“Demokrasi arada bir kanla yıkanmalıdır ki, varlığını sürdürebilsin”
Augusto Pinochet, 25 Kasım 1915'te Şili'ye bağlı Valparaiso adlı liman şehrinde dünyaya geldi. Askerlik kariyerine 1933 yılında başladı. Askeri Akademi'ye başlayan Pinochet, 1936 yılında mezun oldu. Devam eden yıllarda hızla yükselen Pinochet, 1970 yılında tümgeneral oldu.
Aynı yıllarda Şili'nin Marksist devlet başkanı
Salvador Allende idi. Görevinin 3. yılında söylentiler üzerine olası bir darbe girişiminden korkmaya başladı. Çünkü sosyalist yapıyla yönetilen ülke iyiye gidiyordu ve bu tüm dünya tarafından ilgi ile izlenmeye başlamıştı. Ancak bu durumdan rahatsız olan Amerika, Latin Amerika'daki yeni rakibinden çekiniyordu. ''Amerika destekli bir darbe girişimi'' söylentileri hızla artmaya başladığında yani 1973'ün Ağustos ayında askerler arasından sıkça duyduğu ismi, Pinochet'i, Şili Silahlı Kuvvetler Başkomutanlığı'na getirdi. Ordunun başındaki Pinochet, başkana güven veriyordu. Pinochet'in ordunun başına geçmesinden 18 gün sonra ordunun güvenilen ismi Pinochet ve cuntası, Salvador Allende yönetimine darbe yaptı. Allende devrildi ve Pinochet devlet başkanı oldu. CIA tarafından desteklenen bu darbe, Şili'nin ilk Marksist başkanına yapılan antikomünist hareket olarak adlandırıldı. Darbe günü Allende askerlere teslim olmayı reddetti ve dostu Fidel Castro'nun hediye ettiği silah ile intihar etti.
1973 darbesi sırasında binlerce kişi tutuklandı, işkenceler görerek infaz edildi. 1974 yılında Pinochet'in cuntası anayasayı kaldırdı. Şili artık askeriye tarafından yönetilmeye başladı. Tüm siyasi partilerin faaliyetleri durduruldu. Karşı çıkanlar ise tutuklandı. Bunun haricinde muhalif sendikalar, medya organları süresiz olarak kapatıldı. Yeni anayasa ancak 1980 yılında çıkarılacaktı.
1975 yılında Pinochet,
neoliberal adını verdiği yeni iktisadi reform hareketine başladı. Neoliberalde sadece
Friedmancı bir politika izleyecekti. Politikası uluslararası pazara açıktı. Bu dönemde sadece orta ve üst sınıf değil aynı zamanda alt sınıf da yaşam standartlarını yükseltmeye başladı. Dış borçlardan kurtulan Şili, enflasyonu sıfıra yaklaştırdı ve işsizlik sorununu çok büyük ölçüde azalttı. Ancak bu durum duraklamanın ardından zamanla gerilemeye başladı. 1982-1983 yıllarına gelindiğinde ekonomide büyük bir gerileme yaşayan Pinochet, muhalifler tarafından protesto edilmeye başlandı. Aynı muhalefet, 1980 yılında halk oylamasına sunulan ve 1981 yılında yürürlüğe konulan anayasada görevini seçimsiz 8 yıl daha uzatınca Pinochet'i protesto etmişti. Ancak bir şekilde susturulmuşlardı. Bu sefer susmak gibi bir niyetleri yoktu.
Olaylar sırasında binlerce kişi öldürüldü, işkence gördü, toplama kamplarında esir olarak tutuldu. Neredeyse 3 yıl süren protestolar ve propagandalar gerilla savaşına dönmeye başlayınca 1986 yılında Pinochet sıkı yönetim ilan etti. Ancak bir yıl sonra, 1986 yılında, baskılar sonucu kaldırmak zorunda kaldı. Mart 1987'de diğer partilerin aktif hareketlerine izin vermek zorunda kaldı. Kapattığı muhalif partiler tekrardan açıldı.
Ekim 1988'de Pinochet 8 yıl daha devlet başkanlığında kalmak için referanduma giderek halk oylamasına başvurdu. Hayır tarafı 27 gün boyunca
NO!(HAYIR) kampanyası düzenledi. Bu süreç boyunca televizyonda her gün 15'er dakikalık evet ve hayır propagandası yayınlandı. Bir ay sonunda Evet/Hayır referandumunda yüzde 54,6 oranında hayır oyunun ardından iktidarı 1990'da sivillere devredeceğini duyurdu. 1989 seçimlerinde Demokrat İttifak lideri
Patricio Alywin Azocar'a yenildi. Darbe ile başa geçen Genelkurmay Başkanı Augusto Pinochet devrilerek tam 17 yıl sonra yerine demokratik yollarla seçilen Alywin Azocar getirildi. Devlet Başkanlığı görevinin sona ermesine rağmen Genelkurmaylık görevini 1998 yılına kadar devam ettirdi.
Pinochet 1998 yılında tedavi için gittiği Londra’da, Pinochet'in devlet başkanlığındaki dönemde öldürülen İspanyollar için İspanya'nın suç duyurusunda bulunması üzerine tutuklandı. Ayrıca İspanya Pinochet'in iadesi için İngiliz hükumetine resmen başvuruda bulundu. İsteğin kabul edilmemesi üzerine Londra'da 530 gün boyunca ev hapsinde tutulmasının ardından 2000 yılında sağlık sebepleriyle ülkesine geri gönderildi. Ancak Pinochet hakkında başka ihlaller için yargısal süreçler işliyordu. Bunlardan biri de, Condor Operasyonu olarak bilinen Şili, Arjantin, Paraguay, Bolivya ve Brezilya gizli servislerinin 1970’lerde rejim muhaliflerine karşı birlikte gerçekleştirdikleri sınır-aşırı kaçırma ve infazlardan dolayıydı. Ancak yargısal süreçleri ''yaşlılık'' sebebiyle kapatıldı.
2006'da geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti. Şili hükumeti tarafından Pinochet adına yapılacak tüm törenler yasaklandı. Ölümünün ardında 1943 yılında evlendiği eşi
Lucia Hiriart, vasiyet üzerine yakılmasını istedi. Sadece Şili Silahlı Kuvvetleri'nde küçük bir tören düzenlendi. Ayrıca saldırı ihtimalleri düşünülerek mezar yaptırılmadı.
Yazı okunduğunda diktatörlük adına layık olmadığını düşünebilirsiniz ancak askeri bir darbe sonucu başa geçen Pinochet, 17 yıllık devlet başkanlığı görevinde 2.279 kişi siyasi nedenlerle öldürüldü, 35 bin kişiye işkenceye yapıldı, 800 bin kişi sürüldü ya da ülkeden kaçmak zorunda kaldı. Daha fazla kalamayacağını anladığı gün her şeyi kabullenip gitti ancak arkasında bu kadar bedeni bırakarak. Sevenleri de oldu. Şili'yi pek çok anlamda geliştirdiğinde ve en önemlisi komünizmi yok ettiğini düşündükleri için. Bir o kadar sevmeyeni de vardı. Asla kapanmayacak yaralar açtığı için, demokrasiye kan bulaştırdığı için, özgürlüğü kısıtladığı için, ülkeyi geriye götürdüğü için.
KAYNAKÇA:
1,
2,
3,
4,
5,
6,
7
Yorum Bırakın