Ünlü besteci ve piyanist Chopin, 1810 yılında Polonya’da doğmuştur. Fransız göçmen bir baba ve Polonyalı bir annenin üçüncü çocuğudur. Annesinden 6 yaşında derslerini almaya başlamış bir süre sonra 8 yaşına gelince, piyanist Zyvny’dan piyano dersi alarak eğitimine devam etmiştir. Ancak 12 yaşındayken öğretmeni ‘artık benden öğrenebileceğin bir şey kalmadı’ diyerek dersleri bırakmıştır.
Romantik dönemde yaşayan Chopin, genellikle piyano için eserler yazmıştır. Hocasına saygısı büyük olan Chopin, 1821’de yayınlanan la bemol majörden oluşan bir Polonezi hocasına adamış olmasıyla beraber günümüze ulaşan en eski el yazmasıdır.
Bir süre sonra ünü artan piyanist Beethoven’in öldüğü sene Joseph Elsner’in öğrencisi olarak Varşova’da dikkat ve ilgiyi üzerine çekti. 1829 yılında Elsner tarafından Viyana’ya götürülerek iki büyük konser vermesi sağlandı fakat Viyana o yıllarda klasik akımın etkisindeydi, Chopin’in kullandığı serbest formlar burada pek tutmadı.
Bundan dolayı Romantik dönemin sanat merkezi kabul edilen Paris’e gitti. Burada yaşadığı 19 yıl boyunca 30 tane açık hava konseri verdi. Geçimini piyano dersi vererek ve beste satarak sağlıyordu. Çoğu insan ondan ders almak için neredeyse sıraya giriyordu. Babasından dolayı Fransız kültürüne hakimdi, ülkeye alışmakta zorlanmadı.
Paris'te Franz Liszt ile tanıştı ve müzik tarzından oldukça etkilendi. 1835 yılında Fransa vatandaşı oldu. Kısa bir nişanlanma sürecinin ardından, yazar George Sand ile inişli çıkışlı bir ilişkiye başladı. Sand dönemi müzik yaşamında oldukça verimlilik sağladı. Bir süre sonra ayrıldılar ve Chopin, İngiltere’ye gitti.
Burada sağlık sorunları yaşadı ve hayranı Jane Stirling’den maddi destek aldı. Tarihler 17 Ekim 1849’u gösterdiğinde ise 39 yaşında Paris’te vefat etti. Ölüm nedeni ise kesin olmasada verem olduğu düşünülmekte.
Cenazesinde kendi bestelediği cenaze marşının değil; Mozart’ın Requiem’inin çalınmasını istedi. Paris’te Pere-Lachaise mezarlığına defnedildi.
Ölümünden sonraki ilginç detay ise kalbinin çıkarılmasıdır. Kalbi çıkarıldıktan sonra ablası Ludvika tarafından bir kutuya konuldu. Polonya’ya götürülen bu kutu başkent Varşova’daki Kutsal kilisenin sütunlarından biri oyularak içine yerleştirildi.