Apple Blossom
Dinleyici kitlesini yavaş yavaş genişletmeye başlaması konusunda The White Stripes’a çok büyük ivme kazandıran De Stijl albümü, içerisinde birçok harika parça barındırıyor. Minimalist yaklaşımla parçaları hazırlayarak bir yapboz oluşturmaya çalışan Jack ve Megan ikilisi bu albümü kendi odalarında kaydediyorlar. Apple Blossom bu noktada albümün içerisinde sivrilen şarkılardan biri. La minör akoruyla, hafif overdrive içeren clean bir tonla başlayan parçada Jack White oldukça üzgün gördüğü ve derdine çare olmak istediği bir kadını elma çiçeği olarak betimliyor. “Dertlerini bir yığın yap, onları senin için çözeceğim.” dizesinin ardından gelen vokal armonisi ile bağlantılı gitar solosu bizi alıp götürüyor. Quentin Tarantino’nun The Hateful Eight fiminde soundtrack olarak da kullandığı parça kesinlikle grubun en başarılı çalışmalarından bir tanesi.
Fell In Love With A Girl
Grubun üçüncü albümü White Blood Cells’ten çıkan ilk single olan Fell In Love With A Girl yayınlanmasıyla ve eleştirmenler tarafından başarılı bulunmasıyla beraber, ekip ödüller ile birlikte ticari anlamda da başarı kazandı. Diğer albümlerde blues tınıları ile modern rock müzik soundunu harmanlamaya çalışan The White Stripes bu albümde ekipmanlara biraz daha fazla sarılarak daha yoğun bir sound ortaya çıkarıyor. Jack White’ın aşırı enerjik vokali ile başlayan parça davulların ve akor düzeninin harika uyumu ile kulaklarımızın pasını siliyor. Uptempo bir parça olarak göze çarpan şarkı nakarat kısımlarında Jack White’ın scratch vokal tekniğinde de ne kadar başarılı olduğunu duymamızı sağlıyor. ABD Alternatif Şarkılar listesinde 12. sıraya kadar yükselen parça asıl bomba olan Elephant albümleri öncesi adeta grubun yükselişinin ayak sesi oluyor.
The Hardest Button To Button
Grubun sanatını en tepeye taşıyan albüm olan Elephant için ne söylesek aslında tam anlamıyla hakkını teslim etmiş olamayacağız. Londra’daki Toe Rag Stüdyoları’nda yaklaşık iki haftada kaydedilen albümde, grubun yakalamaya çalıştığı modern rock ve blues sentezine punk tınılarının da eklenmesiyle Jack ve Meg ikilsi için adeta başka bir pencere açılıyor. 2000’li yılların en başarılı çalışmalarından biri olan Elephant albümü 46. Grammy Ödülleri’nde En İyi Alternatif Müzik Albümü ödülünü almakla beraber En İyi Albüm kategorisine de aday gösteriliyor. Sabit bir kick ve tom birleşimli ritimle başlayan parça Jack White’ın La notası üzerinden çaldığı geçişler ile yavaş yavaş dinleyiciyi etkisi altına alıyor. Şarkının sözlerinde Jack White sorunlu bir ailede dünyaya gelmiş bir çocuğun bir kardeş sahibi olduğunda ailede kendi yerini sorgulamasını anlatıyor. Şarkı ayrıca The Simpsons’ın “Jazzy and the Pussycats” adlı bölümünde de kullanıldı.
Icky Thump
Icky Thump aynı zamanda grubun altıncı stüdyo albümü ile aynı adı taşıyor ve synth ve keyboard’un bu kadar yoğun kullanıldığı ilk The White Stripes albümü olarak göze çarpıyor. Ayrıca grup bu albümde soundlarına avangart müzik, tulum ve trompet tınılarını ekleyerek farklı işlere de imza atıyor. Albümün ardından “Bu albüm yalnızca derin bir nefes alıp hayatta olduğumuz için ne kadar mutlu olmamız gerektiğini hissetmemizi sağlayan pozitifliğe odaklanmış bir albüm.” açıklaması yapan Jack White, yol arkadaşı Meg ile birlikte 2008 yılında En İyi Alternatif Müzik Albümü ödülünü alarak bir kez daha evine Grammy götürüyor. ABD’deki göçmenlik yasaları ile alakalı kinayeli bir anlatıya sahip şarkı sözleriyle beraber Icky Thump, beklenmedik anlarda değişkenlik gösteren temposu, doğaçlama soloları ve synth ile oluşturulan destekleyici soundları ile çok farklı bir parça olduğunu bize her saniyesinde hissettirmeyi başarıyor. Harmony H73 model gitarından aldığı sağlam treble sounduyla nakaratın hemen ardından çaldığı, harikulade melodik tınlayan bir riff ile Jack White şarkıya adeta imzasını atıyor.
Seven Nation Army
Geldik zurnanın bile “Na na na na na na naaaa” dediği yere. Yayınlandığı andan itibaren o kadar ikonik bir şarkı oldu ki, Seven Nation Army adeta toplumsal bir mirasa dönüştü. The Hardest Button To Button parçasında bahsettiğimiz gibi Elephant albümünün parlayışında bu şarkının etkisi göz ardı edilemeyecek kadar fazla oluyor. 46. Grammy Ödülleri’nde En İyi Rock Parçası ödülünü alan şarkı, grubun mainstream endüstrideki yerini adeta çelik gibi sağlamlaştırdı. 2002 yılında Avustralya’da bir otel odasında Jack White’ın ortaya çıkardığı riff, White’ın oda arkadaşı Ben Swank tarafından pek de kayda değer bulunmuyor. White oda arkadaşı ile aynı fikirde olmadığı için melodinin üzerine gidiyor ve şarkıyı son haline getiriyor. Mi notası üzerinden çalınan oldukça basit bir melodi olan Seven Nation Army’nin anahtar melodisi, Meg White’ın nabız mantalitesiyle yazdığı davullar üzerine şarkının nakarat kısmında Digitech Whammy pedalı kullanılarak kaydediliyor. Jack White şarkı sözlerinde ana temanın bir dedikodu olduğunu belirtiyor. Şarkıda yeni bir kasabaya taşınan bir sakinin, kasabada kendisiyle alakalı bir dedikodu duyulmasının ardından yalnızlık duygusu ile kasabayı terk etmesini anlattığını ifade ediyor. Spor müsabakalarından, siyasi organizasyonlara kadar birçok alanda tema müziği olarak kullanılan şarkı bugün tarihte yazılmış en ikonik melodiler listesinde üst sıralarda yerini almış durumda.
Yorum Bırakın