Okan Bayülgen Ve Teoman'ın Ergenlik Macerası: Romantik (2007)

Okan Bayülgen Ve Teoman'ın Ergenlik Macerası: Romantik (2007)
  • 4
    0
    0
    0
  • Yapımcılığı ve yönetmenliği Sinan Çetin'e ait olan film, 2000 yılında çekilmesine rağmen 7 yıllık bir rötarla 2 Mart 2007 tarihinde vizyona girmişti. Bu gecikmeyle ilgili Sinan Çetin verdiği bir röportajda şunları söylemişti:

    "Filmler raflarda kalmakla eskimez. Ben memur bir yönetmen olmadım hiç. Bir ressam gibi çalışıyorum. Nasıl bir ressam paletindeki renkleri, tualine tekrar tekrar sürer ve en iyisini ararsa ben de böyle çalışarak mükemmeli bulmak istiyorum. Memur bir yönetmen olmadığım için bu lüksümü kullanıyorum."

    Filmin başrolünde ise Teoman, Okan Bayülgen, 2000'li yılların popüler oyuncusu ve mankeni olan Yasemin Kozanoğlu'nu görüyoruz. Bu film Teoman'ın oyunculuk alanındaki ilk göz ağrısı çünkü kendisinin de dile getirdiği gibi ilk sinema tecrübesi. Teoman'ın performansını seyredenler ikiye ayrılıyor: ''Halısahada top oynasa bile izlemem'' diyenler veya ''On parmağında on marifet oyunculuğu bile iyi'' diyenler. Bu keskin iki düşünce çok abartılıyor bence, sesi ve şarkılarıyla ünlenmiş sıradan bir gencin ortalama bir oyunculuğu söz konusu. Kendisi de bu deneyimini şu sözlerle dile getiriyor:

    “İlk deneyimim olduğu için sudan çıkmış balık gibiyim. Ben sinemayı izleyici olarak da çok seviyorum aslında. Ama, aktörlük benim hiç kafamda olmayan bir şeydi. Sinemayla ilgili bütün pozisyonları kendime yakın hissederken, işte senaristliğinden tutun yönetmenliğe kadar, bunlar benim çocukluktan beri hayallerimi süslerken, bir de baktım kameranın önünde buldum kendimi... ”

    Gelelim filmin konusuna; çok güzel ve ağzından tek kelime çıkmayan bir kızın, iki yakın arkadaşın (Ömer ve Gökhan) dikkatini çekmesiyle başlıyor film. Bu arkadaşlardan Ömer önce davranıp kızı kapıyor, kız da mutluluktan birden konuşmaya başlıyor. Gökhan ise durumu kabullenmeye çalışıp sıkı dostluklarından ödün vermiyor. Her günü birlikte geçirmeye başlayan bu üçlü arkadaşlık üçgeni, iki yakın arkadaşın aynı kıza aşık olması klişesiyle devam ediyor. Ömer bir cinayete karışıyor ve Gökhan'ın teşvikiyle ülkeyi terk edip aşık olduğu kızı geride bırakmak durumunda kalıyor. Gökhan bu durumu fırsat bilip, en yakın arkadaşının aşık olduğu kızı elinden alıyor. Ömer'in mektuplarını kıza göstermiyor ve kızla nişanlanıyor... 

    Bu noktaya kadar her detay klişe bir aşk üçgeni hikayesi olarak devam etse de ilerleyen dakikalarda karakterler; baktıkları dünyanın gördükleri gibi bir yer olmadığını, hayatın romantik olmadığını ve yaşanılan her olayın intikam amacı güden sır dolu geçmişle bir bağlantısı olduğunu izleyenlerle birlikte idrak ediyor. Aslında bir aşk hikayesini anlatmıyor bu film. Verilmek istenen mesaj bambaşka ve bu mesaj filmin içindeki bir cümlede yatıyor: İnanç perdesi ne kadar kalınsa, akıl güneşi o kadar geç doğar. Film çekimlerinde her ne kadar mantık hataları, saçma replikler olsa bile filmin sinematografik unsurları izleyicinin takdirini kazanmayı başarıyor. Her sahnede fotoğraf makinesiyle çekilmişçesine göze hitap eden görseller gözler önüne seriliyor. Bu film kesinlikle ön yargısız başlanması ve film boyunca ön yargıların bir kenara bırakılıp izlenmesi gereken bir yapıt.

    FİLM : " target="_blank" rel="noopener">

    Kaynak: http://arsiv.ntv.com.tr/news/101692.asp

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.