Analitik psikolojinin kurucusu olan psikiyatr Carl Gustav Jung, bireyin bilinç-bilinçaltı metodunu aynen kullanır fakat şunu savunur: Bu bahsedilen şey bireysel veya kişisel psikolojidir. Bir kişinin bilinçaltı onun yaşadıklarıyla, geçmişiyle şekillenir; doğumundan ölümüne kadar baskıladığı duygulardan oluşur. Jung’a göre bu çok basit bir çözümlemedir. Çünkü insanların bilinçdışının sadece onun kişisel yaşam deneyimlerinden oluşmadığı görüşündedir.
Kolektif bilinçdışı ilk insandan günümüze kadar bütün insanların ortak hafızasıdır. Yani insanlık tarihi boyunca tüm insanlığın bastırdığı duygular kolektif bilinçdışını oluşturur ve herkesin bilinçdışı bunun bir parçasıdır.
Örneğin suyla dolu bir çocuk havuzu ve her iki ucu da açık beşer tane boru var. Bu borular suya batırıldığında içlerine su alırlar. Buna göre;
Suyun tamamı: Kolektif bilinçdışı / Borular: Bireysel bilinçdışı görevi görür.
Bazı korkular, bastırılmış duygular bize atalarımızdan miras olduğu için kolektif bilinçdışımızda yer alır.
Jung’a göre kolektif bilinçdışı, arketiplerden oluşmaktadır.
Arketip > Kelime anlamı: İlktip / Jung’un yüklediği anlam: Potansiyel davranış örüntüleri.
Örnek > Annelik arketipi: Kişinin çocuk dünyaya getirmek ve çocuk bakmakla ilgili hiçbir fikri bulunmamasına rağmen çocuk olduğunda ona karşı potansiyel olarak kolektif bilinçdışında bulunan annelik içgüdüsü ortaya çıkar ve anlam veremediği bir şekilde onunla arasında bir bağ oluşur. İşte bu esnada potansiyel olan annelik arketipi aktifleşmiş olur.
Bilinçdışımızda sonsuz tane arketip vardır. Bunlar potansiyel haldedirler. Bilinçdışımızın bir parçası dış dünyada bu davranışı tetikleyecek bir nesne bulduğunda aktifleşir. Bu tetikleyecek nesnenin bulunması için dış dünyadan bir uyarıcı gerekmektedir.
Freud’a göre bahsettiğimiz bilinçdışını serbest bırakmak için rüya görmek zorundaydık. Topluluklar da kolektif bilinçdışında biriktirdikleri bu bahsedilen arketipleri serbest bırakabilmek için toplu rüyalar göremeyeceklerinden rüya benzeri şeyler üretmelilerdir. Mitler, masallar gibi halk kültürünün çeşitli anlatılarının içine bu arketipleri yerleştirirler.
Freud insanları iyileştirebilmek için onlara psikanalitik yapılması gerektiğini savunmaktaydı. Jung ise bizim psikolojimizin bozuk olmasının sadece bireysel durumumuzla ilgili değil de toplumla da alakası varsa mitlerin içerisinde rüyalara benzer arketipler olup olmadığına bakmamız gerektiğini ve bunu çözdüğümüzde rüyadaki sorunu da çözebileceğimizi söylemektedir. Kolektif bilinçdışının içerisindeki arketipleri bulup bunun kişinin rüyasının içerisinde nasıl şekil değiştirdiğini fark edip onu çözmeye çalışmak gerekir. Bu arketip teorisi sayesinde tümelden özele bir yol izlenerek sorunlar bulunmuş ve çözülmüş olur.
Ellerinize emeginize saglik, kaynakca da paylasirsaniz daha da faydali olacagini dusunuyorum👏👏👏