Türk Folk Rock Müziği’Nin Amerikadaki Sesi: Barakka Band İle Röportaj

Türk Folk Rock Müziği’Nin Amerikadaki Sesi: Barakka Band İle Röportaj
  • 0
    0
    0
    0
  •  

     

    TÜRK FOLK ROCK MÜZİĞİ’NİN AMERİKADAKİ SESİ: BARAKKA BAND İLE RÖPORTAJ

    Also you can find the English version of the interview below.

    Keyif düzeyi azami olacağından şüphe etmediğim sohbetimize teşekkür ederek girizgah yapmak isterim. Uzun yıllardır birlikte çalışan bir ekip olarak müzik adına çok özel çalışmalara imza attınız. Peki ‘’Barakka’’ nın mottosu hangi cümleler ile açıklanabilir?

    Barış Kaya: Öncelikle bu güzel sohbet için ben teşekkür ederim. Ben grubun mottosunu İnstagramda yaptığımız bir hashtag (etiket ) ile açıklamak isterim . Biz Barakka’yız ve bunun anlamı daha fazlası’dır. Biz standart bir Rock ya da Folk müzik topluluğu değiliz, enstüman dağılımımız zaten o şekilde değil. Ayrıca herkesin müzikal geçmişi farklı. Biz aynı coğrafyadan çıkmış müzisyenlerden oluşan bir grup da değiliz; hatta fazlasıyla ironi var işin içinde. Roger buna değiniyor. Doğudan gelen Batı müziği ile ilgili gitaristin, Batıda yaşayan Doğu müziği ile ilgilenen diğer grup elemanları ile müzik yapması. Standart gruplardan daha fazlasını her anlamda yaşıyoruz; bizi besleyen gruplardan da ilham alarak.  

    Roger Mgrdichian: İstanbullu rockçı ABD doğumlu Ortadoğulu müzisyenlerle çalıyor. Kombinasyon yeni değil, ama bizi buraya getiren garip rota ve birlikte yarattığımız müzik. Birleşik etkilerimizin ve geçmişimizin benzersiz olduğunu düşünüyoruz, gerçekten bir Amerikan meselesi. Ve eğer insanları onunla dans ettirirsek, daha da iyi!

    Billy Tayoun: Barakka'yı kısa ve öz bir şekilde açıklamaya çalışsaydım, "Tutku, Amaç, Kültür ve Enerji!" olurdu.

     

    Müzik her kültürde farklılık gösterir derler genel itibarıyla sizlerde grup olarak Amerika ve Türkiye başta olmak üzere bir çok kültürde müziğinizi icra ediyorsunuz bu durumla ile ilgli fikirleriniz nedir? Müzik evrensel midir? farklılıkları neye göre gösterir?

    B.K. :Her kültürde farklılık gösterebilecek incelikleri olmasına rağmen, müzik evrensel. Amerikalı seyircilerimiz bizi  Türkçe şarkılarımızı çalarken bile tempo tutarak, zaman zaman dans ederek dinliyorlar. Farklılıklar tabii ki şarkıların düzenlemelerinde, enstrüman dağılımlarında yaşanır. Son yıllarda Folk Rock’ın özellikle dikkat çektiğini görüyorum. Buna Amerika’daki Country Rock’ı da ekleyebilirim. Ve bu tip farklı tarzlarda müzik gruplar , değişik coğrafyalarda büyük ilgiyle karşılaşıyorlar. Moğol grubu The Hu bence bu açıdan çok büyük iş başardı. Müzik evrensel ama her grup bunu bir şekilde içselleştirir; dinleyici de o müzikten kendine pay (duygu ) çıkarır. Genelden özele ve tekrar özelden genele dönen bir enerji dağılımı oluşur. 

    R.M. : Müziğimizi seven insanlar, nerede olursa olsun, genellikle aynı nedenlerle sever. Sözleri anlamayan ancak başlığın ne anlama geldiğini veya şarkının ne hakkında olduğunu bilen birçok insan, onları anlayan insanlarla aynı şekilde hissedebilir. Müzikteki ve şarkıdaki duygular evrensel ve yürek dolu. Enstrümentalistler olarak şarkıları mümkün olduğunca çok duyguyla desteklemek için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz.

    B.T. : Müzik, duyguların dili olduğu için evrenseldir. Barakka'nın her üyesi kendi yaşadığı ve kültürel deneyimlerini çaldığımız müziğe taşıyor. Mesela ben Batı Klasik, Rock, Arap, Ermeni ve Türk müziği sevgisiyle Amerika'da büyümüş Lübnanlı Amerikalıyım. Her zaman Türk, Lübnanlı, Suriyeli, Ermeni, Yahudi ve Mısır kökenli müzisyenler tarafından kuşatıldım ve ilham aldım. Pink Floyd, Fairuz, Mohammed Abel Wahab, Erkin Koray veya Mogallar dinlemek beni evimde hissettiriyor. Açıklaması zor ama belki bu yeni bir kültürdür ve benimdir. Ya da belki bu sadece ideal anlamda Amerikalı olmaktır.

     

    Üretim sizler için çok özel olmalı zira sürekli olarak bir fikir alış verişi, bir üretim haliniz var. Fikirlerinizi topladığınız torbada gelecek için bizleri neler bekliyor?

     

    B.K. :Öncelikle gecikmeler yaşadığımız ve hala piyasaya sürmediğimiz hazır bir albümümüz var, onu yayımlayacağız. Albümde aranjeleri Özgür Bakkaloğlu yaptı. Davulları Cengiz Tural çaldı, miksler Uğur Memiş tarafından yapıldı. Albümün Mastering’i Selim Sayarının ellerinden geçti. Albümden iki parçanın klibini çektik ve tekli olarak piyasaya sürdük. Sanıyorum iki ya da üç parçaya daha klip çekeceğiz. 

    Albümün dışında, yeni parçalar da yapıyoruz. Şarkıları genelde Roger ile birlikte yazıp, düzenlemeleri grup olarak yapmaya çalışıyoruz. Salgın dönemi bittiğinde Türkiye’de belli başlı şehirlerde konserler  vermeyi planlıyoruz . O dönem içinde üçüncü albümü de bitirmiş oluruz. 

    R.M. :Şarkı fikirleri birçok yerden gelir. Kendi açımdan (Roger) başka projeler için biriktirmiş olabileceğim besteleri almayı öğrendim ve şarkı fikirleri için Barış'a teklif ettim. Bunların her zaman işe yarayıp yaramadığını bilmiyorum ama işbirliği sürecinden gerçekten zevk alıyorum ve gelecekte bundan çok daha fazlasını yapmayı umuyorum.

    B.T. : 

    Yeni materyaller üzerinde çalışmak için bir araya gelmek, bu grupta olmanın en iyi yanlarından biri. Her bir şarkıya kendi bakış açımızı ve zevklerimizi getiriyoruz. Yeni bir fikir veya düzenleme üzerinde çalışmak son derece eğlencelidir, ancak en iyi yanı, bir performans sırasında bunu canlı olarak gerçekleştirmemizdir. Bir klavyeci olarak, birçok farklı ses ve sesle denemeler yapıyorum. Bazı örnekler Türk geleneksel seslerini gerektirirken, diğerleri daha batı hissine ihtiyaç duyar. Bazı şarkılarımız bu modların her ikisinden de geçiş yapıyor. Bir yılı aşkın süredir ilk canlı performanslarımızın bazılarında seslendirileceğine emin olduğum eserlerde yeni şarkılarımız var. Gelecek için başka neler beklediğinden emin değilim ama şurası kesin ki, Covid'in uzun karanlık döneminden sonra ilk kez canlı bir performans için sahneye çıktığımızda bir enerji patlaması olacak. Umarım her şeyi çok hızlı oynamayız! haha

     

    Keyifle devam eden sohbetimize özel bir soru ile devam etmek isterim. ‘’Birlikte başaracağız’’ adı ile çok özel bir projeye hayat verdiniz. Özellikle günümüz Türkiye şartlarında enstürman ve müzikal aletler fiyat bakımından cep yakıyor. Sizlerde çok uzaklardan özellikle imkan konusunda sıkıntı yaşayan müzisyenlere bir çok müzikal malzeme hediye ettiniz ve devam ediyorsunuz. Bu anlamlı işin temeli neye dayanıyor? Amaçları neler? Proje kapsamında ileriki adımlardan da bahseder misiniz?

    Birlikte Başaracağız benim için özel bir proje. Gitar çalmaya ilk başladığım zamanlarda bizim (jenerasyon olarak) dezavantajımız bir çok şeye ulaşamamaktı. Ekonomi bu kadar kötü değildi ama Rock gruplarının Tab’larına ya da albümlere ulaşmak zordu. Albümler ülkede geç piyasaya sürülürdü, birçok grubun albümleri piyasaya çıkmaz, çekme kasetlerden dinlerdik. İyi enstrümanlar dükkanlarda az sayıdaydı. Şimdi internetin gelişmesi ve YouTube sayesinde müzik ile ilgili her türlü bilgiye insanlar kolayca ulaşabilirler. Ülkemiz için asıl sorun, dışarıda yapılan enstrümanlar, aletler her geçen gün daha pahalı hale geliyor. Genç müzisyenlerin durumunu iyi anlıyorum. Şimdilerde taksitle alet alma şansı var ama döviz inanılmaz yükseldi. O yüzden erişim şansı daha zorlaştı. ABD’de bazı şeylere ulaşmak çok daha kolay. Bu noktada, elimde ve diğer müzisyen arkadaşlarımızın elinde fazladan duran, kullanmadığımız, bir çok irili ufaklı alet olduğunu gördük. Bunları da Türkiye’deki müzisyen adayı arkadaşlarla paylaşmak istedik. Genelde paylaşımlarımız gitar ve bas gitar üzerine. O yüzden davulcu adayı arkadaşlarımıza da  1 aylık olarak Cengiz Tural’ın Patreon davul dersleri hediye ediyoruz. Kazanan arkadaşımızı Cengiz seçiyor. Şimdilik pedal, teller vs çekiliş ile veriyoruz. Çünkü talep çok fazlalaştı. Bu projenin devamında ise grubumuzun tanıtımına yardımcı olacak arkadaşlara Street Team üyeliği vererek onlara da pedal, tel yardımları yapmayı düşünüyoruz. 2. El Gitar isimli bir sayfa ile 2 kere gitar da verdik, devamı gelecek diye umuyoruz. Bu projenin bize en büyük avantajı bence, hem genç ve yetenekli müzisyen arkadaşlarla tanıştık hem de kendimizi tanıtmış olduk bir nebze. Çok yetenekli arkadaşlarımız varmış, bunu gördük. Onlarla iletişimde olmak da çok güzel. Elimizden geldiğince devam etmeye çalışacağız. Eminiz ki Türkiye konserlerimizde birçoğuyla fiziksel olarak tanışmış olacağız. Belki içlerinden birkaçı ile ortak projeler de yaparız, kim bilir? 

     

    Bir festival düzenlenecek olsa ve bütün fikirler size ait olsa ‘’Barakka’’ bizlere nasıl bir festival hazırlardı.

     

    B.K. :Bir çok müzik tarzına hitap eden uluslar arası bir festival olurdu. Bir Elektrik müzik grubunun bir sahnede, Hard Rock grubunun başka bir sahnede ve World Music tarzı çalan bir başka grubun da bir başka sahnede çalması  benim için çok doyurucu olurdu. Farklı dillerde farklı tarzlarda çalınan müzikler ve söylenen şarkılar, güzel bir atmosfer yaratırdı. 

     Her tarz ve enstrümanlar ile ilgili Workshoplar ile bu festivali besler, dinleyicilerin grup ve sanatçılarla bir nebze daha yakınlaşmasını sağlardık. Bir de başka bir özel sahne kurup, sadece gençlerden oluşan daha albüm çıkarmamış grupların festivalin bir parçası olmasını sağlardık. Amatör grup ve sanatçılar sahnesi gibi. 

    B.T. :Barakka, birbirinden çok farklı ama aynı akıl ve ruha sahip müzisyenlerden oluşan bir festival hazırlayacaktı. Bu festivalin sadece Türk ya da Amerikan değil, bir kültür kutlaması olmasını isterdim. Belki Batı Müziğine muazzam Afrikalı Amerikalı katkısını kutlamak için Caz, Blues ve Soul, ardından bazı Batı Afrika, Hint, Fars ve Arap sanatçıları veya grupları biraz Ska ve Reggae'ye yol açar. Neden olmasın? Bu festival bir günle sınırlı OLMAYACAKTIR! Sanırım anahtar bu, Limitsiz! Tamamen farklı geçmişlere sahip müzisyenlerin birlikte performans göstermeleri için bir fırsat olmasını isterdim. Gerçek bir kültür kutlaması.

     


     
     
     

     

    Türkiye’deki müzikal gelişmeleri nasıl karşılıyorsunuz? Son dönemde sizin açınızdan göze çarpan projeler oldu mu? Dikkatinizi müzikal anlamda neler çekiyor?

    B.K. :Türkiye’de diğer ülkelerde olduğu gibi Rock müzik durgunlaştı diye düşünüyorum. Özellikle Türkiye’de şu sıralar Rap / Hip-hop a karşı büyük ilgi var. Yine de bazı Rock ve İndie gruplar dikkatimi çekiyor. “Adamlar” çok iyi bir grup bence. Güzel parçaları var. Kadirhan Ayter beğendiğim bir gitarist ve güzel parçalar yapıyor. Keskin, yetenekli bir İndie/Blues grubu, onları da beğeniyorum. Onun dışında Roger gibi Yasak Helva’yı da eklemek isterim. Büyük ve tanınmış grupları eklemiyorum, beğendiğim çok grup var Türkiye’de . 

     

    R.M. :Ben (Roger) online olarak çok fazla Türkçe radyo dinlememe rağmen, çoğu trendi takip etmiyorum ve çoğu zaman kendimi TRT Nağme'de buluyorum. AMA, ben (Roger) Salih Korkut Peker ve Yasak Helva'nın yaptığı yeni işi gerçekten çok seviyorum. Tipik olarak, eski ve yeninin karışımı beni cezbediyor, özellikle bu kombinasyon ikisini daha zayıf değil, aslında daha güçlü yapıyorsa

     

    Türkiye’den bahsetmişken bir de Amerika’yı konuşalım. Bulunduğunuz bölgede müzik adına nelerden bahsedebilirsiniz? Amerika’da müzikal projeler hangi aşamalardan geçiyor? Fark varsa şayet müziğe ne tür bir etkisi var?

    Amerika’da müzisyenler ve gruplar daha şanslılar bence. Turne yapmak için illa ünlü olmanız gerekmiyor. Ülke çok büyük ve ülkenin her yerinde her türlü müziğe yer var. Rock müzik anlamında piyasaya hakim olan gruplar daha köklü gruplar olsa da, hala bir çok Rock festivalinde yeni gruplarla karşılaşabilirsiniz. Nashville’de Country müzik grupları çok fazla ama her Rock grubu da orada konser vermek ister. New York, Los Angeles, Boston, Chicago fazlasıyla canlı müzik mekanına sahip. 

     

    Philadelphia ve NY etrafında da her türlü tarzda gruplar devamlı sahne alıyorlar. Bu tip konserlere pandemiden önce mümkün oldukça gitmeye çalışırdım. Farklı tarzları dinlemek bence kendi müzik anlayışı için de bir müzisyenin yapması gereken işlerin başındadır. 

    Müzikal projelerin aşamalarına değinmek gerekirse, burada profesyonellik daha üst noktada. Stüdyo kayıtları, PR işleri, konser organizasyonları pek tabii ki finansal açıdan daha kolay olabiliyor Amerikalı gruplar için. Farklı platformlarda çalışan insanlar işlerini en iyi şekilde yapmaya çalışıyor (yapıyor) ve bu durum ortaya çıkan eserin de daha dikkat çekmesini sağlıyor bence. 

     

    İlk göz ağrınız olan ‘’Uzaklardan’’ albümü ile ilgili bizlere anlatmak istediğiniz özel deneyimler ve/veya özel anılarınız var mı?

    B.K. :Uzaklardan, tamamen kendi prodüksiyonumuz olan bir albüm. Kayıtlarını o zamanlar grubun konserlerinde davulları çalan Jim Hamilton’ın stüdyosunda yapmıştık. Tabii farklı şeyler denemiştik stüdyoda. Aklıma ilk gelen, vokal akustiğini daha güzel yapmak için stüdyonun içinde farklı yerlerde şarkıları söylediğim. Son’un Uzaklardan albümündeki versiyonunu bodruma inen merdivenlerde kaydetme fikrini uygulamamızdı. Çok da beğendik o vokal kaydını. Amacımız sadece denemekti ama sonunda o vokal kaydını tuttuk. Gri Sokakların vokalleri de evin salonunda kaydedildi, hahah. 

    R.M. :Favorilerimden biri, Engin Kaan Günaydın'ın kaydımıza konuk olarak katılmasıyla bizleri onurlandırdığı bir öğleden sonra, HALF THE SONGS için davul parçalarını kaydetmemiz. Her şarkı için yaklaşık 3 kez aldı, her biri bir öncekinden daha iyi (ve daha fazlasını yapmak istedi!) Bu parçalar çok uzun süre bitmeden kaldığında kaydı tamamlamamıza yardım ettiği için minnettarım.

    B.T.Uzaklardan çıktıktan kısa bir süre sonra İstanbul'da sahne aldık. Türkiye'de doğup Amerika'da büyümüş şarkıların İstanbul'da sahnelerde canlı çalınması ve benim (Amerikalı) bakış açıma göre "Uzaklardan" - uzaktan seslendirmek gerçeküstüydü. Sahnedeyken bunu düşündüğümü hatırlıyorum. Nedense sorunuzda muhtemelen kötü bir google translate'in sonucu olan "göz ağrısı" ndan bahsediyor, ancak ilginç olan şu ki, biz bir gece İstanbul'da performans sergilemek için sahneye çıkmadan hemen önce tüm grup gözlerini biber gazıyla siliyordu. . Bunun nedeni Soma maden faciasının protestolarıydı.

     


     
     
     

    Keyifli sohbetimizde sona yaklaşırken, Dünya olarak zor bir dönem yaşıyoruz. Elbette bu durumun ülkemizdeki bilançosu bizler için ağır oldu. Konumuz ile ilgili olan kısmına gelirsek bu dönemde birçok sanat insanı hayatından oldu ve belki de onlardan gelecek çok özel üretimlerden mahrum kaldık en önemlisi bir insandan mahrum kaldık. Eğlence sektöründeki emekçiler 1.5 yılı aşkın süredir işsiz. Süreç ile ilgili düşüncelerinizi ve kült haline gelmiş eserlerinizde anlatmak istediğiniz fikirlere dayanarak önerilerinizi merak ediyorum?

     

    Bence ülke yönetimlerinin çoğu bu zorlu dönemde sınıfta kaldılar. Kriz yönetimleri çoğu ülkede başarısızlıkla sonuçlandı. Bir çok iktidar koltuğu kaybetti. Türkiye açısından bakarsak bu durum daha da zorlu oldu. Özellikle sektörümüz içinde çalışan , tanıdığımız arkadaşlarımız , dostlarımız işsiz kaldılar. Devlet yardımı ya alamadılar ya da çok düşük rakamlarda alabildiler. Kimseye yetecek bir maddi yardım gelmedi. Kapalı kalmak, işsizlik, belirsizlik, depresyon için yeterli bir ortam. Bazı dostlar bu durumu atlatamadılar. Peki suçlu kimdir, bunun yanıtını zaten verdim. Yeni albümümüzde direkt bu konu olmasa da (pandemide daha belirgin yaşadığımız) hayatın geneli ile anlatmaya çalışıyoruz. Roger ile birlikte yaptık parçayı. İlk parçamız Ağıt mesela. Her genç ölüm, her insanın çaresizlik içinde kendi canına kıyması bir ağıt yakacak kadar acıdır aslında. Şarkımızın son sözleri de “başka bir yolu olmalı” . Başka bir yolu var. Nedir? Doğru yönetimler, bilinçli yöneticiler, adaletli organizasyonlar ve halkın sağlık, eğitim ve kriz hallerinde destek almasını sağlayacak bir sistem bu yolu açar bize. Bu çok zor değil. Sadece halkı için çalışacak doğru kişileri seçmek önemli olan. Takım tutar gibi kişi tutmalar, yolunda ölürüz gibi laflar, kişisel bağımsızlığı zaten yok eder. Hizmet için bu insanları seçiyoruz, biz onlara hizmet edemeyiz. Bu fark görüldüğü zaman sorunlarımızla gerçekten yüzleşeceğiz. Çözümler de o zaman gerçeğe dönüşecek. 

     

    Uzun süre etkisinde kalacağım sohbetimizi, okurlarımıza sosyal ve müzikal hayatları ile ilgili verebileceğiniz tavsiyeler ile noktalamak istiyorum.

     

    Genç arkadaşlarıma önerim şu: asla ve asla yapmak istedikleri şeyi bırakmasınlar, peşinden gitsinler. Her zaman öğrenmeye açık olsunlar, teknolojiyi de öğrenmek için kullansınlar. Artık bilgiye ulaşmak her zamankinden daha kolay. Olaylara, ilgi alanlarındaki konulara asla tek yönden bakmasınlar. Asla tek tarz müzik ve tek tarzda müzisyenleri dinlemesinler. Farklı tarzlar her zaman sizi müzikal olarak geliştirir. Enstrümanlarına çalışmayı asla bırakmasınlar. Sosyal anlamda da bu böyle. İstediğiniz şeye / konuma ulaşmak için çalışmanız ve kendinizi geliştirmeniz gerekir. Öncelikle okumalısınız. Sonrasında da her konuyu farklı şekillerde irdelemelisiniz. Bizden neredeyse iki yüz yıl önce yaşamış Dede Efendi “Müzik öyle bir denizdir ki, ben paçaları sıvadım hala içine giremedim” demiştir. Bu sözler bize çok şey anlatıyor aslında. Okumak, incelemek ve herkesten , her tarzdan yeni şeyler öğrenmek çok önemli, bunu asla bırakmayın. Desteğiniz ve ilginiz için çok teşekkür ederiz, bu güzel ve akıl dolu sorular ile sohbetimiz için de emeği geçen herkese teşekkür ederim. Sevgiler

     

    ENGLISH

     

    1-) I would like to thank our conversation, which I do not doubt that it will be
    the maximum level of enjoyment. As a team that has been working together
    for many years, you have carried out very special works in the name of music.
    So, in which sentences can the motto of "Barakka" be explained?

    Barış Kaya: Thank you for this nice conversation. I want a Hasan (tag) Ileh like on Instagram, the motto of the groups. We are Barakka and it is more than that. We are a standard Rock or Folk music practice, our instrument is not like that anyway. Also, everyone's musical is different. We are a group of people from the same geography; maybe there is some irony in it. Roger mentions that. Guitarist about the West from the East, living in the East with "music with the band members" Living in the East. More useful tools than standard groups; inspired by the groups that feed us.

    Roger Mgrdichian:Rock dude from Istanbul plays with middle east musicians born in USA. The combination is not new, but the weird route that got us here and the music we create together is. We think our combined influences and backgrounds is unique, really an American thing. And if we get people dancing to it, even better!

    Billy Tayoun: If I would try to explain Barakka in a succinct phrase, it would be "Passion, Purpose, Culture and Energy!"

    2-)They say that music differs in every culture. Generally, you perform your
    music as a band in many cultures, especially in America and Turkey. What are
    your opinions about this situation? Is music universal? How does it show the
    differences?

    B.K. : Music is universal, although it has subtleties that may differ in each culture. Our American audience listens to us while playing our Turkish songs, keeping the tempo and dancing from time to time. The differences, of course, are experienced in the arrangement of the songs and the distribution of instruments. In recent years, I see that Folk Rock has attracted particular attention. I might add Country Rock in America to that. And this type of music groups in different styles are met with great interest in different geographies. I think the Mongolian band The Hu did a great job in this regard. Music is universal, but every group internalizes it in some way; the listener also gets a share (emotion) from that music. An energy distribution occurs, returning from the general to the specific and back again to the general.

    R.M. :The people who like our music usually like it for the same reasons, no matter where. Many people who don't understand the lyrics but know what the title means or what the song is about can feel the same way as people who do understand them. The emotions in the music and the singing are universal and full of heart. As instrumentalists, we do everything we can to support the songs with as much emotion as possible.

    B.T. : Music is universal in that it is the language of emotion.   Each member of Barakka brings their lived and cultural experiences to the music we play.  For example, I am Lebanese American, who grew up in America with a love of Western Classical, Rock, Arabic, Armenian and Turkish music.  I have always been surrounded and infused by musicians of Turkish, Lebanese, Syrian,  Armenian, Jewish, and Egyptian descent.    Listening to Pink Floyd, Fairuz, Mohammed Abel Wahab, Erkin Koray, or Mogallar all make me feel at home.   It's hard to explain, but maybe this is a new culture and it's mine.   Or maybe that is just being American in an ideal sense.

    3-) Production should be very special for you because you have a constant
    exchange of ideas, a state of production. What awaits us for the future in the
    bag where you collect your ideas?

    B.K. : 

    First of all, we have a ready album that we have been experiencing delays and we haven't released yet, we will release it. Özgür Bakkaloğlu made the arrangements for the album. Cengiz Tural played the drums and the mixes were made by Uğur Memiş. The mastering of the album passed through the hands of Selim Sayar. We shot the clips of two tracks from the album and released them as singles. I think we're going to shoot two or three more clips.

    Apart from the album, we are also making new tracks. We usually write the songs together with Roger and try to do the arrangements as a group. When the epidemic period is over, we plan to give concerts in certain cities in Turkey. In that period, we will have finished the third album.

    R.M. : Song ideas come from many places. From my (Roger) perspective, I have learned to take compositions which I may have saved for other projects and offered them to Baris for song ideas. I don't know if these always work, but I really do enjoy the collaborative process and hope to do much more of that in the future.

    B.T. : Getting together to work on new material is one of the best parts of being in this band.   We each bring our own perspectives and tastes to each song.  Working through a new idea or arrangement is extremely fun, but the best part is when we execute that live, during a performance.   As a keyboard player, I get to experiment with many different sounds and voices.  Some instances call for Turkish traditional sounds while others need a more western feel.  Some of our songs transition from both of these modes.    We have new songs in the works which I am sure will be performed in some of our first live shows in over a year.    I am not sure what else awaits for the future, but this much is certain, when we first hit the stage for a live performance for the first time after the long dark time of Covid, there will be an explosion of energy.   I hope we don't play everything too fast!  haha

    4-) I would like to continue our enjoyable conversation with a special
    question. You gave life to a very special project with the name "We will
    achieve together". Especially in today's Turkey conditions, instruments and
    musical instruments burns out in price. You have given many musical
    materials to the musicians who have difficulties especially in terms of
    possibilities from far away and you continue. What is the basis of this
    meaningful work? What are their goals? Could you tell us about the next
    steps within the scope of the project?

     

    Together We Will Succeed is a special project for me. When I first started playing the guitar, our disadvantage (as a generation) was not being able to reach many things. The economy wasn't that bad, but it was hard to get rock bands' Tabs or albums. The albums were released late in the country, the albums of many bands were not released, we listened to them from the cassette tapes. Good instruments were few in the shops. Now, thanks to the development of the internet and YouTube, people can easily access all kinds of information about music. The main problem for our country is that instruments and tools made outside are getting more expensive day by day. I understand the plight of young musicians well. Nowadays, there is a chance to buy tools in installments, but the exchange rate has increased incredibly. So the chances of access have become more difficult. Some things are much easier to get in the US. At this point, we saw that there are many large and small instruments that we do not use, which are extra in my hands and in the hands of our fellow musicians. We wanted to share these with our musician candidates in Turkey. Generally, our posts are on guitar and bass guitar. That's why we give Patreon drum lessons of Cengiz Tural to our drummer candidates for 1 month. Cengiz chooses our winner. For now, we are giving with pedals, wires etc. by drawing. Because the demand has increased too much. In the continuation of this project, we plan to give Street Team memberships to friends who will help promote our group, and provide pedal and wire aids to them. We also gave guitar 2 times with a page called 2nd Hand Guitar, we hope that there will be more. I think the biggest advantage of this project for us is that we both met young and talented musician friends and introduced ourselves a little bit. We have very talented friends, we saw that. It's also nice to be in contact with them. We will try to continue as best we can. We are sure that we will have met many of them physically at our concerts in Turkey. Maybe we can do joint projects with a few of them, who knows?

     

    5-) If a festival was to be held and all the ideas belong to you, what kind of
    festival "Barakka" would prepare for us.

    B.K. :It would be an international festival that appeals to many musical styles. It would be very satisfying for me to have an Electric band playing on one stage, a Hard Rock band playing on another stage, and another band playing World Music on another stage. Music played and songs sung in different languages ​​and in different styles created a nice atmosphere.

    B.T. :Barakka would prepare a festival of very different musicians but of like mind and soul.   I would want this festival to be a celebration of culture, not just Turkish or American.    Maybe it would include Jazz, Blues and Soul to celebrate the immense African American contribution to Western Music, followed by some West African, Indian, Persian, and Arabic artists or bands leading into to a little Ska and Reggae.  Why not?   This festival would NOT be limited to one day!  I guess that is the key, No Limits!   I would want there to be an opportunity for musicians of completely different backgrounds to perform together.  A true celebration of culture.

    6-) How do you meet the musical developments in Turkey? Have there been
    any outstanding projects from your point of view recently? What do you
    notice in a musical sense?

    B.K. :I think that rock music has stagnated in Turkey as in other countries. Especially in Turkey, there is a great interest in Rap / Hip-hop these days. Still, some rock and indie bands catch my attention. I think "The Guys" is a very good group. It has beautiful pieces. Kadirhan Ayter is a guitarist I like and he makes beautiful pieces. A sharp, talented Indie/Blues band, I like them too. Apart from that, I would like to add Forbidden Halva like Roger. I do not include big and well-known groups, there are many groups that I like in Turkey.

    R.M. :Even though I (Roger) listen to a lot of Turkish radyo online, I don't follow most trends and most of the time just end up on TRT Nagme. BUT, I (Roger) really love the new work being done by Salih Korkut Peker & Yasak Helva. Typically, I'm attracted to the mix of old and new, especially when the combination makes neither one weaker but actually stronger

     

    7-) Speaking of Turkey, let's talk about America. What can you talk about
    music in your region? What are the stages of musical projects in America? If
    there is a difference, what kind of effect does it have on the music?

    I think musicians and bands are luckier in America. You don't have to be famous to tour. The country is huge and there is room for all kinds of music all over the country. Although the bands that dominate the market in terms of rock music are more established bands, you can still encounter new bands at many rock festivals. There are a lot of Country bands in Nashville, but every rock band wants to perform there. New York, Los Angeles, Boston, Chicago have plenty of live music venues.

    8-) Do you have any special experiences and / or special memories you want
    to tell us about the album "From the Fares", which is your first eye pain?

    B.K. :From Far Away is an album entirely our own production. We recorded it in the studio of Jim Hamilton, who played the drums at the band's concerts at that time. Of course, we tried different things in the studio. The first thing that comes to my mind is that I sing songs in different places in the studio to make the vocal acoustics better. It was our implementation of the idea of ​​recording Son's version from the album From Far Away on the stairs down to the basement. We really liked that vocal recording. Our goal was just to try but we finally got that vocal recording. Gray Streets vocals were also recorded in the living room of the house, hahah.

    R.M. : One of my favorites is how we recorded drum tracks for HALF THE SONGS in just one single afternoon when Engin Kaan Gunaydin honored us with his guest appearance on our record. He did about 3 takes for each song, each better than the last (and wanted to do more too!) I'm grateful that he helped us complete recording when those tracks had sat unfinished for too long.

    B.T. : 

    Shortly after the release of Uzaklardan, we performed in Istanbul.   It was surreal to be performing songs that were born in Turkey, that had grown up in America, being played live on stages in Istanbul and from my (American) perspective that was "Uzaklardan" - from a distance.   I remember thinking this while on stage.   For some reason your question mentions "eye pain" which is probably a result of a bad google translate, but the interesting thing is that the entire band was constantly wiping their eyes from tear gas right before we went on stage one night in Istanbul to perform.  This was due to the protests from the Soma mining disaster.   

     

    9-) As our pleasant conversation approaches the end, we, as Dünya, are going
    through a difficult period. Of course, the balance of this situation in our
    country was heavy for us. If we come to the part related to our subject, many
    art people lost their lives during this period and perhaps we were deprived of
    very special productions to come from them, most importantly, we were
    deprived of a human being. Laborers in the entertainment industry have been
    unemployed for over 1.5 years. I am curious about your thoughts about the
    process and your suggestions based on the ideas you want to tell in your cult
    works?

     

    I think most of the country's governments failed in this difficult period. Crisis managements have failed in most countries. Many seats of power have been lost. From the perspective of Turkey, this situation was even more difficult. Especially our friends and colleagues who work in our sector and we know became unemployed. They could not get state aid or they could get it at very low numbers. No financial aid came to anyone. It is a sufficient environment for being closed, unemployment, uncertainty, depression. Some friends could not get over this situation. So who is the culprit, I have already given the answer to this. In our new album, we try to explain it in general, although this is not a direct subject (which we live more clearly in the pandemic). We did the piece together with Roger. For example, our first song is Lament. In fact, every young death, every person taking their own life in desperation is painful enough to lament. The last words of our song are “there must be another way”. There is another way. What? Correct administrations, conscious managers, fair organizations and a system that will enable the public to receive support in health, education and crisis situations pave the way for us. This is not too difficult. It is only important to choose the right people to work for their people. Keeping people like a team, sayings like we're going to die on the way destroys personal independence anyway. We choose these people for service, we cannot serve them. When this difference is seen, we will really face our problems. Only then will solutions become reality.

    10-) I would like to conclude our conversation, which I will be influenced by
    for a long time, with the advice you can give to our readers about their social
    and musical lives.

    My advice to my young friends is this: they should never ever give up what they want to do, they should go after it. Let them always be open to learning and use technology to learn. Accessing information is now easier than ever. They should never look at events and issues in their interests from one side. They should never listen to one style of music and one style of musicians. Different styles always develop you musically. Let them never stop working on their instruments. Socially, it is the same. You have to work and improve yourself to achieve what you want/position. You should read first. After that, you have to examine each issue in different ways. Dede Efendi, who lived almost two hundred years before us, said, “Music is such a sea that I rolled up my sleeves and still couldn't get into it.” These words tell us a lot. Reading, studying and learning new things from everyone and every style is very important, never give up. Thank you very much for your support and interest, and I would like to thank everyone who contributed to our conversation with these beautiful and intelligent questions. Yours sincerely

     


     
     
     


     

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.