Fransız Edebiyatının yüz yıl geçmiş olmasına rağmen popülerliğini koruyan tiyatro oyunu Cyron de Bergerac'ın ortaya çıkış sürecini konu edinen Edmond, 38. İstanbul Film Festivali'nin açılış filmi olarak yerini alıyor.
Fransa'nın önde gelen oyun yazarlarından biri olan Edmond Rostand'ın 1897 yılında kaleme aldığı kült oyunu Cyron de Bergerac'ın yaratılma sürecinde olanların aktarıldığı beyaz perde uyarlaması Edmond'un yönetmen koltuğunda, günümüzde ''Tiyatronun Prensi'' lakabıyla anılan Alexis Michalik oturuyor. Ayrıca senaryoyu da üstelenen Michalik, filmde oyuncu olarak da yer alıyor.
Film, 1895 yılının Paris'inde, Edmond Rostand (Thomas Solivérès)'ın kaleme aldığı ve Sarah Bernhardt (Clementine Celarie)'ın oynadığı ''La Princesse Lointaine'' adlı bir oyun gecesi ile açılıyor. Oyunu, Edmond'u her koşulda destekleyen eşi Rosemonde (Alice de Lencquesaing) dışında kimse beğenmiyor ve oyun bir hafta içinde gişeden kalkıyor. 29 yaşında, evli ve iki çocuk babası olan Edmond, Paris'in merkezinde oturduğu evin kirasını çıkarabilmek ve ailesinin geçimini sağlayabilmek için yeni bir oyun yazmaya karar veriyor. Ancak yaklaşık iki yıl kadar, üzerindeki baskı ve maddi kaygılar yüzünden yeni oyunu için tek kelime dahi yazamıyor.
Edmond, yeni oyununu yazmak için kıvranırken Sarah Bernhardt, ona destek olması için dönemin ünlü oyuncusu Constant Coquelin (Oliver Gourmet) ile tanıştırıyor. Constant'ın aceleci tavrı yüzünden paçaları tutuşan Edmond, yeni oyununu yazmaya başladığı sırada yakışıklı oyuncu arkadaşı Léonidas (Tom Leeb) ile aşık olduğu kostüm tasarımcısı ve iflah olmaz derecede romantik biri olan Jeanne (Lucie Boujenah)'ın kalbini kazanmak için yardım istiyor çünkü hislerini doğru ve süslü bir şekilde açıklayabilecek kelimeleri bilmiyor.
Jeanne'ın kalbini fethetmesi için arkadaşına yardım eden Edmond, kalbini bu kıza kaptırıyor. Edmond'un, arkadaşı Léonidas gibi davranıp Jeanne ile mektuplaşmaya başlaması, yazdığı yeni oyunda ona büyük bir ilham kaynağı oluyor.
38. İstanbul Film Festivali'nin ''Galalar'' bölümünde gösterimi gerçekleşen Edmond, 2019'un öne çıkan filmleri arasında yerini alıyor. Filmde öne çıkan unsurlardan biri ele aldığı dönemi titiz bir mizansen ile yansıtması olarak karşımıza çıkıyor. Dönemden söz etmişken 1890'lı yılların sinemanın başlangıcı olduğunu hatırlarsak filmde Edmond'un 1 Frank ödeyerek izlediği hareketli görüntüler de kuşkusuz sinemanın tiyatroya rakip geleceği gerçeğine bir gönderme niteliğinde.
Komediyi, dramayı, adrenalini ve yer yer romantizmi aynı anda hissettirmeyi başaran film, diyaloglarıyla Wes Anderson'ın Büyük Budapeşte Oteli (2014)'ni andıran bir sürükleyiciliğe sahip. Ayrıca Fransa'da ''parlayan yıldız'' olarak anılan genç oyuncu Thomas Solivérès'in ve Oliver Gourmet, Mathilde Seigner gibi usta oyuncuların filme renk katması açısından doğru bir seçim olduklarını kabul etmek gerekiyor.
Öte yandan filmin anlatısı, izleyenleri ikiye bölmüş durumda. Film, temelde Cyron de Bergerac oyununun yaratılış hikayesine odaklansa da Edmond'un ilham kaynağı Jeanne ile olan ilişkileri yüzeysel yansıtılıyor. Ayrıca karakterlere olduğu kadar eşit bir şekilde yer verilmeye çalışılıyor. Bu durum için kimileri filme derdinin ne olduğuna karar verememiş gözüyle bakarken kimileri de filmin rivayetlerdeki çoğu şeye değinmiş olmasını bir zenginlik olarak değerlendiriyor.
Öyle ya da böyle Edmond, bu yıl adından sıkça söz ettireceğe benziyor.
Yorum Bırakın