"Culture and Anarchy" Üzerine: The Remains Of The Day

"Culture and Anarchy" Üzerine: The Remains Of The Day
  • 17
    0
    7
    2
  • İngiliz şair ve kültür eleştirmeni olarak bilinen Matthew Arnold, yaptığı çalışmalar ve yayımladığı eserleriyle edebiyata büyük bir katkıda bulundu. Eleştirmen olarak devam ettiği kariyerinde Arnold, daha çok kültür kavramı üzerine durmuş ve özellikle İngiliz toplumunu ve sınıf yapısını bir hayli eleştirmiştir. Adını Culture and Anarchy koyduğu makale dizisinde de İngiliz toplumunu üç grupta incelemiştir. Ben de bu yazımda Arnold'un detaylıca ele aldığı bu konuların, İkinci Dünya Savaşı sırasında geçen ve İngiliz aristokrasisini konu alan The Remains Of The Day filmindeki yansımalarından bahsedeceğim.

    Öncelikle makaleye dönecek olursak, Matthew Arnold'un Culture and Anarchy'de (Kültür ve Anarşi) özellikle belirttiği nokta toplumların kültür anlayışı olmuştur. Arnold'a göre kültür sadece bireylerin tek başına ya da bir grup insanın bir araya gelerek yapacağı bir eylem değil, toplumun genelini ilgilendiren bir konudur. (Williams 124) O dönem İngiliz toplumunda kültür, üst sınıf/elit gruplarla özdeşleştirilmiş ve onun dışında kalan her şey alt sınıf grubu temsil etmiştir. Matthew Arnold, kültürü "mükemmele ulaşma uğraşı" olarak tanımlamış; bu fikrin sadece üst sınıfı temsil etmesini eleştirmiştir. Her kesimden insanın birbiriyle uyum içerisinde yaşamasını, birlikte mükemmeliyete ulaşılacağını ve bu mükemmeliyetin de toplumu geliştireceğini savunmuştur.

    Arnold üst sınıf grubunu bencil, ahlaksız, ve dar kafalı olmakla suçlarken İngiliz toplumunu da üç gruba ayırmıştır: Aristokratik Sınıf (Barbarianlar), Orta Sınıf (Philistineler), ve İşçi Sınıf (Populace). 

    Aristokratik sınıfın "Barbarlar" olarak değerlendirilmesinin nedeni ise kültüre ya da kendilerini geliştirmeye dair bir şey yapmamaları, sadece saha sporlarıyla ilgilenmeleri ya da kendilerine vakit ayırdıkları içindir. Bu grup işçi sınıfını ve alt tabakayı geleneksel ve "anarşist" olmalarından dolayı suçlar. Problemlerini görmezden gelirler, ve onların da söz hakkına sahip olduklarını düşünmezler.        

    The Remains Of The Day, 1993

    Bu bağlamda The Remains Of The Day filmine bakacak olursak, film Darlington Malikanesi'nin sahibi olan Lord Darlington'un baş kahyası Mr. Stevens (Anthony Hopkins) etrafında dönüyor. Film, Mr. Stevens olarak temsil edilen alt sınıfı ve bu karakterin elitlerin arasında nasıl ayakta kaldığını, nasıl aşağılandığını ve ona rağmen görevini onur olarak görüp "mükemmel" şekilde yapmaya çalışan Mr. Stevens'ı konu alıyor. Özellikle bazı sahnelerde Arnold'un tanımını yaptığı "barbarlar" sınıfını net bir şekilde gözlemleyebiliyoruz.

     

    İçerisinde bu kadar ayrılık olan bir kültürün nasıl insanlığın ortak mirası haline gelebileceğini Arnold Culture and Anarchy kitabında "Sweetness and Light" (Tatlılık ve Işık) bölümünde güzelce ifade ediyor. Başlığını Jonathan Swift'in Battle of The Books kitabından alan bu makalesinde, "arı" ve "örümcek" ikilisini kullanarak topluma yararlı olmayı ve sınıf kavramını bitirmeyi anlatmıştır. Arılar çalışkandır, hem bal yaparken (tatlılık) hem de balmumu üreterek bize ışık kaynağı sağlarlar. Örümcekler ise kapalı alanda yaşayıp, ağ örerler. Bu ağın sadece kendisine faydası vardır. "Arılar", Arnold'a göre açık görüşlü, kendini ve çevresindekileri geliştirmeye çalışan "helenist" topluma benzerken "örümcekler" ise dar görüşlü ve bencil toplum yapısı olan "hebraist"lerle özdeşleşmektedir. Arnold makalesinde herkesin "tatlılık ve bilgelik" içerisinde yaşaması için uğraşılması gerektiğini söyler: "to make all live in an atmosphere of sweetness and light" (Arnold, 18).

    Hebraist ve Helenist temsilcilerini ise filmimizde çok net olarak görüyoruz:

    Darlington Malikanesi yılın belli zamanlarında farklı ülkelerin delegelerini, kendi ülkesinden de aristokratları bünyesinde misafir eder. Bu toplantılarda ülkenin mevcut düzeni, yaklaştığı öngörülen İkinci Dünya Savaşı gibi konular ele alınırken aynı zamanda tam olarak Arnold'un deyimiyle "barbarların" yaptığı aktiviteleri izleyiciye sunar. 

    Filmde bir sahnede İngiliz politikacı Spencer'ın (Patrick Godfrey) Lord Darlington ile yaptığı toplantıya şahit oluyoruz. İkili arasındaki konu ise demokrasinin varlığı. Mr. Stevens bu sırada onlara ikram için gelmişken, demokrasinin saçmalığını savunan Spencer Mr. Stevens'a üç soru soruyor. Mr. Stevens ise tamamen görev bilinciyle yaşayan bir adam olduğu için "kendisine vazife olmadığını" düşünüp cevap vermiyor ve her defasında lordunun en iyisini bileceğini söylüyor. Spencer ise bu tutumu karşısında onu aşağılayarak Lord'a dönüp "böyle bir halka söz hakkı verilmemesi" gerektiğini savunuyor.

    Arnold'un tanımını yaptığı ve örümceklerle ilişkilendirdiği "hebraist" toplumun örneği olarak filmde Spencer'ı görüyoruz. Bulunduğu konumdan Mr. Stevens'ı aşağılayarak ona yüklenen bu sıfatı kaldırmak, onu da kabul edilen "birey" haline getirmek yerine karanlıklar içerisinde bırakıyor.

    "Helenist" toplum örneği olarak da Lord Darlington'u vermek mümkün. Sadece bir "uşak" sıfatıyla görev yapan Mr. Stevens'ın tüm film boyunca Darlington'un kütüphanesinden ve plaklarından yararlandığını görüyoruz. Stevens'ın babasının ayağı kayıp düştüğü sahnede Lord Darlington'un koşarak gelmesi, onu yerden kaldırması da sembolik olarak bize bunun anlamını veriyor.

    Kaynak: 1, 2, 3, 4, Arnold, M. (1869). Culture and Anarchy: An Essay in Political and Social Criticism. London.


    Yorumlar (7)
    • 👏🏻👏🏻

      • Güzel bir inceleme ve farklı bir bakış açısı, emeğiniz için teşekkür ederim,

        • Güzel bir inceleme olmuş. Konuyla ilgili daha çok bilgi isteyen; Barrington Moore Jr.’ın Diktatörlüğün ve Demokrasi’nin Toplumsal Kökenleri’ni okuyabilir.

          • Başarılı bir inceleme olmuş, kaleminize sağlık 👏

            • 👏👏

              Yorum Bırakın

              Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.