Advertisement
Advertisement

Tarifsiz Olaylar İçinde Bir Acayip Orhan Veli Hali: Alay Olsun Diye

Tarifsiz Olaylar İçinde Bir Acayip Orhan Veli Hali: Alay Olsun Diye
  • 4
    0
    0
    0
  • Bu içeriğimizde Türk şiirinin en garip isimlerinden biri olan Orhan Veli Kanık hakkında bir şehir efsanesinden, Yahya Kemal ile olan hikayesinden bahsedeceğiz. Garip akımının da kurucularından olan bu isim dolu dolu yaşadığı hayatı ve fikirleriyle edebiyatımızda unutulmaz bir yere sahip. Onun hayat hikayesini ezbere yazmaktansa, yaşamıyla ilgili yazılmış en güzel biyografiyi paylaşacağız. Nitekim bu kendi kaleminden çıkmıştır. Askerlik yaparken Muvaffak Sami'ye gönderdiği mektuplardan birinde şu satırlara yer vermiştir. "1914'te doğdum. 1 yaşında kurbağadan korktum. 9 yaşında okumaya, 10 yaşında yazmaya merak saldım. 13'te Oktay Rıfat'ı 16'da Melih Cevdet'i tanıdım. 17 yaşımda bara gittim. 18'de rakıya başladım. 19'dan sonra avarelik dönemim başlar. 20 yaşımdan sonra da para kazanmasını ve sefalet çekmesini öğrendim. 25'te başımdan bir otomobil kazası geçti. Çok aşık oldum. Hiç evlenmedim. Şimdi askerim." Bu satırların gönderildiği isim olan Muvaffak Sami, Orhan Veli'nin vefatından sonra Varlık'ta yer alan biyografisini de kaleme alan kişidir. Orhan Veli ile ilgili değineceğimiz konu onun Yahya Kemal ile olan (yalandan) çalkantılı ve bol şehir efsaneli hikayesidir. Bu sohbetin temeli Orhan Veli'nin "Efsane" adlı şiirine dayanır. Hikayeye ilişkin yapılan en kapsamlı çalışma Haluk Oral'a ait olduğu için onun çalışmasını temel alacağız. Hikayeyi anlatmadan önce şiire yer verelim: "Bir zamanlardı bu gamhanede bir dem vardı Gece sahilde sular fecre kadar çağlardı O çağıltıyla beraber döğünürken def ü cenk Bir güneş dalgalar üstünde doğar rengarenk Mavi bir gökyüzü titrerdi güzel bir histe Rindler müğbeçeler mest bütün mecliste Ve o haletle bütün kahkahalar nağmeleşir Dilde Yahya Kemal'in şarkısı şehnameleşir O gürültüyle sular çalkalanır çağlardı Bir zamanlardı bu gamhanede bir dem vardı Lakin artık o hayal alemi bir efsane Ses seda yok bu değil sanki o devlethane " Şiir ilk olarak Nokta'da şairin vefatından üç ay sonra yayımlandı. Yazı "Orhan Veli'nin Divan Çeşnisinde Bir Şiiri" adını taşıyordu. Yazı ise şu şekildeydi; "Avukat B. Mennan Özgütürk bize Orhan Veli'nin Divan edebiyatı çeşnisinde yazılmış bir şiirini verdi. Orhan Veli bu şiiri eski tarzın hiç de zorluk göstermediğini anlatmak için düzmüştür herhalde. Anlatıldığına göre şair sağlığında bu şiiri Üstad Yahya Kemal'e okumuş, Üstad ise kendisine "Siz biraz daha gayret etseniz bizi de geçeceksiniz." demiştir. Orhan Veli'nin verdiği cevap ise şudur: Aman efendim, biz bunu alay olsun diye yazıyoruz." Haluk Oral'a göre bu konuşma hiç yaşanmamış. Öncelikle Yahya Kemal'in sevmediği türden şiirleri dinlemek istemediğini pek çok yakınının aktardığını belirtmiş. Dolayısıyla Orhan Veli'den şiir okumasını istediyse bile bu, onun şiirini önemsediği anlamına gelmektedir. İkinci sorusu ise şudur ki "vapurda geçen bu konuşma nasıl yayılmıştır?" Başka dinleyen yoksa Yahya Kemal'in bizzat "Orhan'ın şiirini beğendim ama o benimle alay etti" diye anlatmış olması gerekmektedir ki Yahya Kemal'in kişiliği buna tamamıyla zıt bir kişiliktir. Velhasıl Orhan Veli'ye atfedilen "alay olsun diye" meselesi Haluk Oral için inandırıcı değildir. Orhan Veli'nin yetiştiği dönem sanat ve şiire bakışı, klasik edebiyata olan hakimiyeti düşünüldüğü zaman şahsi fikrimdir ki ben de gerçekçi görmemekteyim. Zira Orhan Veli karşı olduğu klasik şiire ustalık derecesinde hakimdi. Eskiyi bildiği için yenilik istiyordu. Kurallara hakim olmazsanız kuralları yıkamazsınız. Orhan Veli değişik yazılarında Yahya Kemal ve şiiri ile ilgili düşüncelerini ortaya koymuştur. Sanat ve sanatçının problemlerine ilişkin 1942 tarihli yazısında Yahya Kemal ile muhabbeti olduğunu görürüz: "Bir gün Yahya Kemal'le konuşuyordum. Bana apartımanları göstererek dedi ki "Köşkleri var, arabaları var, halayıkları var. Fakat hiçbir zaman bizim duyduklarımızı duyamıyorlar, bizim düşündüklerimizi düşünemiyorlar. Biz düşünüyoruz düşünülmüş halde kendilerine anlatıyoruz, yine de anlamıyorlar."  Yıllar sonra çıkan bir yazısında ise; "İstanbul milletvekilliğini Yahya Kemal kazandı. Buna sevinmek mi lazım bilmiyorum. Çünkü Yahya Kemal şimdiye kadar birçok büyük mevkilerde bulundu. Bu mevkilerin en büyüğü de Yahya Kemallik mevkii idi. Bakî'nin bir mısrasını 'Derviş kendi başına sultan olup gezer' mısrasını ihtimal onun kadar hiç kimse duymamıştır. Ben Yahya Kemal namına değil, daha çok milletvekilliği namına sevmiyorum." demiştir.  Orhan Veli 1949'da yaptığı bir söyleşisinde Divan ve Tanzimat edebiyatları arasındaki kopukluğu vurguladıktan sonra Yahya Kemal'e verdiği değeri şöyle anlatır: "Yahya Kemal belki -o da bir bakıma- bugünki dünyanın istediği şair değildir. Ama kim ne derse desin şairdir. Üstelik de iyi şairdir. Bence memleketimizde mücadele edilmesi gereken hayranlık Yahya Kemal hayranlığı değildir... Bugünki Türk sanatına, Meclis kürsülerinde iftira eden, adı şaire çıkmış zavallılar var. Onlar karşımızda dururken gerçek şair olan Yahya Kemal'e dil uzatmak benim elimden gelmiyor."  Haluk Oral bu noktada "alay olsun diye" konusunu yeterince açıklığa kavuşturmuş olsa da durmuyor ve daha da netleştiriyor. Orhan Veli'nin aruzla olan ilişkisini göstermek için Fahir Aksoy tarafından anlatılmış bir anıyı da iliştirir: "Bir meyhanede masalarına konuk olan bir şair aruzla yazılmış otuz mısralık şiirini okuyarak Orhan Veli'den vezin bulmasını ister. Orhan Veli sadece vezni bulmakla kalmayıp vezin bozukluğunu içeren dizeleri de işaret edince şiiri okuyan yelkenleri suya indirir. Orhan Veli'nin aruzu bu kadar iyi öğrenmesinin nedeni "alay olsun diye" ye bağlanamaz. Aruzu tehlikeli bir düşman kabul ettiği için bu kadar iyi öğrendi diyenlere cevabım ise 40'lı yıllarda aruzu doğru dürüst kullanabilen şair sayısının bir elin parmaklarını bile geçmediği olacaktır. " Yani buna göre Orhan Veli divan şiirini sevmiştir. Haluk Oral bu dosyayı kapatırken Orhan Veli'ye yakışmayan "alay olsun diye" lafının anormalliğini eksiksiz bir şekilde açıklıyor. Sonunda ise Orhan Veli'nin Nurullah Ata için yazmış olduğu tekerlemeden bahsetse de bunun şaka olduğunu da belirtiyor.  

    "Nurullah Ata

    Trink Galata

    Soğan Salata"

    Kaynak: Şiir Hikayeleri - Haluk Oral Muvaffak Sami onat "Orhan Veli Biyografisi" Varlık Yayınları 1951

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.