Tembel Değil Ataletli Olabilirsin!

Tembel Değil Ataletli Olabilirsin!
  • 7
    0
    0
    3
  • Hayatınızın bazı dönemlerinde en büyük problemlerinizden birinin erteleme (procrastination) huyunuz olduğunu düşünmüş olabilirsiniz. Hatta konduramasanız da tembel olabileceğiniz aklınızdan geçiyordur. Ancak bir ihtimal daha var, o da atalet halinde olmak!

    Tembelliği, erteleme sorununu ve ataleti (inertia) aşmanın yolları benzer olsa da bir problemi çözmenin ilk adımının problemi doğru şekilde tespit etmek olduğunu hatırlamalıyız. Ataletin kelime anlamı eylemsizliktir. Fizikte, etrafımızdaki cisimlerin hareketi ile ilgili de rastladığımız “eylemsizlik”, Newton’un birinci yasasında da karşımıza çıkıyor: “Bir cisme etki eden net kuvvet sıfırsa; duran bir nesne durmaya veya hareket eden bir nesne sabit hızla hareket etmeye devam eder.” Daha kolay bir anlatımla eylemsizlik, cisimlerin sahip oldukları hareket durumunu koruma isteğidir. Psikolojiye göre ise ataletin hiçbir şeyi yapmak istememe hali olduğu çıkarımını kolayca yapabiliriz. Atalet halinde olan birisi harekete geçmek istediği, harekete geçerse ve geçmezse sonuçlarının ne olabileceğini bildiği, söz konusu işte istekli bile olabileceği halde bir türlü harekete geçemez ve bu döngü biz onu kırana kadar devam eder. Hatta hayatımızın başka dönemlerinde kendimizi tekrar tekrar bu döngüde bulabiliriz. En büyük belirtilerinden biri önüne geçilemeyen suçluluk duygusudur.

    Tembellik ise keyfi bir durumdur. Canımız o anda söz konusu işi yapmak istemeyebilir ve sonuçlarını göze alamayacağımız noktaya gelene kadar bu işi ertelemeye devam ederiz.  Özellikle son dönemlerde sosyal medya ile sıkça karşımıza çıkan procrastination (erteleme) kavramı ise ağırdan alma ya da önümüzdeki yapmamız gereken sorumluluk ya da işleri göz ardı ederek başka işlere yönelmektir. Yani önümüzdeki projeyi bitirmek yerine faydalı olan spor yapmak ya da kitap okumak gibi şeylere yönelmeyi tercih ediyorsak bu bir atalet hali değildir. 

    Atalet halinde bizi yapmak istediklerimizden alıkoyan mükemmeliyetçilik, amaçsızlık, yapmamız gereken ya da yapmak istediğimiz şeye dair duyduğumuz şüphe veya iç çatışmalar gibi sebepler olabilir. Bu nedenleri analiz edip kendi içimizde çözümlemek atalet halinden kurtulmak için faydalı olacaktır. Bunun yanı sıra size kendi deneyimlediğim ve eylemsizlik döngüsünü kırma konusunda aşama kat etmemi sağlamış olan 2 teknikten bahsedeceğim. Bunları birer teknik olarak görmekten ziyade düşünce yapısı olarak algılamak daha faydalı olacaktır. Zira hiçbir problemi çözmenin her birey için ortak bir yolu olabileceğini sanmıyorum.

    1. 5 Saniye Kuralı

    Bir yazar ve yaşam koçu olan Mel Robbins atalet hali yüzünden çöküş yaşadığı bir dönemde televizyonda NASA’nın bir roket fırlatışına denk geliyor ve “5 4 3 2 1 0” geri sayımı beyninde bir ampul yanmasına sebep oluyor. Bu sayımı kendi hayatında da harekete geçmek için kullanabileceğini fark eden Robbins, bu tekniği ertesi gün uyandığında geri sayım fikrini yataktan çıkabilmek için deniyor. Sonraki günleri de izleyen bu deneyi onun için başarıyla sonuçlanıyor. Aynı şekilde bizim de aklımıza gelen bir şeyi yapmak ya da sorumluluklarımızı gerçekleştirmek için bu 5 saniye kuralını uygulayıp başarılı olmamamız için hiçbir sebep yok. Çünkü harekete geçmek için beklemediğimiz ve üzerine düşünmediğimiz takdirde beynimiz bunu yapmamamız için bahaneler üretmeye başlayamayacak ve çoktan harekete geçmiş olacağız.

    2. İstek ve Öneri Kutusu Fikri

    Bu fikir kendi başına bir teknik olarak görülebileceği gibi, harekete geçmeden önce beynimize üşüşen bahaneleri def etmek için benimseyebileceğimiz bir düşünce yapısı olarak da algılanabilir. Erteleme, tembellik ve atalet halini yoğun bir şekilde yaşadığım dönemlerde bu fikri algılamam ve uygulamaya başlamam başıma gelen en güzel şeylerdendi. Basitçe şöyle; düşünce ve fikirlerimiz gerçekleri değil önerileri yansıtırlar. Zihnimizi bir öneri kutusu gibi algılamalıyız ve yapmamız gereken bir işe başlamaktan bizi alıkoyacak fikirler sunmaya başladığında onu ciddiye almama seçeneğimiz olduğunu hatırlamalıyız. Zihnimiz bize yorgun, sıkkın olduğumuzu veya yapılabilecek daha eğlenceli şeyler olduğunu söyleyebilir, bu durumda yapmamız gereken şey ona önerisi için teşekkür etmek ve yapmamız gereken şeyi yapmaya başlamaktır.

    Elbette ki bu yöntemleri uygulamaya başladıktan ve hayatınıza kattıktan sonra her harekete geçmek istediğinizde tekrar tekrar uygulamanız gerekmeyecek. Çünkü eylemsizlik yasasının devamında denildiği gibi; "hareket eden bir nesne sabit hızla hareket etmeye devam eder." Bu yöntemleri alışkanlık haline getirip algınıza yerleştirdikten sonra ivme kazanmak istediğiniz dönemlerde kendinize hatırlatmanızın yeterli olacağına eminim.

     

    Kaynak: " target="_blank" rel="noopener">1, " target="_blank" rel="noopener">2


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.