Apple Her Şeyi Xerox Parc'tan Mı Çaldı ?

Apple Her Şeyi Xerox Parc'tan Mı Çaldı ?
  • 0
    0
    0
    0
  • Xerox PARC

    1970’te kurulan Xerox Şirketi Palo Alto Araştırma Merkezi (kısa adıyla Xerox PARC) dijital fikirlerin üretildiği bir yerdi. Xerox PARC mühendisleri bilgisayar ekranlarını ürkütücü kılan komut satırlarının yerini alabilecek kullanıcı dostu grafikler geliştirmeye başladılar. Buldukları metafor masaüstüydü. Ekranda çeşitli belgeler ve dosyalar olabilirdi ve kullanmak istediğiniz şeye fare kullanarak tıklayabilirdiniz. Apple çalışanlarından Jef Raskin Xerox PARC’ın geliştirdiği özelliklerin bilgisayar dünyasının geleceği olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden Jobs’a ve Apple’daki diğer meslektaşlarına gidip Xerox PARC’a bakmalarını tavsiye etti. Raskin’in bilmediği şeyse Jobs’ın daha karmaşık bir anlaşma üzerinde çalıştığıydı.

    O sırada Apple halihazırda ABD’de en çok rağbet gören firmalardan biriydi. Silikon vadisinin tüm şirketlerinin Apple’dan bir hisse alma peşinde olduğu bu yıllarda Steve Jobs, Xerox’a reddedemeyeceği bir teklif sundu. 1979 yılında o sırada henüz 24 yaşında olan Jobs Xerox’a şirketin hisselerinden 100.000 tanesini bir milyon dolara satmayı önerdi. Apple’ın halka arz edilmesine ve dolayısıyla hisselerinin fırlamasına çok az zaman kala yapılan bu teklif Xerox için oldukça karlıydı. Karşılığındaysa Xerox PARC’ın son çalışmalarına yakından bakmasına izin verilecekti.

    Bir yıl sonra Apple halka açıldığında Xerox’un 1 milyon dolarlık hisselerinin değeri 17,6 milyon dolara çıkmıştı. Ama Apple bu anlaşmadan daha karlı çıktı. Anlaşma gereği Jobs ve iş arkadaşları Xerox PARC’ın teknolojisini görmeye gittiler. Apple ekibi gördükleri sonrasında hayretler içerisinde kaldı. Jobs odanın içerisinde hoplayıp zıplayıp volta atıyordu. Xerox’un bu teknolojiyi ticarileştirmediğine inanamadığını söylüyordu. Bir altın madeninin üzerinde oturuyorsunuz diye bağırdı, Xerox’un bundan faydalanmadığına inanamıyordu.

    Bir röportajında Jobs Xerox ziyaretini şu şekilde anlatıyor. “Etrafımda Xerox PARC’ı ziyaret etmemiz için başımın etini yiyenler vardı. Sonunda bir randevu alıp gittik. Orada karşıma çıkan ve grafik kullanıcı arayüzü dedikleri yapı hayatımda gördüğüm en iyi şeydi. Beni o kadar etkiledi ki diğer hiçbir şey ilgimi çekmedi bile. Çok eksiği ve hatası vardı ama fikrin özü çok iyiydi. 10 dakika sonra bütün bilgisayarların bir gün bu yapıyı kullanacağına emindim. Bu çok açıktı. İyi ki bize gösterdiler çünkü kendileri hiçbir zaman onu kullanamadı ve başarıya çeviremedi.”

    Ziyaret üç hayret verici niteliği sergiledi. Birincisi bilgisayarlar birbirine ağ ile bağlanabiliyordu. İkincisi nesne tabanlı programlamanın işleyiş tarzıydı. Ama Jobs ve ekibi bu yönlerle pek ilgilenmediler, çünkü grafik arayüze ve bit eşlemli ekrana hayran kalmışlardı. “Gözlerimden bir perde kalkmıştı sanki” diye anımsıyordu Jobs sonradan. “Bilgisayar dünyasının geleceğini görebiliyordum”.

    “Büyük Sanatçılar Aşırır”

    Apple’ın Xerox PARC’a yaptığı akın, o endüstrinin tarihindeki en büyük hırsızlıklarından biri olduğu söylenir. Jobs’ın bu bakış açısını gururla onayladığı zamanlar oldu. “Mesele kendini insanların yaptığı en iyi şeylere açmak ve sonra bunları yaptığın işe yedirmeye çalışmaktır,” dedi bir keresinde. “Yani picasso’nun bir sözü vardır: ‘İyi sanatçılar kopyalar, büyük sanatçılar çalar.’ Biz de parlak fikirleri çalmaktan utanmadık hiç.”

    Xerox’a ziyaretinin ardından Jobs bir yerel endüstriyel tasarım şirketine gitti ve kurucularından biri olan Dean Hovey ile görüştü. O gün Steve Jobs’ın Hovey’e verdiği talimatlar gerçek inovasyonun ne demek olduğunu adeta gözler önüne seriyor. Dean Hovey’nin anlattıklarına göre Jobs aynen şunları söylemiş: “Xerox’un faresi 300 dolara mal oluyor ve iki hafta içinde bozulacakmış gibi duruyor. Dizayn çerçevemiz şu: Bizim yapacağımız fare 15 dolardan ucuza mal olmalı, hiç değilse birkaç yıl bozulmadan çalışabilmeli ve en önemlisi dizimdeki pantolonun yüzeyinde çalışabilmeli.” Bu görüşmeden sonra Hovey bir markete gidip bulabildiği tüm deodorantları almış ve içlerindeki bilyeleri çıkararak on yıllarca tüm fare üreticileri tarafından kullanılacak ilk toplu fare tasarımının temellerini atmış.

    Her ne kadar hikayenin Xerox tarafından anlatılan versiyonları Jobs’ı fikir hırsızlığıyla suçlasa da Apple’ın geliştirdiği ürünler ile Xerox’un prototipi arasında çok ciddi farklar var. Öncelikle fare üzerindeki tuşların sayısı ve görevleri hakkında önemli bir ayrılık söz konusu. PARC’ın faresinde 3 düğme varken Apple’ın tasarımının yalnızca bir düğmesi vardı. Kullanıcının ürüne alışmasını ve öğrenmesini kolaylaştıran bu özelliğe hem Jobs hem de Hovey büyük önem veriyorlardı.

    Üç yerine tek tuşla çalışan, 300 dolar yerine 15 dolara mal edilen ve aracı menüler yerine kullanıcıya bilgisayara doğrudan müdahale imkanı veren bir sistem geliştirmek yirminci yüzyılda bilgisayar teknolojilerinde gerçekleşmiş en büyük inovasyonlardan biri. Bunu mümkün kılan en önemli faktörlerden biriyse ürünü ortaya koyan şirketlerin hedef kitlelerindeki farklılık. Xerox fareyi sıradan kullanıcıdan ziyade sektör çalışanları için tasarlamıştı. Ancak bilgisayar faresini inovatif bir buluş yapan şey sistemin kullanıldığı kısıtlı alan dışındaki potansiyelini gören Steve Jobs’ın işe kattığı bakış açısı. Bu da inovasyonun doğasını en güzel özetleyen örneklerden biri. 

    Gelişim sadece ayrıntılarda değil tüm tasarımda görünüyordu. Xerox PARC’ın faresi ekranda bir pencereyi sürüklemekte kullanılamıyordu. Apple mühendisleri ise pencereleri ve dosyaları sürüklemekle kalmayıp klasörlerin içerisine atabileceğiniz bir sistem geliştirdiler. Xerox sisteminde bir pencerenin boyutunu değiştirmekten tutun da bir dosyanın uzantısını değiştirmeye dek her eylem için komut seçmeniz gerekiyordu. Apple sistemi bir şeylere doğrudan dokunabilmenizi, onları değiştirebilmenizi, sürükleyebilmenizi ve başka yere taşıyabilmenizi sağlayarak masaüstü metaforunu bir sanal gerçekliğe dönüştürdü.

    Xerox’un Beceriksizliği

    Jobs’ın yine bazen onayladığı bir başka kanıysa, ortada Apple’ın yaptığı bir hırsızlıktan çok Xerox’un beceriksizliği fikri. “O fotokopiciler bir bilgisayarın neler yapabileceğinden habersizdiler,” dedi Jobs, Xerox’un yöneticilerinden bahsederken. “Bilgisayar endüstrisinin en büyük zaferini gözlerine bulaştırdılar. Xerox bütün bilgisayar endüstrisinin hakimi olabilirdi.”

    Xerox geliştirdiği özellikleri barındıran bilgisayarı Xerox Star’ı 1981 yılında piyasaya çıkardı ancak yavaş (büyük bir dosyayı kaydetmek dakikalar sürebiliyordu) ve pahalı (16.595 dolar) bir bilgisayar olması nedeniyle beklenen talebi görmedi çuvalladı sadece 30.000 adet satıldı. Xerox da birkaç yıl içerisinde kişisel bilgisayar pazarından tamamen çekildi. Bu sıralardaysa Apple bir sonraki nesil kişisel bilgisayarları üretmenin peşindeydi. Jobs, Xerox’ta gördüğü fikirleri kendi mühendislerine uygulatmak için çabalıyordu. Jobs bu yeniliklerin geleceğine olan inancını yıllar sonra verdiği bir röportajda dile getirdi: “Eğer Xerox’takiler buldukları şeyin farkında olsalardı ve bunun avantajlarına doğru kullanabilselerdi bugün Xerox IBM ve Microsoft’un toplamından bile büyük olurdu.”

    İki kanıda da doğruluk payı var, ama hepsi bu değil. T.S. Eliot’ın dediği gibi, bir fikri bulmakla icraata dökmek aynı şey değildir. Mucitlik tarihinde yeni fikirler denklemin sadece bir parçasıdır. İcraat da bir o kadar önemlidir.

     

    Kaynak: www.mserdark.com, www.yeniisfikirleri.net, Walter Isaacson, Steve Jobs,87-93


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.