[audio mp3="https://cdn.wannart.com/production/post/2019/08/Paco-de-Lucia-Entre-Dos-Aguas-Vicky-Cristina-Barcelona-OST.mp3"][/audio]
Yazıya başlamadan önce tam da bu yazıya uygun olan film müziklerinden birini yukarıya bırakıyorum. Tavsiyem, okurken bir yandan dinlemeniz.
Bir filmi zaman, mekân, oyunculuk, kurgu, senaryo gibi unsurlar açısından inceleyebilirsiniz ama İspanya’da çekilen bir filmle ilgileniyorsanız bu unsurların başını her zaman mekân çekiyor ister istemez. Oscarlı yönetmen Woody Allen’ın yönettiği, 2008 yapımı film olan Vicky Cristina Barcelona, birbiriyle çok iyi anlaşan iki arkadaşın farklı sebeplerden ötürü Barselona şehrine ayak basmasıyla yaşadığı hem olağan hem olağandışı olayları anlatıyor. Oyuncu kadrosunda Scarlett Johanson, Penelope Cruz, Javier Bardem, Rebecca Hall, Joan Pera gibi isimlerin bulunduğu film, izleyenlere sadece bir hikâye vermekle kalmıyor, aynı zamanda bir müzik ziyafeti ve görsel şölen sunuyor.
Konusuna değinecek olursak eğer; Vicky (Rebecca Hall) bir yüksek lisans öğrencisidir ve muhafazakar bir yapıya sahiptir. Onun aksine Cristina (Scarlett Johansson) ise özgür ruhlu, sınırları kabul etmeyen ve aşkın içinde acının da olacağını kabullenen bir kadındır. Çoğu konuda gayet mükemmel anlaşan bu iki arkadaşın aşk konusunda takdir edeceğiniz üzere fikirleri taban tabana zıttır. Tatil için geldikleri İspanya’da bir sergide gezerken karşılaştıkları ressam Juan Antonio Gonzalo (Javier Bardem) ile kısa bir sohbet ettikten sonra aniden gelen bir teklifle karşı karşıya kalan iki dost, verecekleri karar konusunda da birbirleriyle ters düşerler.
Hızlı gelişen olayların sonunda kendilerini bir aşk üçgeninin içinde bulan karakterlerimiz kendi içlerinde sorunlar yaşarken filmimizin bir diğer karakteri sahneyi resmen ele geçirir: María Elena; ressam ve Juan Antonio'nun eski eşi (Penelope Cruz). Artık işler daha karmaşık bir haldedir çünkü üç kadın vardır ve bu üç kadını bağlayan tek kişi Juan Antonio’dur.
Görüntü yönetmeninin ellerinden öpeceğimiz filmde, sıklıkla İspanya’nın mimarisine odaklanıyoruz. İspanya’da geçen çoğu filmde karşımıza çıkan sarımtırak ve turuncu renkler bu filmde de bizi yalnız bırakmıyor. Bu renklerin aslında film hakkında ipucu verdiğini de söyleyebiliriz. Bilindiği üzere sarı rengi özgünlük, yaratıcılık ve geçiciliği ortaya koyarken turuncu renk dikkat çekiciliği ve çarpıcılığı simgelemektedir. Eğer bir filmde Scarlett Johansson, Penelope Cruz ve Rebecca Hall gibi isimler aynı anda rol alıyorsa takdir edersiniz ki bu renklerin anlamlarının altını doldurmanız çok da zor olmuyor.
Vicky Cristina Barcelona, temeline aşkı alıyor anlaşılacağı üzere. Herkesin beklentisinin ve tanımının farklı olduğu filmde, her karakterin yaşadıkları da farklı doğrultuda ilerliyor. Filmde kullanılan müziklerin de muazzam olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.
Tür olarak romantik, komedi ve dram olarak geçiyor ama bana kalırsa bu filmin bir türü yok. Bunun izleyenin ruh haline göre değişkenlik göstereceğini düşünüyorum.
Son olarak filmin başarısından söz edecek olursak eğer; toplamda dokuz ödül almış. Bu ödüllerin altı tanesi ise direkt Penelope Cruz'a ait -izleyince neden olduğunu anlayacaksınız.
Her yazımda olduğu gibi bu yazımı da bir alıntıyla bitiriyorum ve izleyecek olanlara iyi seyirler diliyorum.
“Maria Elena derdi ki, yalnızca gerçekleşmemiş aşklar romantik olur.”
Yorum Bırakın