesi sanat icra etmek değil de maddi destekçisi olan burjuvazinin savunmasını yapmak mıdır?
Film, bu saçmalık ve tarihsel çelişkileri kaybetmeden çeşitli konulara değinerek devam eder.
[caption id="attachment_91172" align="alignnone" width="730"] Görsel Kaynak: Evrensel Gazetesi[/caption]
Peki Gerçekler Ne?
Bu bölümde yalanlar üzerinden gidelim.
Filmde gösterilen ama gerçek ile uzaktan yakından alakası olmayan onlarca örnek var. Bunlardan sadece birkaç tanesini açıklamak istiyorum:
YALAN 1) Beria’nın Jukov’a dövdürülmesinin ardından anında idam edilmesi.
GERÇEK: Beria, filmde gösterildiği gibi Stalin’in ölümünden hemen sonra değil, bu olayın üzerinden yaklaşık 1 yıl geçtikten ve mahkemesi de görüldükten sonra Hruşçov döneminde idam edilmiştir.
YALAN 2) Yoldaşlarının Stalin’den bıkmış olduğu hatta onun korkusundan tir tir titrediklerinin gösterilmesi.
GERÇEK: Komünist partilerde yetki burjuva partileri gibi tek kişinin elinde değil ''Merkez Komite’’ olarak adlandırılan yönetim organının elindedir. Stalin ise sadece bu kurulun seçmiş olduğu kişidir. İstedikleri zaman Stalin’i görevden alma hakları vardır. Stalin, genel sekreterliği boyunca Merkez Komite’den 4 defa istifa etmiş fakat dördünde de istifası geri çevrilmiştir. Bunun ilkini örnek olarak vermek gerekirse:
'' …Stalin’in bu görevi bırakmasını talep eden tek kişi, Stalin’dir! Tıpkı 1927’de olduğu gibi… Daha önce bu görevde kalmasını gerektiren koşulların ortadan kalktığını,muhalefetin tasfiye edildiğini vurgulayan Stalin, Merkez Komitesi’ne Artık Lenin’in emirlerini hayata geçirme zamanı geldi diye seslenmiştir:
Bu nedenle, toplantıdan beni genel sekreterlik görevinden almasını talep ediyorum. Yoldaşlar, size temin ederim ki, parti bundan anca yarar görecektir. ’’
YALAN 3) Aleksey Kapler’in öldürüldüğü bilgisi.
GERÇEK: Sovyet yönetmen Aleksey Kapler 1979’a kadar yaşamıştır.
YALAN 4) Stalin’in çocukları ile olan ilişkisi. Film içerisinde bu bağın çok kötü olduğu, kızı Svetlana’nın sorunlu, oğlu Vassili’nin ise babası sayesinde mevki sahibi olan işe yaramaz bir alkolik olduğu gösteriliyor.
GERÇEK: Stalin’in çocukları ile çok fazla vakit geçirmediği bir gerçek. Vassili’nin sağlam bir içici olduğu da gerçek. Fakat gerçekler sadece bundan ibaret. Çocuklarını sevmediği hatta evladını sevmeyecek derecede cani olduğu söylemleri tamamen gerçek dışı. Stalin ve çocukları arasında ki bağı Stalin’in Svetlana ve Vassili için yazdığı mektuplardan birkaç alıntıyla özetleyeceğiz:
Birinci mektup kızı Svetlana’ya:
Patronum Svetlana’ya!
Patron! Mektubunu ve kartını aldım. Babanı unutmadığına çok sevindim. Sana nar çiçeği elmalar yolluyorum. Birkaç gün sonra da mandalina yollayacağım. Ye ve tadını çıkar. Vassili’ye hiçbir şey yollamıyorum çünkü okulda tembellik ediyor. Burada hava çok güzel. Biraz canım sıkılıyor çünkü patroniçem burada, yanımda değil.
İyi şanslar patronum benim. Çok öpüyorum.
Patron Svetlana’nın zavallı sekreteri.
Sefil İ.Stalin
İkinci mektup ise Vassili’nin bir öğretmenine yazılmış…
Yoldaş, öğretmen Martişkin,
Vassili Stalin'in marifetleri konusunda yazmış olduğunuz mektubu aldım ve bunun için size teşekkür ediyorum.
Çalışmalarımın yoğunluğu nedeniyle cevabımı çok geç yazdığım için affınızı rica ederim.
Vassili çok şımartılmış, ortalama yetenekte, yabani(bir çeşit İskit), her zaman doğruyu söylemeyen, zayıf yöneticilere şantajı seven, fazla istekli olmayan veya daha doğrusu gel git akıllı bir çocuktur.
Her türlü insan tarafından Stalin'in oğlu olduğu hatırlatılarak şımartılmıştır.
Vassili sizin gibi kendisine saygısı olan, ona diğerleriyle eşit davranan ve genel okul kurallarına uymasını zorlayan bir öğretmenle karşılaştığı için çok memnun oldum. Vassili sizin bahsini ettiğiniz müdür benzeri ve yerinin eğitimde olmaması gereken gevşek adamlar tarafından şımartılmıştır. Eğer bu hödük Vassili hala yitirilmediyse bu, ülkemizde şımarık bir çocuk karşısında eli kolu bağlı kalmayan bazı eğitimciler sayesinde olmuştur.
Benim tavsiyem: Vassili'ye daha katı davranın ve bu dengesiz çocuğun sahte intihar tehditlerine kulak asmayın.
Bu konuda desteğim sizinledir.
Maalesef Vassili ile bizzat ilgilenme olanağım olmamasına rağmen arada sert bir şekilde onu sarsacağım.
Selamlar!
İ.Stalin
Stalin’in bir başka oğlu daha vardı. Yakov Cugaşvili…
Yakov, İkinci Dünya Savaşı'nda Sovyet cephesinde savaşırken Nazilere esir düşmüştür. Aylarca Nazilerin elinde kalan Yakov kurşuna dizilerek öldürülmüştür. Yakov’un esir düştüğü ve Nazilerin, esir verdikleri komutanlar ile Yakov’u takas etmek istedikleri haberi Stalin’e ulaşır fakat Stalin kararını çoktan vermiştir:
''Oradakilerin hepsi benim oğlum’’
Stalin’i belki de en doğru şekilde anlatacak bir hatırayı paylaşıp yazımıza son vermek istiyoruz:
Stalin bu konuda çok katıydı. Cenazesinde giydirecek uygun bir şey bulunamadı. Gömleğinin dirsekleri yıpranmıştı, onarmak ve temizletmek gerekti…’’
Filmi izledikten sonra görülen tek gerçek var. O da, emperyalizmin halen daha Stalin ve onun iradesinden ne denli korktuğudur.
KAYNAKÇA:
1) OKUYAN, Kemal ‘’Stalin’i Anlamak’’, Yazılama Yayınevi, Beşinci Baskı(Ekim 2013), S.103
2) ÇUYEV, Feliks ‘’Molotov Anlatıyor’’, Yordam Kitap, İkinci Baskı(Mart 2010), S.315
3) ÇUYEV, Feliks a.g.y. , S.316
4) ÇUYEV, Feliks a.g.y. , S.314
5) ÇUYEV, Feliks a.g.y. , S.318
Yorum Bırakın