Stalin Dönemine Eleştiri Niteliğinde Bir Film: Güneş Yanığı

Stalin Dönemine Eleştiri Niteliğinde Bir Film: Güneş Yanığı
  • 1
    0
    0
    0
  • Rusya'nın önemli yönetmenlerinden Nikita Mikhalkov'un 1994 yapımı Oscar ödüllü filmi, Güneş Yanığı. Filmin orijinal adı ise Utomlennye Solntsem'dir. Nikita Mikhalkov aynı zamanda filmde Yüzbaşı Kotov rolündedir. Filmde kızını oynayan Nadya karakterindeki küçük oyuncu ise Mikhalkov'un gerçek kızıdır. 37 yaşındaki Dmitriy, Moskova'daki evinin odasında, içinde bir mermi bıraktığı silahını başına dayar. Ona verilen görev onun için ağır olmakla beraber, geçmişteki yarasının intikamını almak için de bir fırsattır. Dmitriy, bu ağır kararı alma yetisini kendinde bulamadığından, işi kadere bırakarak onun için çizilen yolu bulacaktır. Dmitriy'nin bu kararı vermekte zorlanması geçmişte de aynı iki seçenek arasında kaldığı zaman yaşamaktan yana kullandığı hakkın, onu memnun etmediğinin de kanıtıdır. Dmitriy, tetiği çeker ve silah patlamaz. Silahın çıkardığı ses yerini güzel bir Rus şarkısına bırakırken görüntü karlı bir Rusya'da, nehrin kıyısında dans eden bir çifte geçer. Orkestra çiftin karşısında “Yanmış Güneş-Tango(Утомлённое солнце-танго)” parçasını çalıp söylemektedir. Nehrin kıyısında bir bankta küçük bir kız oturmaktadır ve o da şarkıya eşlik etmektedir. Açılış sekansı olarak adlandırabileceğimiz bu iki sahne sonrasında film sizleri içine alır ve hikayeyi anlatmaya başlar.1936 Sovyet Rusya'sında buluruz kendimizi. Sovyet Rusya'nın devrim kahramalarından Yüzbaşı Sergey Kotov eşi Marusya ve kızı Nadya ile beraber Marusya'nın büyük ailesiyle bir köyde aynı evde yaşamaktadır. Başlangıçta bu ailenin sıradan bir pazar gününü izleriz. Filmin ilk dakikalarında karakterleri belli başlı tanırız. Davetsiz misafir Dimitriy'nin gelişiyle ise filmin hikayesi ateşlenir. Dmitriy'nin eve gelişi Kotov dışındakileri büyük sevince boğar. İlk karşılaşmalarda Kotov ve Dmitriy'nin daha evvel tanıştıklarını biz ve ailenin diğer üyeleri öğrenmiş olur. Ancak onların tanışmalarına ait ayrıntılar henüz verilmez. Dmitriy ve Marusya arasındaki ilişki birlikte büyüyen iki arkadaştan ötedir. Ancak dile dökülememiş duygulardır bunlar. Film açıldıkça aralarındaki diyaloglardan bu çıkarımları yapmaya başlarız. Geçmişte aralarında geçenleri Kotov ve küçük kızları Nadya dışında herkes bilmektedir. Senaryodaki ilk büyük kırılma Dmitriy'nin Nadya'ya bütün aile üyelerinin yanında anlattığı masalla birlikte olur. Dmitriy anlatmaya başladığından itibaren küçük bir güneş pencereden girer ve evi dolaşmaya başlar. Dmitriy hikayesine devam ettikçe bu küçük güneş evden çıkar ve büyük bir bozkırın sonunda başlayan ormana doğru ilerler. Hikaye bittiğinde küçük güneş ışığı ormandaki koca ağacı tutuşturur ve ağaç yanmaya başlar. Dmitriy'nin anlattığı bu masal aslında onun, Marusya'nın ve masalda dev olarak adlandırdığı Kotov'un hikayesidir. Dmitriy neden gitmek zorunda olduğunu anlatırken ona dev tarafından sunulan iki tekliften söz eder. Dmitriy ya kalıp ölecektir ya da ona verilen görevi kabul edip Fransa'ya gidecektir. Masalın sonunda artık Marusya hakikati bilmektedir. İkinci kırılma Dmitriy ve Kotov arasında ormanda geçen konuşmada yaşanır. Dmitriy'nin zamanında beyaz ordu tarafında olduğu ve Kotov'un da içinde olduğu devrimcilerin onu parayla satın aldığını öğreniriz. Bugün parayla satın alınan ve NKVD'ye çalışan Dmitriy, bir devrim kahramanı olan Kotov'u tutuklamaya gelmiştir. Gerçek devrimciler ve satılıkların yer değiştirdiği, devrimcinin suçlu, parayla satın alınanın yetkili olduğu bir Rusya’ya tanık oluruz böylece. Bir nevi Lenin'in devriminden Stalin'in diktatörlüğüne geçiş eleştirilir. Stalin yoldaşlarını işlemedikleri suçları kabul ettirerek infaz ettirmektedir. Kotov'a yapılacak olan budur. Stalin kendisine rakip ve muhalefet olabilecekleri infaz etmekte ve böylece susturmaktadır. Bu döneme tarihte Büyük Temizlik dönemi denmektedir. (Büyük Temizlik,1936 - 1938 yılları arasında yapılan siyasi baskı kampanyasıdır. Devrimci oldukları bilinen sanıklar işkencelerle işlemedikleri cinayetleri ve yapmadıkları ihanetleri kabul etmek zorunda kalmışlardır.) Film taraf tutmadan karakterlerin haklılıklarına karar vermeyi size bırakır. Kimse günahsız değil ve herkes suçlamaya açıktır. Ana karakterleri için kararı size bırakırken eleştirisini başlı başına Stalin dönemine yapar. Aşkın gölgesinde savaş gören adamlar ve onların kararlarının etkilediği bir kadın. Bir sahnede Marusya Kotov'a “Sana görev verseler sen bizi bırakıp gider miydin?” diye sorar. Kotov'un cevabı: “Giderdim... Çünkü ben ülkemi seviyorum.” olur. Kotov, Dmitriy'nin ölmekten korktuğu için gittiğini kendisinin ise ülkesini sevdiği için gideceğini, aralarındaki farkın bu olduğunu söyler. Film sakin bir tempoyla sürüp gider. Aile bireylerinin gülen yüzlerine, danslarının arasına baş kahramanlarımızın acıları saklanır. O gülüşmelerin arasına saklanan bakışmalardan ve boşluğu seyreden gözlerden geçmişi okuruz. En kritik çatışmalarda dahi film temposunu arttırmaz. Yalnızca oyuncular performans olarak oyunlarını yukarı çekerler. Bir nevi tiyatro sahnesinde sergilenen bir oyunu kameraya alıyormuşcasına bir dil kullanır yönetmen. Bununla birlikte müziği filme iyi yerleştirmeyi de başarmıştır. Kurguda ve akışta nadir yerlerde kullanılan müzikle sahnelerin uyumu muhteşemdir. Film hayatı resmeder. Acılara rağmen yaşayan mutlu insanlardır onlar. Filmin sonunda Dimitriy, Moskova'da evinin banyosunda küvete uzanır ve yerine getirdiği bu görevin ağırlığında yaşamayacağını anlar ve bileklerini keserek intihara kalkışır. Oysa filmin başında bunu kadere bırakmıştı. Küçük güneş ışığı onun evinin penceresinden çıkar ve şehrin içinde kaybolur. Bu sırada fonda yine aynı tango çalmaya devam etmektedir. İşte o tango:
    Yazımızı, kalanların hayatlarına devam ettiğini en büyük bedeli gidenin ödediğine inanan Dmitriy'nin Marusya'ya söylediği repliğiyle bitirelim.
    Dmitriy:
    Eğer benim için hayat olmazsa,başka hiç kimse için de olmaz sanmıştım.Ve herkes yok olur. Ama hepiniz buradasınız işte.Sizin için hiçbir şey değişmemiş. Sadece ben burada yokmuşum. Beni silmişsiniz. Bir silgiyle siler gibi.
     

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.