Junichiro Tanizaki'den " Çılgın Bir İhtiyarın Güncesi "

Junichiro Tanizaki'den " Çılgın Bir İhtiyarın Güncesi "
  • 1
    0
    1
    0
  • Junichiro Tanizaki ile Çılgın Bir İhtiyarın Güncesi sayesinde tanıştım. Ne zamandır bu kadar rahatsız hissettiğim bir kitap okumamıştım. Bu rahatsızlık bilmemem gereken şeyleri biliyormuşum hissinden kaynaklıydı. Sanki gerçekten bir insanın günlüğünü okuyormuşum gibi bir his. Anlatmaya çalışacağım bu hissi biraz. Utsugi Bey, ki kendisinden metinde “İhtiyar” olarak bahsedeceğim, öyle şeyler hissediyor ve günlüğüne geçiriyor ki ev ahalisinden birinin günlüğünü gizli saklı okusam bu kadar kötü hissederdim. İhtiyarın yaşından yola çıkarak bir şeyleri açıklamak istemiyorum zira hayattaki hiçbir hissin yaş ile bir ilgisi olmadığını kanıtlıyor kendisi. Kendisinden oldukça genç bir kadına karşı beslediği tutkulu hisleri onun karşı koyamadığı etkisini görmek yanaklarınızı kızartıyor. Sapkınlık mı yoksa doğallık mı olduğu yönünde bir türlü karar veremiyorsunuz. Söz konusu genç kadın olan Satsuko’nun İhtiyarın gelini olduğunu da düşünürsek ahlak kavramı konusunda oldukça bocalıyorsunuz. Böyle konularda keskin çizgileriniz varsa şayet okumak sizin için oldukça zorlayıcı olacaktır.

    Gelelim hikayeye, Utsugi Bey hayatının sonlarına yaklaşmış bir insan olarak kalan zamanlarını evinde ailesi ve çocukları ile birlikte geçirmektedir. Zengin bir adam olan Utsugi gençliğinin fırtınalı zamanlarından sonra eve kapanıp ailesiyle dip dibe yaşamaktan rahatsızdır. Erkekliğine dair bir şeyin kalmaması onu bu duyguları özlemekten geri tutmamaktadır. Sık sık geçmişteki aşklarına ve Japon eğlencelerine duyduğu özlemi dile getirmektedir. Sağlığı yerinde değildir. Özel hemşiresi sürekli yanında olmasına rağmen ağrılarına bir çözüm bulunamamaktadır. Yapmaktan zevk aldığı iki şey vardır: Günlüğüne yazmak ve gelini Satsuko ile vakit geçirmek. Satsuko ile geçen zaman ona unuttuğu hisleri anımsatmaktadır. Bu genç kadını çekici bulması da işleri kolaylaştırmaktadır ona göre. Evden çıkamamasının tek bir iyi yanı varsa o da Satsuko’yla sürekli zaman geçirebilmesidir. Kayınpeder ve gelin ilişkisinden ibaret olması gereken ilişki tehlikeli bir hal aldıkça ev ahalisi bunun farkına varacaktır. Fakat Utsugi Bey’in gönlünün hoş edilmesine karşı çıkmak cesaret isteyecektir.

    Satsuko birçok yönden tehlikeli ve cesur bir kadındır. Özel zevkleri olduğunu gizlemeyen, sık sık boks maçlarına, sinemaya ve arkadaşlarıyla eğlenceye giden bu kadının karşısında kimse duramamaktadır. Kayınvalidesi ile sürekli ters düşse de kayınpederine nazının geçtiğinin bilincinde olan kadın kendi istediğini yaptırmanın bir yolunu daima bulur. Satsuko evlenmeden önce aile tarafından istenmemiş bir gelindir. Eşi Jokiçi onunla evlenebilmek için ailesine çok dil dökmüştür. Aile Satsuko’nun eski bir dansçı olması nedeniyle bu evliliğe bir türlü ısınamamıştır. Aslında Satsuko geleneksel Japon toplumunun kadına yönelik yaklaşımını kabul etmeyen bir karakter diyebiliriz. Anne olduktan sonra dahi hayatını eşine ve çocuklarına adamamış olması ev kadınlarını oldukça sinirlendirir. Eşi ile eskisi kadar ateşli olmayan aşkları da ona özgür olması için gerekli alanı tanımaktadır. En azından Utsugi Bey’in anlatılarından bunları çıkarıyorsunuz. Kitabın sonlarına doğru bu durumun biraz daha farklı olduğunu anlıyorsunuz tabi. Her şeye rağmen Satsuko kayınpederinin ona karşı tutkusunu kullanmaktan çekinmeyen birisi olarak boy gösteriyor. Yeni mücevherler, yeni kıyafetler, lezzetli yemekler vb. birçok isteğini tek bir bakışı ile yerine getirtme gücüne sahip Satsuko. Bu gücün başını döndürdüğü anlar da oluyor tabi.

    İhtiyarın Satsuko’ya olan tutkusu bir delikanlının hislerinden geri kalmıyor. Adeta bu kadına tapıyor. Onunla ilgili her şeyin baştan çıkarıcı olduğuna derin bir inancı var. Kokusu, bakışı, gülüşü, vücudu… Satsuko bu bir buçuk metrelik İhtiyarın gözünde bir tanrıça adeta. Satsuko’nun boyuna ve ayaklarına olan düşkünlüğü oldukça komik aslında. Onun güzelliğini kendi çirkinliği ile kıyaslamaktan hiç çekinmiyor İhtiyar. Hastalıktan acı çektiği anlarda dahi Satsuko onu görmesin diye uğraşıyor. Tek istediği Satsu’nun gözündeki yerini kaybetmemek. Acıdan kıvranırken bile “Satsu” diye inlemekten vazgeçmiyor. Acınası olmanın Satsuko’ya istediklerini yaptırmanın bir yolu olduğunu fark edince bu durum da değişiyor tabi. Lakin Satsuko’nun bir yanı var ki bu durumu imkansız kılıyor. Satsuko acımasız bir kadın imajı çiziyor. İhtiyarın da hoşuna giden bu sanırım. Çevresindeki bütün kadınlar onun sağlığı için uğraşıp onu bir bebek gibi izlerken Satsuko hiç oralı olmuyor. Aynı zamanda maddi açıdan Satsuko’nun gözünde önemli olduğunun farkında İhtiyar. Satsuko istediği bir şeye kavuşmak için kendisine yağ çektikçe İhtiyar zevkten dört köşe oluyor. Bu şeytani cazibenin farkında ve hoşuna gidenin bu olduğunu açıkça belirtiyor. Siz tüm bunları okudukça aralarında, asla ifşa olmaması gereken şeylere hakim oldukça, rahatsızlık hissiniz gittikçe artıyor. Açık bırakılan banyo kapıları, tensel temaslar, öpücükler arttıkça siz de okur olarak geriliyorsunuz. Tanizaki o kadar yüksek tempolu bir eser yaratmış ki şaşırmamak çok zor. Günlük tarzında yazılan bir kitabın bu kadar heyecanlandırıcı olabileceğine kim inanır. İlginç bir yanı da İhtiyarın aldığı ilaçların içeriğinden kullanıldığı hastalığa kadar her şeyi yer yer okumanız. Gerçekten bazı sayfalarda ağrılarından yakınan bir aile büyüğünüzü dinler gibi hissediyorsunuz. Doktorlar, reçeteler, ilaçlar, tedaviler derken bir gıdım dahi sıkılmamanız Tanizaki’nin kaleminin ne kadar güçlü olduğunu da kanıtlıyor sanırım. Bu benim yazarla tanışma kitabım oldu. İlkti fakat son olmayacağına adım gibi eminim.

    Okumak isteyenler için kitabın tadını kaçırmadan, çok spoilera düşmeden incelemeye çalıştım. Eser hakkında daha detaylı konuşmak isteyenler için mesaj kutum hep açıktır. :)

     

    Özdem Direkçi


    Yorumlar (1)
    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.