Umudun Bittiği Yerden: Another Round

Umudun Bittiği Yerden: Another Round
  • 2
    0
    0
    1
  • Özellikle ana akımlaşmış ABD hegemonyası dışında kalan ülke sinemaları, temel anlamda kendilerine has üsluplarını ve kendi kültürlerine ait özgül koşulları beyaz perdeye uyarlamakla niteliklerini ortaya koyarlar. Kültürün toplumların ya da coğrafyaların benliklerini kümülatif bir kimlik olarak inşa etmeye yarayan bir araç olduğu düşünülürse sinema, bu kimliğin yaratılarak somut bir biçime dönüştürüldüğü bir sanattır. Polonya sineması denilince akıllara hemen Kieslowski ve beyazdan griye doğru akan görüntülerin, Doğu ve Batı kültürünün arasında sıkışmışlığın hikayeleri gelir. İspanyol sineması denilince ise Pedro Almodovar, yer yer sıcak-pastel renkler ya da Akdeniz iklimi tezahür eder. Bunlar gibi birçok örnekte, ülke sinemalarında öne çıkan yönetmenler ve onların kültürel kimliklerine göre yorumladıkları sinematik bakışlara rastlamak mümkündür.

    Bu doğrultuda geçtiğimiz günlerde Yabancı Dilde En İyi Film Oscar'ını alan; yönetmenliğini Danimarka sinemasının natüralist çocuğu, Dogma 95'in Lars von Trier ile öncüsü olan Thomas Vinterberg'in üstlendiği Druk, Another Round ya da Türkçeye çevrilen şekliyle "Körkütük" filmi; Kuzey'in Nordik havasını yer yer öne çıkan mizahi unsurlarıyla ısıtırken, zaman zaman da verdiği duru hissiyatla seyircide çok yönlü bir etki bırakan bir film olarak karşımıza çıkmaktadır. Druk her şeyden önce hayatın içinden bir hikayeyi olağanüstü bir sadelikle anlatarak herhangi bir Emile Zola romanına göz kırparken; verilen mesajlarla umudun, yeniden yaşama tutunma hissinin Camusvari bir çıkarsamayla tasvir edilmesi bakımından bilinç akışının somut bir modellemesi niteliğinde de ele alınabilecek bir yapıt.

    Filmin içeriğine değinmeden önce, yapım sürecinde gerçekleşen olaylara değinmekte fayda çünkü en az filmin hikayesi kadar dokunaklı bir hikayeye sahip. Druk henüz bir film olma fikri taşımıyorken, Vinterberg'in kızı İda, babasının yazdığı bir tiyatro oyunu olan eserin film olarak çekilmesi için babasına ısrar ediyor ve filmin daha çekim aşamasının başında İda şansız bir şekilde trafik kazasında hayatını kaybediyor. İda'ya filmde de yer vermeyi düşünen, hatta Mads Mikkelsen'in oynadığı karakter olan Martin'le birlikte özellikle okul sahnelerinde rol alması planlanan İda'nın ölümü Vinterberg'i darmadağın ederek film ile olan motivasyonunu yok ediyor. Senaryoyu birlikte kurguladığı arkadaşı Tobias Lindholm'e emanet eden Vinterberg, bir süre ara vermesine rağmen oyuncuların ve Cast'in iknasıyla çekimlere devam ediyor. Oyuncular bu konuda ekstra enerji sarf ederek Vinterberg'i neşelendirmek istiyor ve doğal olarak bu filme de yansıyor. Bu durum şüphesiz filmde yer yer mizahi unsurların öne çıkmasında bir etkendir. Ayrıca bu aşamadan sonra filmin neredeyse tamamına hakim olan "yaşama tutunma" hissi kendisini daha çok hissettirecektir. 

    Druk, Danimarkalı filozof Finn Skårderud’nün, kanda belirli bir oranda alkol bulunmasının yaşamı daha verimi kılacağı düşüncesinden hareketle alkolü bir araç olarak kullanarak aile, iş ve arkadaşlık gibi konulara temas ediyor ve bu yönüyle yaşamın oldukça içinde kalıyor. Filmin ana karakteri ve bir tarih öğretmeni olan Martin, mesleğinde başarılı bir dönem geçirdikten sonra iş ve aile yaşantısında gittikçe verimsizleşen, Sartre'tan referansla kendi yaşamına "yabancılaşan" bir noktadadır. Çalıştığı okuldan kendisi gibi öğretmen olan 3 arkadaşı onu tekrardan hayata döndürmek ister ancak film ilerledikçe görürüz ki Martin'in problemleri, diğer arkadaşlarının problemlerini de görünür kılmaktadır. Bu noktada karakterlerin tamamında kendilerine ve hayatlarına karşı var olan memnuniyetsizlik, onları günlük 0,05 oranında alkol alma düşüncesiyle hareket etmekte ortak kılar. Bir şeylerin daha iyiye gittiğini gördükçe günlük alkol seviyesini yükselten Martin ve arkadaşları için bunların paralelinde her şey yoluna girecek midir? Hayatlarına olan yabancılıkları, alkol sayesinde perdelenecek midir? Vinterberg kendine has duru üslubuyla bunun cevabını, özellikle filmin yükselişe geçtiği son yarım saatinde ustalıkla vermektedir. 

    Yaşamın diyalekti gereği iniş ve çıkışların olacağı bir gerçektir. Yeraltı dünyasına hapsedilen Sisifos'un kayayı her seferinde aynı inançla tepeye ulaştırmaya olan direnci gibi, düşülen yerden de geri dönmeye dair motivasyonun ve inancın sağlandığı her an, umuda tutunmak için bir fırsattır. Fırsatları kullanmak, bazen anın getirdiği bir eylemle gerçekleşirken bazen de planlanan bir sürecin sonucudur. Another Round yaşama tekrardan tutunmak için planlanan bir süreci ele alırken, kullandığı aracı alkol olarak tanımlasa dahi, bu noktada filmle ilgili yapılan tüm eleştirilere rağmen filmin bir alkolizm güzellemesinden fazlası olduğu sadece karakterlerin yaşadıkları dönüşümlerden ve içsel devinimlerinden hareketle sürecin sonunda ulaştıkları bakış açılarından anlaşılmaktadır. Filmin final sekansında karakterlerin ve Martin'in özgürleştiği, bir anlamda hayatlarının önüne çektikleri bariyerleri aşmaya yönelik eylemliliklerin bir sonuca ulaştığı da göz önüne alınırsa verilmek istenen mesajın tamamlandığı yadsınamaz.


    Druk, Another Round ya da Körkütük..Hangisini kullanırsanız kullanın, yaşadığımız coğrafyada ve onun şartlarında her şeyin gittikçe zorlaştığı bir dönemde, Thomas Vinterberg'in bizlere aşıladığı bir inanç, umut ya da adı her neyse. What a Life!


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.