Emmy Rossum, az bilinenlikten dünya çapında bir aktris olma başarısına Shameless isimli televizyon dizisindeki "Fiona" karakteriyle ulaştı. Alkolik ve sorumsuz bir babanın yerini doldurmaya çalışırken bir yandan da kendi sorunlarıyla baş etmeye çalışan Fiona'ya hayat veren Emmy Rossum, her geçen sezonda ilerlettiği kariyeriyle de sürekli gündemde kalmayı başarıyor.
Emmy, bekar bir anne tarafından (Cheryl Rossum) büyütüldü. Babasını hiç görmemenin sorunlarını yaşadığını önceki açıklamalarında da belirttiği gibi, en çok da Babalar Günü'nün zor geçtiğini ifade ediyor.
"Annem yeterli bir anne. Mükemmel değil, herkes gibi. Yine de benim için dünyanın en iyi annesi."
Küçük yaşlarda opera seslendirmeye başladı ve opera eğitimi gördü. 2004 yılında ise The Phantom of the Opera filminde Gerard Butler'la birlikte rol aldı.
Meşhur rolünden önce, yemek için şarkı söylüyordu Rossum.
"Annem veya bakıcımla birlikte kasaba gittiğimizde 'Operacı kız gelmiş! Bize küçük bir şarkın var mı?' derlerdi ve şarkı söylemem karşılığında bir sosisli kazanırdım."
3) The Little Mermaid (Küçük Deniz Kızı) hayranıydı.
Seksenlerde ya da doksanların başında doğan birçok kişi gibi, Emmy Rossum da bir Küçük Deniz Kızı hayranı. Aslında favori şarkısı da o filmden.
50-60 çift ayakkabısının olduğunu itiraf eden Emmy Rossum için tam bir ayakkabı aşığı denebilir.
Erkek ve kadının iş yerlerinde eşit haklara sahip olmadıkları bir gerçek, Hollywood'da bile. Yine de bazı kadınlar var ki, hakları için direnmeye devam ediyor. Emmy Rossum da bu kadınlardan biri.
Dizide "Frank" rolüyle izlediğimiz William H. Macy gibi o da bir başrol oyuncusu olmasına rağmen aldıkları ücretin eşit olmaması üzerine, Rossum kabullenme yoluna gitmedi ve Showtime'la görüştü. Nihayet istediğini ve hak ettiğini aldı.
Bilindiği üzere Shameless, çıplaklığı ve müstehcenliği sıklıkla ve cesurca gözler önüne seren bir yapım. Bu durum Emmy Rossum'ın ilişkilerini de etkilemiş.
Bu konuyla ilgili şöyle komik bir yorumda bulunuyor: "Biriyle ilk buluşmanızda göğüslerinizi çoktan görmüş olması garip oluyor."
Onu, cinselliğini açıktan yaşayan Fiona karakteriyle karşılaştırarak yanlış kanıya kapılan erkeklerin varlığına rağmen, Fiona'yla tamamen zıt karakterler olmamaya çalıştığını da ifade ediyor rol yaparken.
Rossum'ın müstehcen sahneleri artık "dating" serüvenine darbe vuramıyor, çünkü o artık evli bir kadın.
2017 mayısında Mr. Robot'un yaratıcısı Sam Esmail ile New York'ta evlenen ünlü aktris, sosyal medyada da kendisinin ve kocasının sevimli fotoğraflarını paylaşıyor; kırmızı halıdaki pozları da bunlardan biri.
Ekim 2016'da hep önünde olduğu kameranın arkasına geçti ve ilk işi olarak Shameless'ın 7. sezonunu yönetti.
Emmy Rossum kendi hayatından sıyrılıp başkalarını düşünemeyecek türden bir ünlü değil, ki bunu Ralph Loren'le çalışırken Pink Pony kampanyasında da kanıtadı. Siyah üzerine pembe "#PinkPony" yazılı tişört, kanser araştırma ve tedavisine yönelik bir farkındalık projesi idi.
Açıklamasına göre, ilk 24 saatte fotoğrafın Instagram'da aldığı her beğenide Amerikan Kanser Topluluğu'na 1 dolar yardım yapıldı.
2014'te, Tecavüz Vakfı'nın yıllık yemeğinde bir konuşma yapan Emmy Rossum, tacize uğramış ya da taciz barındıran bir ilişkinin içinde bulunanlara tavsiyeler vermişti:
"İki arkadaşım çıktıkları insanların tecavüzüne uğradı ve uzun süre konuşmadılar. Bu, sizi karşı koyamayacağınız kadar güçsüz hissettiren bir durum. Aynı anda biz, herkes kendinden sorumlu olsa da, bu durumun kendi suçları olmadığı konusunda kadınları güçlendirmeliyiz. Bir yerlerde her zaman yardım var. İyi bir dinleyici olmayı unutmayın. Yeri ve zamanı gelince insanlar açılacaklar. Destekleyici olun ve empati kurun."
Kaynak: 1
1) Bekar bir anne tarafından büyütüldü.

2) Bir opera sanatçısıydı.


4) Ayakkabı takıntısı var.

5) Eşit haklar için mücadele etti.

6) Çıplaklık, hayatını karmaşık hale getirdi.

7) Bir yazarla evlendi.

8) Yönetmenlik koltuğuna oturdu.

9) Gerçek hayatın gerçek sorunlarına eğilmekte.

10) Cinsel şiddete karşı kampanya başlattı.

Yorum Bırakın