Yönetmeni bir kadın olan filmde Aillen Wuornos karakterine hayat veren Charlize Theron'u tanımak oldukça güçtür. Makyajın ötesinde hal ve hareketlerindeki değişim bu düşünceyi güçlendirir niteliktedir.
Aillen Wournos'un hayatını beyaz perdeye taşıyan film, Aillen'ın fonda konuşmasıyla başlar. Hayatının dönüm noktası olarak nitelendirilecek o gece tanıştığı lezbiyen Selby Wall ile başlayan ilişkisini onun bu zamana kadar yaşadığı bütün acılardan kurtulma şansı olarak görecek ama çok geçmeden bunun bir yanılgı olduğunu anlayacaktır.
Kısaca karakterin hayatına ve filmin akışına değinmek gerekirse; Aillen hayatını fahişelikten kazanan, kurulu bir düzeni ve evi olmayan, günü birlik hayatına devam etmeye çalışan bir kadındır. Henüz 13 yaşında babasının en yakın arkadaşı tarafından tecavüze uğramış ancak babasına bunu inandıramadığı için bu devem etmiş ve en neticede bu yaşadığı travma sonraları onun hayatta kalabilmek uğruna yaptığı bir işe dönüşmüştür.
Filmin başında Aillen artık her şeyden vazgeçme noktasına gelmiş ve intihar etmeyi düşündüğü bir gece bara gider. Burada Selby ile tanışır. Selby çok güzel olmayan, ilgi çekmeyen, içe kapanık görünen bir eşcinsel profilindedir. Aillen ile konuşmak ister. Aillen ona lezbiyen olmadığını söyler. O da sadece konuşmak istediğini yineler. Sabaha kadar birlikte içer sohbet ederler ve ilk geceden iyi arkadaş olurlar. Zamanla bu dostluk aşka dönüşür. Aillen için bu hayatındaki boşluğu doldurmak adına bir fırsattır. Selby onun sahip olmak istediği aileyi ona verebilecek biridir onun için. Ancak Selby sürekli talep eden asla kendinden bir şey vermeyen biridir. Bencil ve egoist tavırları bu süreçte Aillen'ı bazı şeylere sürüklemede en büyük rolü oynar.
Aillen, Selby ile güzel bir gün geçirmek için para kazanması gerektiğini düşünür. Akşam ki buluşmaya gitmeden evvel birkaç işe çıkar. Çıktığı son iş onun bütün hayatını değiştirecektir. Çünkü Aillen bu son işte ölümle burun buruna gelecek ve seneler önce yaşadığı tramvayı daha korkunç boyutlarda yaşayacaktır. Filmin bundan sonraki süreci bir fahişenin fahişelik adı altında adamları kuytu yerlere götürüp öldürmesiyle sürer gider.
Peki her şey burada anlatıldığı kadar basit midir? Aillen karakter olarak sistemin kurbanıdır. Henüz çocukken yaşadığı travma sonrası çevresinde istenmeyen ilan edilmiş, kardeşleri dahil onu dışlamıştır. Aillen sürekli sorumluluk almak zorunda kalmış ve sürekli veren taraf olmuştur. Selby ile olan ilişkisi de böyledir. Aillen bir katil olsa da aslında bunlar için geçerli nedenleri vardır. Filmin birçok yerinde bunun gerekliği olduğunu savunur. Çünkü hayat filmlerdeki gibi değildir; hayat gerçektir. Gerçeklikte bir şeyleri değiştirmek o kadar da kolay değildir. Tıpkı Aillen'ın fahişeliği bırakıp iş aramaya koyulması ve elinin bomboş kalması gibi. Karakter olarak çocuktan farksız bir iyi niyet taşır. Sevdikleri uğruna büyük fedakarlıklar yapacak güçtedir. Böyle bir karakerin korkunç bir seri katile dönüşmesi sistemin ne kadar kötü işlediğinin bir kanıtı niteliğindedir. İnsanları yaşamak uğruna kimi zaman küçük hayalleri uğruna korkunç şeyler yapmaya itmektedir. Üstelik o insan iyi biri olabilmek için çabalamışken. Ancak geçmişinde fahişelik olan birine yeniden başlama fırsatı vermeyen insanlar ve bu insanların yarattığı sistem.
Aillen başlangıçta eşcinsel değildir. Ancak hayatındaki boşluğu dolduracak kişi olarak gördüğü Selby'den sonra onunla bir aile olabileceğini düşünür. Bu ailede erkek rolünü kendisi üstlenir. Sanki hayalindeki erkeği oynar. Onun ihtiyaç duyduğu erkeği Selby'e sunar. Onu korur ve onun hayallerini gerçekleştirmek için ağır yüklerin altına girer. Filmin bir sahnesinde açık televizyonda bir erkeğin kadını kucağında odasına taşıdığı görülür. Aynı sahne Selby ve Aillen arasında da yaşanır. Bu gibi örnekler filmde fazlasıyla mevcuttur. Aillen'ın aksine Selby ise oldukça bencil bir karakterdir. Evinden ayrılıp Aillen'ın yanına geldiğinde ona bakıp bakamayacağını sorar. Aillen'ın para kazanmak için fahişelik yapması gerektiğini savunur ancak kendisi elini taşın altına asla koymaz.
Bu filmin analizinde değinilmesi gereken en önemli noktalardan biri de kuşkusuz Charlize Theron'un ortaya koyduğu müthiş performanstır. Makyözdeki başarının yanı sıra Charlize Theron'un karakteri doğru bir şekilde yansıtması ve adeta onun ruhuyla bütünleşmesi, izlerken sizi gerçekten Aillen ile yüz yüze getirmeyi başarır. İnternet üzerinden Aillen'ın videolarını izlediğinizde hangisinin Aillen hangisinin Charlize olduğunu kestirebilmek oldukça güçtür. Bu başarılı performansı ödüllendirmemek olmazdı ki o yılın En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ı doğru bir isme gitmiş ve bu ödül Charlize Theron'un ilk Oscar'ı olmuştur.
IMDB puanı 7,3 olan filmde Charlize Theron'a verdiğim puan 10 üzerinden 10. Karakteri bu kadar benimsemesinde kendi hayatındaki olayların etkisi olduğu da düşünülebilir. Theron'un annesi de Theron'u korumak adına babasını öldürmüştür. Bunu yaşamış bir kadının kızı olan Charlize, Aillen'ı çok iyi anlayabilmiş kuşkusuz.
Yorum Bırakın