Reşat Enis'in Hokkasında Toprak Kokusu

Reşat Enis'in Hokkasında Toprak Kokusu
  • 0
    0
    0
    0
  • Reşat Enis Aygen 

    1 Haziran 1909, Fatih, İstanbul - 10 Ocak 1984, İstanbul

         “Unutulmaz sosyalist gerçekçi romanlar yazmış ve 1980'lerin başından günümüze kadar birçok önemli eserlerinin yeni baskılarının mevcut olmadığı, adeta suskunluk komplosuna maruz kalan, unutturulmaya çalışılan, görmezden gelinen, mütevaziliği, çalışkanlığı, aydın sorumluluğu ve cesaretiyle birbirinden değerli toplumcu eserlere imza atmış büyük bir yazarımızdır”. 

    Hayatı

         Babasının subay olması sebebiyle çocukluğu Anadolu'nun değişik yörelerinde geçti. Ortaokulu Çanakkale'de (1924), liseyi İstanbul Erkek Lisesi'nde (1928) tamamlamıştır. Yüksek İktisat ve Ticaret Okulu'nda ve İstanbul Üniversitesi Türkoloji bölümünde okumuştur. Daha sonra Milliyet gazetesinde muhabir olarak çalışmaya başlamış ve adliye röportajlarıyla tanınmıştır. Gazeteciliğe Vakit ve Haber gazetelerinde devam etmiştir.1940-1945 yılları arasında Adana'da Bugün gazetesini yönetmiştir. Geçim mesleği olarak erkenden seçtiği gazetecilik gerçekleri görmesi bakımından ona birçok fırsatlar vermiş, aralıksız gelişen ve durulaşan yazı dilini kolaylıkla izlemesinin imkanlarını hazırlamış diğer taraftan da merak ve heyecanları tahrik edecek basit ve hissi unsurlara dayanan gazete hikayeciliğine sürüklemiş, eserlerine harcayacak zaman bırakmamıştır. Fakat Tıpkı Emile Zola, Maksim Gorki ve Orhan Kemal gibi Reşat Enis de keskin gözlem gücüyle kenar mahallelerdeki yoksul ve dışlanmış insanları, onların gündelik ayakta kalma mücadelelerini eserlerinde layıkıyla işlemiştir. Romanlarında fabrikalarda ve madenlerde yaşanan vahşi ve gaddar sömürü bütün açıklığıyla dile getirilir. Eserleri, yaşadığı döneme çarpıcı bir tanıklık olarak her zaman güncelliğini, anlam ve önemini muhafaza edecektir.

    Reşat Enis 1932 yılından başlayarak son yıllara kadar gittikçe açılan aralıklarla romanlar yazmıştır. İstanbul’un düşkün semtleri, serserilerin barınağı yangın yerleri, Galata ve Beyoğlu’nun nahoş bölgeleri ilk romanlarında geniş ölçüde yer alırken daha sonraki romanlarında da fakir aydınlar ve sanatçıların çektikleri çileleri anlatmaya başladı. Daha doğrusu onun İstanbul’dan konusunu alan romanlarında başlıca iki çevre yaratılmıştır.

    Serseriler ve sefaletin en alt tabakasındaki insanlar ve bu insanlarla ahlaksız, çürümüş bir zengin tabakanın arasına sıkışmış bahtsız aydınların çileli yaşayışları. Mesela Reşat Enis Gonk Vurdu adlı eserine Babıali’deki yazarların yaşayışlarını anlatarak başlıyor, konuyu çabucak Beyoğlu’na kaydırıyor. Eserleri ile İstanbul çevresini aşamayan yazarların hepsinde olduğu gibi sayfalarını dolduracak malzemeyi orada kolaylıkla bulabiliyor. Toplum konularını işlerken ve gözlerken yeterli hazırlığa sahip bulunmayan her yazar gibi o da acı gerçeklerin peşinden temel sebeplere dağınık gözlemleri birleştiren bağlara kadar inemeden kalıyor. Sürekli olarak halk için gazete ölçüsünde yazmak zorunda kaldığını düşünürsek, onun hayatın en canlı taraflarını verirken konunun bütününde bulunan gerçekten gelen güzelliğe varamayışının sebebi anlaşılıyor. Ne olursa olsun Reşat Enis, yaşadığı dönemin, ¨Tren karanlık tünellere kalın bir yorgan iğnesi gibi dalıp çıkıyor, yolları teğelliyordu.¨ veya ¨Yanına aldığı bir iki kitap, ona küskündü, hiçbir şey söylemiyorlardı biçiminde hârikulade edebî cümlelerle eserini yazan bir edebiyatçısıdır, ancak Türk ortaçağını o kendisine reçete edilmiş gözlükleriyle böyle görmüştür.

    Edebi Hayatı

     Hikaye yazmaya lise yıllarında başlamıştır. İlk denemeleri Servet-i Fünun’un devamı olan Uyanış dergisinde çıkmıştır. Bu hikayelerini kitap olarak çıkarmamıştır. Adli muhabirlik yaparken edindiği izlenimlerini hikayeler haline getirerek ilk hikaye kitabı olan “Kılıcımı Sürüyorum” ‘u yayımlamıştı. Bu kitabından sonra küçük hikayelerini pek seyrek olarak yayımlamakla beraber tekrar hikaye kitabı çıkarmayıp, romana geçmiştir. İlk romanı” Kanun Namına” önce “Politika” gazetesinde tefrika edildiği halde, sonraki romanlarını tefrika ettirmeyerek kitap şeklinde yayımlamıştır. Ancak son romanlarından “Despot” “Cumhuriyet” gazetesinde tefrika edilmiştir. “Uyanış” dergisinde Reşat Feyzi, Mehmet Selim, Sırrı Galip ve Hasan Refik ile birlikte kurdukları kısa süreli bir gruptan başka hiçbir edebi grup veya dergiye katılmamıştır.

    Eserleri Hakkında Bilgi

    -Kılıcımı Sürüyorum: Hikayeler, Ahmet Halit Kütüphanesi, 13 Hikaye, 1930, İstanbul

    -Kanun Namına: Roman, Suhulet Kütüphanesi, 1932 İstanbul

    -Gonk Vurdu: Roman, Suhulet Kütüphanesi,1933 İstanbul

    -Gece Konuştu: Roman, Semih Lütfi Kiatabevi,1935 İstanbul

    -Afrodit Buhurdanında Bir Kadın: Roman: Semih Lütfi Kitabevi,1937 İstanbul;İkinci Baskı:1945

     Ünlü şairimiz Nazım Hikmet tarafından “Türk edebiyatının temel taşı" olarak takdir edilen Afrodit Buhurdanında Bir Kadın (1939) genel ahlaka aykırı olduğu iddiasıyla basıldıktan kısa bir süre sonra toplatılmıştır. Bu eserinde yazar, çalışan ve yoksul bir kadının yaşadığı çifte sömürüyü çarpıcı bir şekilde tasvir etmiştir.

    -Toprak Kokusu: Roman, Semih Lütfü Kitabevi, 1944 İstanbul

     Halide Edip Adıvar bu eser için "Steinbeck’in Gazap Üzümleri’nden daha güçlü bir yapıt.” demiştir.

    -Ekmek Kavgamız: Roman, İnkılap Kitabevi,1947 İstanbul

    1947'de yayınlanan Ekmek Kavgamız adlı eserinde balıkçıların hayatını yansıtmıştır.

    -Ağlama Duvarı. Roman, İnkılap Kitabevi, 1949 İstanbul

    1949'da Ağlama Duvarı ile yazar 2. Dünya Savaşı İstanbul'unda birçok çevreyi, olayı ve kişiyi okuyucuya aktarır.

    -Yol Geçen Hanı: Roman,İnkılap Kitabevi,1951 İstanbul

    1951'de yayınlanan Yolgeçen Hanı ise okurun Anadolu'yu karış karış dolaşan gezici tiyatrolar vasıtasıyla, politikacılar ve ağalar tarafından sömürülen, aşağılanan köylülerle yüzleşmesini sağlar.

    -Despot: Roman, Remzi Kitabevi,1957 İstanbul

    1957'de yayınlanan Despot adlı bir diğer şaheserinde ise Kurtuluş Savaşı döneminde kendi çıkarlarını korumak için düşmanla bile işbirliği yapan Davut Ağa'nın öyküsü anlatılır. Roman yayınlanmadan önce Cumhuriyet gazetesinde tefrika edilirken, roman aleyhine açılan dava beraatle sonuçlanmasına rağmen Cumhuriyet gazetesi bu değerli yazarımızın işine son verir.

    "Eser, dünya çapındadır." Halide Edib Adıvar

    -Sarı İt (1968)

    Sarı İt ise Türk Edebiyatında işçi-sendika ilişkilerini ele alan ilk romandır. Sarı sendikacılık olarak tarif edilen ve işçi sınıfına düşman bir anlayış bu romanın eleştiri konusunu meydana getirir.

    -Kırmızı Karanfil (1981) 

    Kırmızı Karanfil, yazarın 1981 yılı başlarında tamamladığı son eseridir ve yazılışından 25 yıl sonra ilk kez 2006 yılında Yordam Kitap tarafından yayınlanmıştır.

    Ayrıca gazetelerde kalmış küçük hikayeleriyle beraber, “Biz de İnsanız” ve ”Kara Kısmet” adlı yayımlanmamış iki romanı vardır.1968'de Anadolu Ajansı'nın İstanbul Bürosu yazı işleri sekreterliğinden emekli olmuştur.

    Bu önemli sosyalist gerçekçi yazarımız 1970'lerde herhangi bir üretimde bulunmaz, yazmaktan vazgeçer. Yazarın oğlu Sayın Gökçe Enis, Sabah Gazetesinde yayınlanan söyleşisinde bu acı durumu şu sözlerle dile getirir: "Neden bıraktı bilmiyorum. Emekli olup yürüyüşler yapmaya başladı. Fakat yazmadı. Sanırım küstü."

    Bu konuda 1996 yılında Mavi Dergisi'nde yayınlanan söyleşisinde Yazarın oğlu Sayın Gökçe Enis şu değerli bilgileri verir:

    “Babamın vefatından sonra Milliyet Sanat’da Yaşar Kemal’in övgülerle dolu güzel bir yazısı çıkmıştı. Fakat bir sürü övgünün içinde bir de eleştirisi vardı Yaşar Kemal’in: Reşat Enis’i gazetenin önünden her geçişimizde camın önünde oturur görürdük. Sonra da kitap (Toprak Kokusu) çıkınca şaşırmışlar. Bu nasıl oturduğu yerden Çukurova romanı yazar ki, bize sorsaydı biz onu bazı yerlere götürür, birtakım insanlarla tanıştırırdık. Oysa o oturduğu yerden yazmamış ki. Onun çalıştığı gazete, ağanın gazetesi ve oraya işçiler, topraksız köylüler, yoksul, çaresiz insanlar geliyor. Babam bir gazeteci gibi onlarla konuşup malzeme topluyor. Gezmesine gerek kalmıyor, yazacağı her şey bir bakıma ayağına geliyor. Gerçekten de romanlarına bakarsanız, insanın oturduğu yerden yazacağı şeyler değil. Tarzı da öyleydi zaten. Balıkçıları anlatmak için (Ekmek Kavgamız) teknelerle Karadeniz’e açılmıştır. O insanlarla fırtınada, yağmurda ölümle burun buruna yaşamıştır. Keza Sendikacıları anlattığı “Sarı İt” de gene öyle. Sendikacıların içine girip çıkmış, yani insanların içine girip, malzemeyi bizzat onların içinden toplamış. "

    Reşat Enis ve Eserleri Hakkında Yazılanlar

    (Afrodit Buhurdanında Bir Kadın İçin)

    Nâzım Hikmet:

    "Türk edebiyatının temel taşı.

    Behçet Necatigil:

     “Çok geniş tutulduğu için dağınık, gevşek dokusuna, tesadüfün çokluğu yüzünden inandırıcılığını zaman zaman yitirmesine rağmen bu roman, edebiyatımızda fabrika hayatı, iş kazaları, grev, Zonguldak kömür işçileri ve maden kuyuları kesitlerinde başarılı bir natüralizm belgesidir.”  

     Selim İleri:

    …1980’lerin sonunda değerli Ahmet Oktay, Reşat Enis’ten unutamadığı romanın bu eser olduğunu söyledi. Daha önce mi, daha sonra mı, Türkân Şoray’a senaryo arıyorduk; Türkân Hanım, “Keşke Afrodit Buhurdanında Bir Kadın sinemaya aktarılabilse” demişti. 2000’lerin başında Attilâ İlhan’la ırmak söyleşimiz: Attilâ Ağbi, Reşat Enis’e kaba bir natüralizmin temsilcisi diyenler, Afrodit Buhurdanında Bir Kadın’ı okumamışlardır diyor ve romanın melodramla toplumsalcı gerçekçiliği nasıl bağdaştırdığını anlatıyor...”

    Suat Derviş:

    "Türk dilinde yazılmış olan romanların en güzellerinden biri"

    (Sarı İt İçin)

    Ömer Türkeş:

    “Reşat Enis’in üslubu bugünkü edebi alışkanlıklara ve ilgi alanlarına hitap etmiyor belki, Sarı İt’te anlatılan sendikal mücadele ve insani değerler ise hatırlanmıyor bile... İşte edebiyatın en önemli işlevlerinden biri tam da burada çıkıyor ortaya. Romanlar, yazıldıkları dönemin düşünsel, toplumsal, siyasal, ahlaki atmosferini yaşatıyorlar... Ancak böylelikle kimilerinin devri saadet saydığı bir dönemi canlandırabiliyoruz gözümüzde. Tarih kitaplarından okuduğumuz modernleşme hamlesinin insanlara ödettiği ağır bedellerin belleklerimizde bir karşılığı yok, çünkü geçmiş hakkındaki “bilimsel” bilgilerde geçmişin ruhunu, atmosferini, insanların acılarını hissetmemize yarayacak imgeler yer almıyorlar; sayılar, istatistikler, köy ve köylülerin sayısı, tarım ürünlerinin fiyatları ve geçim standartları kaydedilse de, insanların yeni yaşam tarzlarına duydukları tepkiler, çektikleri acılar, karşılaştıkları aşağılanmalar ve açlık sınırına dayanan yoksulluk, “bilimin” nesnesi olmuyor. Reşat Enis külliyatı, yalnızca bu nitelikleri nedeniyle, yazıldıkları 1960’lı yılların sınıf, yaşam ve fırsat farklılıklarının bir “antolojisi” olmaklık haliyle bile ilgiyi hak ediyorlar...”

    Toprak Kokusu İçin

    Refik Halid Karay:

    “Son yıllarda küçümsenmeyecek beş on eser, bu arada Anadolu hayatını içinden görmüş gençler tarafından yazılmış ciddi romanlar çıktı.Mesela şimdi elimde Reşat Enis’İn “Toprak Kokusu” var ki eğer kıymeti iyice belirlenmiş olsaydısahibine, hak kazandığı geniş şöhreti çoktan sağlaması lazım gelirdi.” (1946)

    Tahir Alangu:

    Reşat Enis “Toprak Kokusu” adlı romanıyla Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Kemal Tahir’in bir habercisidir.” (1959)

    Orhan Kemal:

    Reşat Enis’in “Toprak Kokusu” ’nda en az beş romanlık malzeme vardır.” (1960)

    Ömer Faruk Toprak:

    “Toprak Kokusu yayımlanınca büyük bir olay oldu. Parlamento, Toprak Kanunu düzeyine girmişti zaten. Toprak ağalarının da etkisi işe karışınca kitabı Bakanlar Kurulu kararıyla topladılar.O zaman dıştan görünüşüyle mücadeleyi sevmeyen bir yaradılış gösteren Reşat Enis, işi Başbakanla görüşmeye kadar götürdü. Sonradan okuma fırsatını bulan Şükrü Saraçoğlu, yazarı kutladı ve eser tekrar yayın alanına çıktı.” (1969)

    Kaynakça

    ALANGU, Tahir Cumhuriyetten Sonra Hikâye ve Roman. 1 (2. bas.). İstanbul. s. 289

    GÜNDÜZ, Aydan, Unutturamadıkları Romancı Reşat Enis, Mavi Dergisi s.7, İstanbul, Kasım 1996

    TÜRKEŞ, Ömer ¨Siz hiç Reşat Enis okudunuz mu?¨, Virgül Edebiyat Dergisi, Şubat 2003, sayı 59

    İLERİ, Selim Reşat Enis'le http://kitap.radikal.com.tr/makale/haber/resat-enisle-397448

    AYGEN, Reşat Enis, Toprak Kokusu, Örgün Yayınevi, İstanbul 2002

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.