2020 “En” Serisi: Diziler

2020 “En” Serisi: Diziler
  • 10
    0
    0
    2
  • Genel anlamda çok fazla dizi izlemeye vakti ve dikkati olmayan biri olarak, 2020 karantinaları benim için bu durumu tamamen değiştirmeye yetti. Bu sene izleyip en beğendiğim dizilerden bazılarını sizler için derledim. İçlerinde izledikleriniz olabileceği gibi eminim adını duymadıklarınız da vardır. Her iki türlü de benimle fikirlerinizi paylaşmayı unutmayın, sağlıklı bir 2021 ümidiyle keyifli okumalar!

    Outlander

    Bu sene izlediğim ve kalbimde bambaşka yeri olan Outlander, genel anlamda bir dönem dizisi. İçerisine ufak bilim kurgu ögeleri serpiştirilmiş olan dizi, bir aşk hikayesini konu alıyormuş gibi gözükse de sadece kurgu bir hikayeden fazlası olarak gerçek tarihi olayları da barındırıyor. Başrol Claire’in zaman yolculuğuyla 18. Yüzyıl İskoçya’sında gözlerini açmasıyla başlayan hikaye, 5 sezondur devam ediyor. Kullanılan mekanlardan kıyafetlere, dönem dizisi seven herkesi mest edecek seviyede olmasının yanında her karakterin hikayesinin üzerinde o kadar güzel durulmuş ki hiçbir olay yüzeysel olarak anlatılmıyor. Yaşanmış olaylarla paralel ilerleyen dizi hemen hemen her sezon başka bir macerayla ilerliyor. Herkese izlemesini yürekten tavsiye edeceğim Outlander’ın 5. sezounu 2020 yılında yayınlandı, 6. sezonu ise onay aldı.

    Jane The Virgin

    Adını duyunca bile yüzümü güldüren Jane The Virgin, pembe dizileri tiye alan bir pembe dizi. Başrol Jane’in suni döllenmeyle hamile kalmasıyla başlayan hikaye her sezon başka yollara girse de anne-kız ilişkileri, dramaları, aşk hikayeleriyle unutulmaz bir yerde benim için. “İzleyince iyi hissettiren” diziler kategorisine rahatlıkla koyulabilecek Jane The Virgin, romantik bir aşk dizisi olsa da bazen gözlerinizi dolduran bazen çok güldüren sıcacık bir aile dizisi de aslında. Jane, annesi ve anneannesi arasındaki güçlü bağ, eminim 5 sezon boyunca sizi de çok etkileyecek. Son sezonuyla final yapan dizi, adının ve türünün hakkını vererek unutulmaz bir “peri masalı” konseptiyle veda etti ama bence Jane ve hikayesinin yeri izleyen herkeste baki.

    Alias Grace

    Netflix yapımı bir mini dizi olan Alias Grace, 19. yüzyıl Kanada’sında cinayetten yargılanan bir hizmetçi kızın hikayesini konu alıyor. Onun yargılanma sürecinde söz sahibi olacak bir psikiatr ile yaşadıklarını konuşmaya başlayan Grace’in doktor için önemi büyüktür çünkü doktorun cinayeti Grace’in işlediğine dair şüpheleri vardır. Hizmetçinin ağzından dinlediğimiz cinayet, son bölüme kadar dizinin merkezindeki olay durumundadır. Hikayenin flashback yöntemiyle anlatıldığı dizi, kısa olmasına rağmen detayların üzerinde durulmuş bir yapımdır. Psikolojik ögeler içeren, aynı zamanda bir dönem dizisi olan Alias Grace’i bir günde kolayca bitirebilirsiniz. Margaret Artwood’un aynı isimli kitabından yola çıkılarak yaratılan dizi 6 bölümden oluşuyor.

    Normal People

    Sally Rooney’nin aynı isimli kitabından uyarlanmış olan yapım, Blu Tv’de yayınlanmaktadır. Nitekim kısa sayılabilecek dizi 2020 yılında görücüye çıkmıştır. İki insanın aşk üzerine kurulmuş gibi gözükse de aslında çok daha derin olan bağlarını anlatan hikaye İrlanda’da başlıyor. Lise son sınıfta olan 2 genç birbiriyle diğer insanlarla kuramadıkları bir yakınlık kurup kendilerini bulma yolunda birbirlerine yol gösteriyor. Konusuyla, olayların geçtiği mekanlarla, karakterler arası konuşmalarla ve müzikleriyle bana tam anlamıyla duvara çarpmış gibi hissettiren dizi, aşkı daha önce izlediklerimizden ve alışık olduğumuz hikayelerden biraz daha farklı şekliyle anlatıyor. Herhangi bir yerinde kendinizden parçalar bulabileceğinizi düşündüğüm yapım 12 bölümden oluşuyor.

    Bodyguard

    Game Of Thrones dizisindeki Rob Stark karakteriyle tanıştığımız Richard Madden için “dönüm noktası” sayılabilecek bir yapım olan Bodyguard, türü sebebiyle seveceğimden emin olmadan başladığım bir yapımdı. Beni tamamen yanıltmasının yanında, Keeley Hawes ve Richard Madden ikilisinin inanılmaz uyumuyla da devleştiğini düşündüğüm bir dizi. Olaylar; yeni döndüğü savaşın travmalarını hala üstünde taşıyan bir askerin, o savaşı desteklediğini öğrendiği bir politikacının koruması olarak göreve atanmasıyla başlayıp tahmin edemeyeceği olaylarla başa çıkmak zorunda kalmasıyla devam ediyor. Hemen her bölümünde nefes almadan izlediğim sahneleri olan dizinin 6 bölümden oluşması başta biraz hayal kırıklığı yaratmış olsa da olayları tadında anlatıp tadında bitirmeleri çok çok iyiydi. Merak edenler diziyi Netflix’ten izleyebilir. 

    Le Bazar de la Charité

    Netflix yapımı olan ve ismi Alevlerin Ardından olarak geçen diziye dönem dizisi olduğu için merak edip başlamıştım. 1897’de Paris’te geçen dizi, yardım kesmesinde çıkan büyük bir yangınla başlıyor ve hayatta kalan birbiriyle bağlantılı 3 kadının yangın sonrası yaşadıklarıyla devam ediyor. Hikayenin kadınlar üzerine kurulu olduğu yapımları zaten çok seviyor olsam da Alevlerin Ardından beklentimin çok fazla üstündeydi. Gerçek olaylardan esinlenildiğini bilerek izlediğim için tahmin ettiğimden daha çok etkilendim. Yine kısa denilebilecek bölüm sayısına rağmen birbirini takip eden olaylarla tatmin edici bir sonuca bağlanmış. Fransız kültürünü (özellikle mekanlar ve kıyafetler açısından) izlemeyi sevenler için mest edici bir yapım.

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.