Araba Sevdası’Nın Züppe Kahramanı Bihruz Bey Ve Osmanlı Devleti Mukayesesi

Araba Sevdası’Nın Züppe Kahramanı Bihruz Bey Ve Osmanlı Devleti Mukayesesi
  • 3
    0
    0
    0
  •  

     

            Osmanlı Devletinin Abdülaziz döneminde yazılmış olan Araba Sevdası’nın başkahramanı Bihruz Bey Tanzimat döneminin “züppe tipini” yansıtan bir karakter olup 23-24 yaşlarında genç bir delikanlıdır, saf ve yalanlara fazlasıyla kanan bir karakterdir. Babasının memuriyetinin peşi sırasında iyi bir eğitim görememiş, daha sonra babasını kaybettiğinden dolayı yarım yamalak büyümüş bir kişi olarak tanımlanır. Bu tanımlama bir açıdan önemlidir Bihruz Beyin saf yapılı olması, yalan-dolanlara inanmasının nedenleri olarak gösterilmektedir. Bihruz Beyin baştan sona her şey ile yalan olan bir arkadaşı vardır, bu karakter Keşfi Beydir. Tanpınar: “Tabiri caizse hasbi yalancıdır.” der.(Tanpınar.2006:483)  Jale Parla ise Keşfi Bey için “Mitomoni" kelimesini kullanır. Mitomoni yalan söylemek ile ilgili bir hastalıktır. Keşfi Beyin aslında Periveş hanımı tanıdığı bir yalandır, hatta daha sonrasında Bihruz Beye “Periveş Hanım öldü” diyerek yine yalanlar söyler. Romanda sürekli Bihruz Beye peşi sıra yalan söylenmektedir. “Bihruz Bey’in serüveni mutlak bir metinsellik içinde geçer; yalan yanlış metinlerle kendine ait bir yaşantı yakalamaya çalışan Bihruz Bey, her adımda daha derin bir yanılsamaya gömülür.” (Parla,2006)  Bihruz Bey romanın sonuna kadar kandırılmaya yüz tutmuş karakterdir fakat romanın sonlarına doğru bir Ramazan şenliğine Çamlıca’ya giden Bihruz Bey, Periveş hanımı da orada ölmediğini görmektedir ve roman Bihruz Beyin “Uyanışı” ile bitmektedir. Bihruz bey alafranga, garp özentisi bir karakterdir. Hayatta şu üç şeye çok önem vermektedir: Arabası, alafranga beylerin hepsinden daha şık gezmek, yani giyim-kuşam ve Fransızca konuşma hevesidir. Bihruz Beyin giyinişi mevsimlerin durumuna göre ya da modasına göre açık, kapalı renklerde olup gayet dar üstlü, eldiveni balımsıya çalınmış, gömleğinin boyu ölçülü ve fesi takılı kendine has uygun bir giyinişi vardır. “Bu kıyafet tasvirinde mübalağa yoktur, o devrin, zengince, kıyafetine düşkün, İstanbullu genç Osmanlı beyinin tasviridir” (Dino, Yıl ?) Bihruz Bey dil bakımından oldukça kafası karışmış ve yetersiz bir karakterdir. Dilde yetersiz olma sebebi babasının sürekli atanması ve yarım-yamalak bir eğitim almasıdır. Hocası mösyö Pierre onun Fransızca öğretmenidir, o da romanda gözüktüğü gibi Bihruz Beyi parası için hep kandırmaktadır. Bihruz Bey, Periveş hanıma aşkını ilan etmek için bir mektup yazmak ister, mösyö Pierre de ona yardım etmektedir. Bu mektubu yazmaya çalışırken Fransızca romanlardan aşırdığı kelimeler ve klasik Osmanlı şiirlerinden alıntılar yaparak derleyip Periveş hanıma bir mektup yazmaya çalışır. Aslında burada çok önemli iki hususla karşılaşmaktayız, birincisi: Bihruz Beyin dili. Dil bakımından gerçek anlamda çok yetersizdir, kendini anlatamayan bir zavallı olarak görülmektedir. Fransız diline olan düşkünlüğü, kendi diline yozlaşmasına sebep olmuştur. Köksal Alver şöyle tanımlar: “Ait olduğu dünyaya yabancılaşmış ve hayran olduğu üstün-uygarlığı taklide kalkışmıştır. Yabancı dile aşırı düşkünlüğü, onun kök ve kimlik yoksunluğuna en büyük delildir.” (Alver,2006)  Jale Parla da üslubuna değinerek: “Bihruz Bey üslubu, zavallılığından öz yaşantıyı bile dile getirmekten acizdir.” der. Bihruz Beyin bu kültür durumu son dönem Osmanlı toplumunun ve Osmanlı devletinin kafa karışıklığına ifade  etmektedir.     Bir yandan yoğun bir şekilde Fransızca dersi alması bir yandan da Periveş hanıma yazdığı mektuptan Vasıf ve Fuzuli’den birkaç kelime aralara sıkıştırma durumu aslında Osmanlı toplumunun kafa karışıklığını temsil eder; tamda onun böyle zayıf durumun işaretidir, bir şeye karar verememiş durumudur. Dolayısıyla Bihruz Beyin bu kafa karışıklığını gösteren en güzel ve en çarpıcı yan şüphesiz ki “dil” kullanımıdır. Güzin Dino: “Bihruz Bey’in söylemin de Tanzimat romancılarının söylemini de oluşturan dili yadsımaktadır.”  Bihruz Bey mektubunu yazarken Vasıf’ın şiirlerinden bakmaya başlar ama yazılan şeylere o kadar uzaktır ki kendi dili için “Çince mi bunlar” demiştir. Burada görüldüğü üzere kendi kültürüne, kendi diline o kadar yabancıdır ki, dilini tanımaz haldedir ama buradaki asıl mesele dilin son derece “ağır, anlaşılmaz” olduğu durumudur.  Recaizade M. Ekrem’in “dilde sadeleşme” tavrından dolayı Bihruz Bey üzerinden dildeki ağırlığı vurgulanmaktadır. Jale Parla: “Ağır bir Osmanlıca’nın kolay anlaşılacağını beklememek gerektiğini düşündüğünü sezeriz. Dilin sadeleşmesine de öncülük eden yazarlardan biri olduğunu bildiğimiz Recaizade Ekrem’in bu tavrını da doğal buluruz” der. Bu mektupta “siyah çerde” kelimesi çok önemlidir, sarışın olan Periveş hanıma siyah çerde: yani “esmer” anlamına gelen bir mektup yazmaktadır. Bihruz Bey Periveş hanımdan uzun süre haber alamaz, sonrasında araştırarak mektubunda geçen siyah çerde kelimesine takılır. Naim Efendi eski klasik Osmanlı tipini temsili ve cemiyetin idealize beyefendisidir. Naim Efendi siyah çerde manasını söyler, Bihruz Beyin Osmanlıca bir kelime karşısında bu kadar saf hale düşmesi, roman boyunca bahsedilen bir dolu Fransızca kelimenin içerisinde kendi kültüründen “siyah çerde” kelimesini bilmemesi doğrudan romanın en ironi yerlerinden biri olarak sunulmaktadır. Jale Parla: “Kuşkusuz burada Recaizade Ekrem’in birinci derecede hedefi bilinçsiz ve bilgisiz Batı taklidi edebiyattır.” der. Ama asıl önemli bir diğer meselede bu siyah çerde’nin “Gününün yazınsal bunalımını aktarmaktır.” diye ifade eder. Bihruz Bey de Periveş hanımın bu yüzden onunla küstüğünü zanneder ki ortada öyle bir durum yoktur. Araba durumu da çok önemli bir mevzudur.  Bihruz Bey arabasına çok düşkündür hayatta en önem verdiği varlıklardan önde gelenidir. .A H. Tanpınar: “Hakikatte Bihruz bey yalnız arabasını bilir, tanır ve sever. Kendisi ve benzerlerini doğuran değerler buhranında farkında olmadan yaptığı tek tahta parçası odur.” Ama Bihruz Bey ekonomik durumdan dolayı bir süre sonra arabasını da gözden çıkarmalıdır. Bihruz Beyin eşyaları satılır, arabasına el konulur ve sürekli kandırılması onu ekonomik olarak çöküntünün dibine götürmüştür. Bu durumu aslında başka bir perspektifle değerlendirdiğimiz de Osmanlının son durumuna işaret eden bir “ekonomik buhran” olduğunu görmekteyiz. “Amaç, dönemin İstanbul’unun Batılılaşmayla birlikte edindiği tüketim kültürünü yani savurganlığı ve tembelliği Bihruz Bey tipi vasıtasıyla gözler önüne sermektir.” der.  (Aslan, 2018) İşte bu durum Tanzimat devrinin “tipini” çizen bir olaydır. Herkes tarafından kandırılan yolunu kaybetmiş batılı mı, doğulu mu olacağına karar vermemiş ya da batıdan almaya çalıştığı şeyleri de özümsemeden alan bir kahramana dönüşür. A. H. Tanpınar: “ O, küçük mirasyedi borçlarının hesapları içine gark olmuş, tıpkı devri gibi, yeni bir mal satarak temin edeceği muvazinin peşindedir.” Bihruz Beyin bu “Uyanışı”, ekonomik gerçeklikle karşılaşması bununda son dönem Osmanlısına işaret ediyor olması bakımından çok önemlidir. Osmanlı yönetimi, işleyen bir ekonomiyi böylesine yok ettikten sonra, bütün ümidini dışarıdan aldığı borçlara bağlamış ve zamanla egemenliğinin “Hasta Adam” lakabına alaraktan ekonomik durumunu Avrupa ülkelere yavaş yavaş bağladığı gözükmektedir.

     

    TANPINAR, Ahmet Hamdi. (2003). XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi. (haz. Abdullah Uçman). Çağlayan Kitabevi. İstanbul. 

    PARLA, Jale, (2004), Babalar ve Oğullar Tanzimat Romanının Epistemolojik Temelleri, İletişim Yayınları, İstanbul.

    Dino, Güzin, (?), Recai-zade Ekrem’in Araba Sevdası Romanında Gerçekçilik, (Dergi adı), (sayı), Ss: 57/74

    ALVER, Köksal, (2006), Züppelik Anlatısı ve Toplum: Türk Romanında Züppe Tipi, Türk Dili ve Edebiyat Dergisi,  Sayı: 16, Ss: 163/182 

    ASLAN, Bahtiyar, (2018), Tanzimat Romanının Karakteristliği ve Kültürel Bocalamanın İki Aktörü: Felatun Bey ve Bihruz Bey, Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, Cilt: 58, Sayı: 2,  Ss: 229/245

     

     

     

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.