Bir "özel" Şair: İsmet Özel

Bir "özel" Şair: İsmet Özel
  • 2
    0
    0
    0
  • Şiirlerinde İkinci Yeni’nin etkisini hissettiğimiz yaşayan son şairlerimizden biridir. Şair olduğu kadar aynı zamanda bir ideolog, düşünür, filozof desek de yanılmış olmayız İsmet Özel için. Düşünce dünyasındaki değişim edebiyat dünyasında çok ses getirmiş ve birçok eleştiriye maruz kalmıştır. Gençlik yıllarında sosyalist bir dünya görüşüne sahip olan İsmet Özel,1974 yılında Müslüman dünya görüşüne yönelmiştir. Bu dünya görüşünün ilk izlerini “Amentü” şiirinde görürüz.

    ...

    İnsanın

    gölgesiyle tanımlandığı bir çağda

    marşlara düşer belki birkaç şey açıklamak

    belki ruhların gölgesi

    düşer de marşlara

    mümkün olur babamı

    varlık sancısıyla çağırmak:

    Ezan sesi duyulmuyor

    Haç dikilmiş minbere

    Kâfir Yunan bayrak asmış

    Camilere, her yere.

    ...

    dilce susulup,bedence konuşulan bir çağda biliyorum anlaşılmayacak,

    kar yağarken kirlenen bir şeydi benim yüzüm

    her sevinç nöbetinde kusmak sunuldu bana

    hazırmış zaten duvar sıkılmış bir yumruğa...

    (Amentü)

    Şiirindeki isyankar tavır her mısrasında insanın yüzünde bir tokat etkisi yaratmaktadır.

     

    İsmet Özel'ce Şiir Nedir ? 

    Şairin şiire bakış açısını şu sözle açıkça ifade etmektedir.” iki arkadaş bir binanın merdivenlerini çıkıyorlar ve o sırada birisi merdivenlerden düşüyor, öteki endişeyle yarı baygın arkadaşının yanına koşuyor ve telaşla “Bir şey söyle! Bir şey söyle!” diyor, işte o düşenin söylediği anlamlı ya da anlamsız sözler şiirdir.

    Özel’e göre Yaşadığımız fiziksel dünyayı, dünyevi acılarımızı sevinçlerimizi kaygılarımızı sadece şiirle anlamlandırabiliriz. Bunu yaparken dünya gerçeğinden yani fiziksel gerçeklikten kaçmayız. Yani şiir bizim için gerçek dünyaya uzanan bir köprü olmaktan ziyade  dünyaya merkezi bir gerçeklikten bakan ve bu gerçeklikten dünyaya bir takım dizeler haykıran bir olgudur.

     

     

    acaba kim bilen doğrusunu? hatta ben

    kıyı bucak kaçıran ben ruhumu

    sanki ne anlıyorum?

    ola ki

    şeytana satacak kadar bile bende ondan yok.

    telaş içinde kendime bir devlet sırrı beğeniyorum

    çünkü bu, ruhum olmasa da saklanacak bir şeydir

    devlet sırrıyla birlikte insanın

    sinematografik bir hayatı olabilir

    o kibar çevrelerden gizli batakhanelere

    yolculuklar, lokantalar, kır gezmeleri

    ve sonunda estetik bir

    idam belki!

    evet, evet ruhu olmak

    bütün bunları sağlayamaz insana.

    doğruysa bu yargı

    bu sonuç

    bu çıkarsama

    neden peki her şeyi bulandırıyor

    ertelenen bir konferans

    geç kalkan bir otobüs?

    milli şefin treni niçin beyaz?

    ruslar neden yürüyorlar berlin'e?

    ne saçma! ne budalaca!

    dört incil'den yuhanna'yı

    tercih edişim niye?

    ben oysa

    herkes gibi

    herkesin ortasında

    burada, bu istasyonda, bu siyah

    paltolu casusun eşliğinde

    en okunaklı çehremle bekliyorum

    oyundan çıkmıyorum

    korkuyorum sıram geçer

    biletim yanar diye

    önümde bir yığın açalya

    bir sürü çarkıfelek

    gergin çenekli cesetleriyle

    önümde binlerce çiçek

    korkuyorum sıra sende

    sen de başla ve bitir diyecek.

    yo, hayır

    yapamaz bunu, yapmasın bana dünya

    söyleyin

    aynada iskeletini

    görmeye kadar varan kaç

    kaç kişi var şunun şurasında?

    ...

    (Celladıma Gülümserken)

    Bu dizelerden de anlaşılabileceği gibi Şair dünya gerçeğinden kendini sıyırmış adeta bir mesih edasıyla insanlığa seslenmektedir. Yaşananlara bir anlam verememiş bir “ Neden böyle “ sorusunun içinde kaybolmuştur. Her ne kadar gerçeklikten uzak görünse de bize seslenişi dışarıdan değil içeridendir.

    Şiirinde bir toplumu temsil eden biri  değil aksine şiirinin merkezinde bir bireysellik yatmaktadır.

    Kargaşa.

    Ve kolayca yıkılan inançlarım benim,

    Benim en sağlam, en dağınık ellerim.

    Sabahı nasıl tetikte bekliyorum,

    Şafakla damar damara seviştiğini görmek için bilgeliğin.

    Ve onarıyorum nasıl hızla kendi gücümü.

    Nasıl bir soylu boşluğa çılgınca kanayorum.

    (Yıldızların Uzaklığına Övgü)

     

    Dünyadaki belirsizlik insanı hayrete düşürür. Ve bu şaşkınlık karşısında insan birtakım düşüncelerle bu belirsizliği bir kalıba bir ideolojiye sığdırmaya çalışır. İsmet Özel’e göre şiir bu belirsizliğe karşı çıkmaktan ziyade bunun içinde kaybolmayı ve dünyayı olduğu gibi kabul etmenin gerekliliğini savunur.

    Bir isyankar çetecinin yağmuru altında

    Kendi kavruk güzelliğimi yumrukluyorum

    Kulunç gibi giriyor öğleden sonrası cumartesinin

    Umudum

    Ki hırçın bir hayvandır durmadan

    Kalgıtır banknotları, miting alanlarını.

    Ve tarçın kokusu ve yorgunluklarla

    Oturduğumuz evleri tıkayan

    Merak

    Bir devrimcinin hazırlığıdır.

    ...

    (Sevgilime Bir Kefen)

    Sosyalist devrimci ya da Radikal İslamcı olması şairin şiirselliğinden bir şey eksiltmemiştir. Ona bu gözle bakmaktan ziyade bu sert isyankar adamın ne dediğiyle ilgilenmek gerekir kanımca.

    Son olarak bir alıntı ile yazımı tamamlamak istiyorum

    "40 yaşıma kadar hep intiharı düşündüm, ama 40 yaşımdan itibaren insanların intihar etmeye değmeyeceklerini düşünmeye başladım. bana göre intihar, geride kalanlara yönelik ağır bir suçlamadır. bu mesajı verebileceğin tıynette insan olmadığını düşününce de intihar etmiyorsun. "


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.