Değer meselesi çok acayip. Neye değer verdiğinizle neye değer vermeniz gerektiğinin öğretilmiş olduğunu iyi kavramak gerekiyor. Sorgulayalım gerekirse çelişelim, kendi değer yargılarımızı kendimiz oluşturalım. Kafamıza en çok uyan neyse ona inanalım, onu sevelim, onu yaşayalım.
Herkes inanıyor diye bir şeyi sorgusuz kabul etmeyelim ya da herkes yapıyor diye yapmayalım bazı şeyleri...
Hayatımıza aldığımız tüm değerler ömrümüzün geri kalanını etkiliyor. Bazen dayanılmaz sancılara davetiye çıkarırken, bazen inanılmaz anlar yaşatıyor. İşaretleri iyi takip etmek lazım. Hiç kimse sonradan öyle olmuyor.
Müdahale edebildiğimiz kısımlara özgürce yön verebilmek hayattaki en büyük lükslerden biri. Bir şeye körü körüne inanmadan sorgulamak ve sorguladığın için yargılanmak, denizde yüzerken ayağını taşa vurmak gibi hissettiriyor. Deniz huzurlu hissettirirken, canını yakan o his insanı çelişkiye sürüklüyor. Bu huzuru hissetmek için bu acıyı çekmem mi gerekiyor diyorsun? Bazı şeylerin hissini anlatmak istediğimde tam olarak böyle düşünüyorum. Ayağım acıyor diye denizden mi çıkmalıyım?
Yorum Bırakın