PSİKANALİTİK KURAM
Psikoanalitik halkbilimi kuramının Wundt, Freud ve Jung'un isimlerinden oluşmuş okulları vardır. Bu okulların fonksiyonu halkbilimi mahsullerinin menşeini hayal, sembol gibi oluşumlarla çözümlemeye dayalıdır.
Wundt Okulu: Wundt halkbilimi ürünlerinin kaynağını insanın düş, imge ve hülya gibi psikolojik oluşumlarıyla izah eder. Değişik toplumların mit ve masallarını tahlil ederek pek çok dini ve edebi olguların insan zihninin spesifik, psikolojik şartlarında ve adeta rüyanın yaratılışına benzer bir şekilde yaratıldığı sonucuna varır. Yani bilinçaltı halkbilimi unsurlarının yaratılış nedenidir.
Freud Okulu: Rüyalarda ortaya çıkan çeşitli semboller, olgular, olaylar, yaşanması imkansız şeyler, çocukluk döneminde arzu edilip elde edilemeyen bastırılmış ve bilinçaltına itilmiş cinsel arzu ve korkuların rüyalarda bazı simgelerle ortaya çıkması olduğunu savunur. Bilinçaltı düşünceyi araştırırken mitlere, peri masallarına, şakalara, batıl inançlara büyük ağırlık vermiştir. Rüyaların Yorumu kitabında çocukluktaki bastırılmış gizli cinsel arzuların ve korkuların simgesel kılıklarla düşlerde anlatım bulduğu tezini ortaya atmıştır. Uyanıkken bastırılan arzular uyku anında serbest kalarak rüya ve fanteziye dönüşürler. Freud ve takipçileri düş ve miti bir görmüşlerdir. Abraham “düş bireyin mitidir.” Demektedir. Ona göre düşlerde ve mitte aynı sosyal mekanizma işlemektedir. Eğer bir düş insanın çocukluk arzularını ortaya çıkartıyorsa mitler de o ırkın çocuklarındaki ruhsal baskıları açıklamaktadır. Çocuksu, yarı unutulmuş dürtüleri günlük hayattan alınmış nesnelere ve simgelere dönüştürür. Libidinal ilkel benliğin kaba istekleri üst benliğin zorlamasıyla bir tür sansür ile perdelenmekte ve bu istekler düşlerde ve mitlerde simgesel kılıklarda ortaya çıkmaktadır. Bu sansür perdesini aralamak ve düşler altında yatan gerçek mesajları okumak psikoanalitik halkbilimcinin görevidir. Jones kabus korkuları ve cinlerden korkma ile çocukluk hayallerinin düşlerde ve halkbiliminde yansıması arasında doğrudan bir ilişki görmüştür. Heri'ye göre çocukların saklambaç oynaması, anneye bağlı bir çocuğun ondan ayrılmasını konu alan çocuk travmasının temsilidir. Legman fıkrayı -özellikle de müstehcen fıkrayı- çağdaş toplumdaki en önemli halk öykücülüğü olarak görmüş, yüzlerce metni inceleyerek amaçları doğrultusunda özetlerini vermiştir. Herkesin beğendiği fıkra kişinin sınırlarını sergiler. Mitlere zihinsel güçlerin bir ifadesi olarak bakarlar. Rüya, sembolik olarak bilinçdışından gönderilen mesajların yeniden yapılandırılmasıdır. Bu süreçte mesaj maskelenir ve mesajın özü yoğunlaşmış bir biçime sokulur. Bilinçdışının mekanizması bilincin deneyim düzeninden farklıdır. Olayların mantıksal sıralaması tepetaklak olabilir. Mitler de birer hayal ürünü olduklarına göre bilinçdışının arzu ve karmaşalarını rüyaların sembolik dilini kullanarak ortaya koyarlar. Psikoanalitik kuramda mitler çoğunlukla hayatın temel olguları olarak görülür. Mitik sembolizm şu meseleleri dile getirir: tehlikeler, korkular, böceklerin atakları, çocuksu cinsel merak ve genelde cinselliği saldırganlıkla ilişkilendiren fanteziler, bedensel bazı işlevler, fiziki, ruhi birleşme ya da ayrılma süreci, çocuk ve akrabalar arasında rekabet vb. bilinçdışının olağan oyunları arasında yer alır.
Jung Okulu: Hem Jung hem de Freud peri masallarını simgeleme yöntemiyle yorumlamaktadır. Cinsel terimler değil de metafizik terimler olan bilinçli olma- bilinçdışı olma, yaşam- ölüm, tanrı- şeytan biçiminde görülmektedir. Jung bilinçaltı kavramını bireyden ırka çevirir. Jung bilinçaltı ruhta var olan benzer mit ve mit ögelerini tekrar tekrar üreten ögelerden söz eder. Bunlara motif, ilk örnekler adını verir. Ona göre ilkel insan mitleri uydurmaz, ön bilinç- ruh gücünün açığa çıkarttıkları olarak yaşar ve modern insan bunları “aslın canlanması” şeklinde tekrar tekrar yaşamaktadır. Jung'un yaklaşımını en belirgin temsil eden Campbell'dir. Asıl tür kalıplarını göstermek amacıyla ayrılık, öne çıkan engeller ve mitolojik kahramanın geri dönüşü gibi sürekli tekrarlanan evrensel ana konuları incelemiştir. Campbell peri masallarında bütün insanları birleştiren derin ana konuların yalnız hafif ve eğlenceli yansımalarını görür. Ciddi ifadeleri ise gelecekten haber veren bilicilerin esinlenmesinde ve kutsal yazılarda bulmaktadır. Drake'ye göre dışa dönük ve içe dönük kavramları psikoloji türlerini belirlemektedir. Jung'un ilk örnek dediği toplumsal bilinçaltı ona göre toplumu oluşturan herkes tarafından paylaşılmalıdır. İlk örnek türünden düş imgeleri toplumsal bilinçaltının esas maddelerinden gelmekte ve bazen kişisel bilinçaltını içerikleriyle bağdaştırılmaktadır. Persona, bireyin toplumsal mesleki rolünü, anima- animus ise dişi özelliğini belirtmektedir. Anima ilk örneklerde bilinç ve bilinçaltı arasında bulunmaktadır. Düşlerde ve hayallerdeki gibi mitlerde de kişiliğin karanlık yönlerini temsil eden gölge figürler görmüştür. İnsanoğlu kolektif bilinçdışının evrensel özellikleri, birçok mitin varyantları içinde yerelleşmiştir.
Yorum Bırakın