Doğru ve yanlış o kadar yan yana ki yaşamda.. Biri olmadan diğerinin varlığını kabul etmek mümkün değil.
Her yanlışın ardından o yanlışın ardından getirdiği toz bulutunda yuvarlanarak kaybolmayı istemek bu hayatın neresinde?
Yaşıyoruz, yaşarken bulunduğumuz toprak bile kabul etmiyor bazen binlerce sarsıntı yaşatıyor.
Birini kaybediyoruz belki, biri geliyor şehre ya da sen buradan gitmek için can atıyorsun gittiğin yerin acımasızlığını bilmeden.
Hayat gerçekten bir kumar oyunu gibi, birinin hilesi diğerinde tutmuyor. Farklı kodları var.
Hangi duruma göre şekil almalıyız ve toplumsal normlar bunlar için bir kalıp hazırlarken gerçekten toplumun çıkarına göre mi hareket etmek zorundayız?
Binlerce kalıp cümleler, farklı olma çabasındaki doğal tepkiler ve aynı takım elbiseler... Uzun süre düşündüm ama ben bu sorumun cevabını veremem.
İnsanın içindeki dillendirmediği acıyla, dört duvara her defasında aynı şeyleri anlattığı acının tarifini bir tutabilir miyiz? Tutamazsın her acı aynı değil, hepsinin ayrı hafızası var.
Yorum Bırakın