‘‘Dahi anlamındaki de/da ayrı yazılır’’: Günümüzde Kullandığımız Bazı Kelimelerin Kökenlerine İndik

‘‘Dahi anlamındaki de/da ayrı yazılır’’: Günümüzde Kullandığımız Bazı Kelimelerin Kökenlerine İndik
  • 0
    0
    0
    0
  • İlginç bulduğumuz, belki bazılarını biliyor olduğunuz ama çoğunun nereden geldiğini öğrendiğinizde şaşıracağınızı düşündüğümüz on dört kelimenin kökenini sizler için derledik. Bir miktar detaya da girdik fakat bunun yazıyı boğmamasına dikkat ettik. Buyrunuz:

    1. Dahi ve de/da bağlaçları

    "Dahi anlamındaki de/da ayrı yazılır." sözünü hemen hemen herkes duymuştur. Aslında dahi anlamındaki de/da, zaten dahi'nin 17. yüzyılda ikinci hecesinin yutulmasıyla kısalmış halidir. Fakat ufak bir anlam ayrımı oluşmuş ve bu yüzden dahi, kısalmış hali mevcut olmasına rağmen dildeki varlığını korumuştur (Dahinin de/da'dan farklı olarak "bile" anlamı da vardır.) Peki, nereden geliyor bu dahi ve de/da bağlaçları? Takmak fiiline gidiyoruz. Eklemek anlamındaki tak- fiil köküne getirilen -I fiilden isim yapma ekiyle "takı" kelimesini türeten atalarımız bu kelimeyi "ve, yine" anlamlarında kullanmıştır. Daha sonra takı kelimesi şu şekillere girerek günümüze gelmiştir: takı>dakı>dahı>dahi. "Daha" zarfının da tak- fiilinden geldiği düşünülüyor. Küçük bir uyarı: Dahi kelimesindeki /a/ ünlüsü kısa okunur. Arapçadan dilimize geçmiş ''dâhi'' ile karıştırmayınız.

    2. Emgek-Emek

    Sıkıntı çekmek anlamındaki emgemek fiiline, fiilden isim yapma eki -(I)k'ın eklenmesiyle oluşur ve eski Türkçede sıkıntı, eziyet, zahmet anlamına gelir. Nitekim emek vermek, zahmet gerektiren bir iştir. Oğuzcanın (Eski Anadolu Türkçesi) ayırıcı bir özelliği olan hece başı /g/ sesinin düşmesiyle bugünkü emek halini alır. Eski bir Uygur metni olan Edgü Ögli Tigin Ayıg Ögli Tigin (İyi Düşünceli Prens Kötü Düşünceli Prens)'den geliyor: "Bu ne emgeklig yir ermiş, negülük togdum men? (Bu ne zahmetli/sıkıntılı/acı yer (dünya) imiş. Niçin doğdum ben? )"

    3. Yarag

    Uzun yıllar silah anlamında kullanılan kelimemiz daha sonra günümüzdeki erkek cinsel organı anlamını karşılar hale gelmiştir. Kılıç, hançer, kargı gibi savaş aletlerinin genel adı olan yarag, yarmak fiilinden türemiştir (bıçmak<bıçak gibi).

    Tîr ü hançer çekme gamzenden Necâtî kasdına

    Bir karınca katline lazım degül bunca yarag

    (Bakışının oku ve hançeriyle Necati’ye (Necati’nin canına) kastetme / Bir karıncanın katline bu kadar silah gerekmez)

    Necâti Beg divanından

    Bu kelime, bugün hâlâ bazı Türk dillerinde silah anlamını taşımaktadır. Türkmenistan ordusunun ulusal adının "Türkmenistan Yaragly Güyçleri" olduğunu da hatırlatalım.

    4. İlgerü-İleri

    İl köküne yön eki +gArU'nun eklenmesiyle ilgerü sözcüğü türer. Yine Oğuzcanın etkisiyle hece başı /g/ düşer ve yuvarlak /ü/ sesi öncesindeki ünlülere uyarak düzleşir ve nihayetinde kelimemiz günümüzdeki halini alır. Eski Türkçede bugünkü anlamının yanı sıra "doğu" anlamında kullanılmıştır. Orta Asya steplerinde yaşayan atalarımız otağlarını, girişi doğuya bakacak şekilde kurarlardı. Otağın ön tarafı/ilerisi doğuyu gösterdiği için bu kelime doğu anlamında kullanılmıştır.

    5. Kerü-Geri

    Kelimemizin eski hali "kerü"dür. ‘‘Art, arka’’ anlamına gelen "ke" isim köküne başka bir yön eki olan +rU'nun eklenmesiyle kerü sözcüğü türemiştir. Eski Türkçede kerü, ilgerü'nün doğuyu ifade etmesindeki aynı mantıkla, batıyı ifade etmek için kullanılmıştır.

    6. Taşgaru-Dışarı

    Kelimemizin kökü dış anlamındaki "taş"tır. İlgerüde bahsettiğimiz yön eki burada da kullanılmış ve dış taraf, dışa doğru anlamındaki taşgaru kelimesi türetilmiştir. Aynı şekilde içeri kelimesi de iç+gerü şeklinde oluşturulmuştur.

    7. Taşra

    Dışarıda olduğu gibi bu kelimenin kökü de "taş"tır. Yön eki +rA'yı almış ve günümüze ses değişimine uğramadan gelmiştir. Bugün dışarı anlamında kullanılmayıp merkez, başkent dışı, kırsal anlamını taşımaya devam etmektedir.

    8. Uş amtı-Şimdi

    ‘‘İşte’’ anlamındaki "uş" ve ‘‘şu anda’’ anlamındaki "amtı"nın birleşmesiyle oluşmuştur. Amtı, evrilerek imdi halini almış ve uş kelimesi önce "iş" halini almış daha sonra /i/ ünlüsü düşmüştür. İşte şimdi, tam zamanı gibi anlamlara gelmesi gerekirken biz ‘‘şu anda’’ anlamında kullanıyoruz. (Bunun bir hata olduğunu ima etmiyoruz :) ) Bu arada bazı Türk dillerinde ‘‘am(amtı)’’ kelimesi şimdi anlamında kullanılmaya devam etmekte.

    9. Tabışgan-Tavşan

    Tab(tap-)-ış-gan olarak ekine köküne ayırabileceğimiz kelimemiz sırasıyla şu halleri almıştır: tabışgan, tavışgan, tavışan, tavşan. Tabış- seğirtmek, sıçramak gibi anlamlara gelir. -gan eki ise bugün kullandığımız -an sıfat-fiil ekidir(koş-an, gel-en, tut-an gibi). Dolayısıyla Eski Türkçede tabışgan; seğirten, seken, sıçrayan anlamına gelmekteydi.

    10. Sehpa

    Dilimize Farsçadan geçen sehpa üç anlamına gelen "se" ve ayak anlamına gelen "pâ" kelimesinin birleşmesinden oluşur. Her ne kadar bugün çoğunlukla dört ayaklı sehpalar kullanılsa da kelimenin asıl anlamı üç ayaktır.

    11. Amranmak-İmrenmek

    Eski Türkçede sakin anlamındaki amur kelimesine isimden fiil yapan +A- ekinin gelmesiyle amra- fiili türetilmiştir. Bu kelime sevmek, arzulamak anlamını kazanmıştır. Daha sonra dönüşlülük eki eklenerek amranmak sözcüğü türetilmiştir. Arzulamak anlamındaki bu sözcük zamanla ses değişimlerine uğrayarak bugünkü imrenmek halini almış ve gıpta etmek anlamı kazanmıştır.

    12. İzdemek-İstemek

    Arzuladığımız şeyin peşinden gider, onun izini süreriz. İşte istemek fiili de bu mantıkla oluşmuştur. Kelimemizin kökeni güncel olarak kullandığımız "iz"dir. İze getirilen isimden fiil yapma eki +dA- ile izini sürmek, peşinden gitmek, aramak anlamına gelen izdemek fiili türetilmiş ve bu kelime ses değişimlerine uğrayarak bugünkü istemek halini almıştır.

    13. Otağ-Oda

    Çadır, hane anlamındaki otag, ateş anlamındaki ot kökünden gelir. Ot, isimden fiil yapım eki +A'yı alarak ota- (ateş yanmak) fiiline dönüşmüş, daha sonra fiilden isim yapan -(I)g ekini alarak otag haline gelmiştir. Esas anlamı ‘‘ateş yanan, ocak tüten yer’’dir. Çadırların içerisinde de ocak tüttüğü için otag; çadır, hane, ev anlamını taşımaya başlamıştır. Bugün de mecazi anlamda ocak kelimesi ev, yuva anlamında kullanılmaktadır. Yeri gelmişken ocak kelimesinin de "ot" isim kökünden türediğini belirtelim(ot+cak). Aynı kökten gelen bir başka kelime de ''odun''dur. Aslına bakarsanız otag, oda kelimesinin arkaik halidir. İkili gelişim göstererek hem oda hem de otağ olarak günümüze ulaşmıştır. Aynı kök ve eklere sahip bu iki kelime farklı anlamlar kazanmıştır.

    14. İsrail

    Farkına varmasak da bildiğimiz kelimelerin birleşmesiyle oluşan bir kelimedir İsrail. Akıl, zekâ anlamındaki is (us); ışık, nur anlamındaki ra (Hemen güneş tanrısı Ra'yı hatırlıyoruz.) ve ilah anlamındaki il kelimelerinin bir araya gelmesiyle oluşan İsrail'i "tanrısal nurun zekâsı" olarak çevirebiliriz.

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.