Advertisement Tracker

Yastığımız Yine Cehennem, Uy Havar Ahmed Arif

Yastığımız Yine Cehennem, Uy Havar Ahmed Arif
  • 2
    0
    0
    0
  • Bu içeriğimizde Ahmed Arif'in hayatı ve bilinmeyen yönleri üzerine bazı bilgiler paylaşacağız. Bilinen şekliyle yaşam öyküsünden bahsetmeyeceğimizi belirtmek isteriz. Ahmed Arif'in ortaokul yıllarında en sevdiği şair Faruk Nafiz Çamlıbel'di. Afyon Lisesi'nde okurken edebiyat hocası ise Gündüz Akıncı idi. Akıncı ona Andre Malraux, Max Weber, Dostoyevski, Tolstoy, Flaubert, Zola okuttu. 13 yaşına geldiğinde "Seçme Şiirler Demeti" adlı dergide şiiri Neyzen Tevfik'in şiiri ile yan yana basıldı. Askerliğinden sonra DTCF'de Felsefe bölümüne başladı fakat bitirmedi. İdeolojik tercihlerini ise bu dönemde yapmaya başladı. İlk yılında Türkiye, Gençler Derneği'ne üye olmuştur. Aynı dönemde İllegal Türkiye Komünist Partisi'ne de üye olmuştur. Dernekteki en yakın arkadaşlarından biri de Nusret Hızır'ın doktora öğrencisi olan Melahat Türksal'dır. Sonrasında yazdığı şiirlerden biri (Komintern üyesi İtalyan Togliatti için yazılmıştır) Melahat'in evinde polis tarafından bulunur. Mahkeme sonrası dernek kendini fesheder. Bu dönemde Ahmed Arif'in şiirleri değişik dergilerde yayımlanmaya devam eder fakat kısa süre sonra bir dizesi bile yayımlanmamış şiiri yüzünden içeri alınır. Bu şiir "Otuz Üç Kurşun" şiiridir. Şiirin konusu ise 28 Temmuz 1943 yılında İran sınırı yakınlarında bulunan Özalp'ta 32 köylünün kurşuna dizilmeleridir. Bu olay yıllar sonra meclise taşınmış ve suçluları yargılanmıştır. Ahmed Arif bütün dayatmalara rağmen şiiri polise okumakta direnmiştir. Bu yüzden hapse girip çıkar ve öğrenimine devam edemez. 1956'dan sonra Medeniyet, Öncü ve Halkçı gazetelerinde Düzeltmen, Sekreter ve Yazı İşleri Müdürü olarak çalışmıştır. Hayatını aşk hayatı diye ayıramayacağımız bir şairdir. Çünkü onun yaşamı aşkla geçer. Leyla Erbil'e olan hasretini bugün "Leylim Leylim" adlı derlemede -biraz da çekinerek- okumaktayız. Bu mektuplardan birini paylaşmamız gerekmektedir. Bu nasıl sevgidir bilesiniz diye; "Şahsi dertlerimi, hastalığımı hep unuttum bir kenara attım. Oturup ağlayayım mı yani? Senden ayrı, ağlanmaz da! Hemi vallah, hemi billah bu böyle. Sensiz, 'to be or not to be' bile olamaz, düşünülemez! Nefes alınır sanılır, ama nefes değildir. Sensiz içilemez, yalnız kalınamaz, dövüşülemez. Sensiz ancak bu kafa, taşa çarpılır. Müstahaktır... Yoksa Kenyalarda, İsveçlerde misin? Aman allahım! Geberdiğim, bittiğim gündür..." Bu büyük aşka rağmen 1967 yılında Aynur Hanım ile evlendi. İki bebek kaybından sonra 1972'de oğlu Filinta doğdu. Filinta'ya olan sevgisi kelimelerle anlatılacak gibi değildir. Onun adı dudağında bir tebessümdür. Bu kırgın kalbe Filinta yaşama sevinci olmuştur. En çok bilinen şiiri "Hasretinden Prangalar Eskittim" için en başta düşündüğü isim bu değildir. Adını "Dört Yanım Puşt Zulası" koymak istemiş fakat buna Ali Özoğuz engel olmuştur. Değiştirerek adını "Hasretinden Prangalar Çürüttüm" koymuştur. Bunu da bir türlü sevemez. İsim için "Buradaki üç 'ü' iç kulağımı, gönlümü tırmaladı." demiştir. Ardından Hasretinden Prangalar Eskittim" isminde karar kılar. Kitap 1971 yılında Cem Yayınevi'nden çıkar. Yıllar içerisinde onlarca baskı yapacaktır. Yılmaz Güney'in  1974 yılında çevirdiği "Arkadaş" filminde bir kitapçı sahnesi bulunmaktadır. Yılmaz Güney, Melike Demirağ'a okumasını tavsiye ederek bir şiir kitabı verir. İşte kitabın yapılan tek reklamı bu olmuştur. "Bu namustur... Künyemize kazılmış... Bu da sabır, ağulardan süzülmüş..." der. "Namus ne kadar künyemize kazınmış olursa olsun, namusu bizim gibi anlamayan insanların arasında yaşadığımız sürece, ne namusu ne namussuzluğu kimseye anlatamayacağız."  "Akşam Erken İner" adlı şiirinde bulunan  "Kürdün gelinini söyler maltada biri" dizesi 1988 yılında "Bir türkü tutturmuş maltada biri" olarak değiştirilmiştir. Haluk Oral Şiir Hikayeleri'nde Ahmed Arif'e dair en büyük pişmanlığını şöyle anlatır. "1990 yılında Cahit Külebi'yi ziyaret ettiğimde 'Akşam Ahmed Arif'le yemek yiyeceğim, bize katıl demişti. İstanbul otobüsüne yetişmem gerektiğini söyledim.Umarım bir dahaki gelişimde diye ekledim. Maalesef 'bir dahaki' olmadı. 2 Haziran 1991'de kaybettik." der. Kaynak: Şiir Hikayeleri - Haluk Oral

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.