ses ve sessizlik üzerine; "Sinemanın Gücü" diye bir gerçek var

ses ve sessizlik üzerine; "Sinemanın Gücü" diye bir gerçek var
  • 2
    0
    0
    0
  • Kimi zaman ses getiren içeriklerle, kimi zaman çıt çıkmayan sessizliklerle büyüleniriz. Sinema tam da bu kesişimle hayatımıza girer. İnsanı, toplumu, çocuğu ve nicesini yansıtmaya çalışırken “biz” olur. Gürültünün içindeki sessiz çığlığı duyabilmeyi veya sessizliğin içindeki o haykırışı anlayabilmeyi ele alır. Böylelikle bu iki kesişim sinemaya yön vererek ilerleyişini devam ettirmektedir. Yaşamın tüm çağrımlarını yansıtabilmek öyle kolay da bir durum değildir. Düzen ve düzensizlik nasıl hayatın içindeyse, ses ve sessizlik de sinema dünyasının içindedir. İnsan kimi zaman sesini duyuramazken duyulmak ister ya.. Sinema bize tam da bu duyguyu yansıtır. Duyulmayan sesleri, görülmeyen veya üzerinde durulmayan konuları, farklılıkları, çığlıkların ardında yatan hüznü gösterir. Tüm bunları hissetmek isteyen insan sinemaya yönelir. Bu yönelimin sonunda farkındalıklar gibi içsel sorgulamalar da kendini göstermektedir. Toplumsal konulardan, kişisel problemlere hepsi yaşamın parçasıdır, yokluk ve bolluk her zaman iç içedir, bir zamanlar mutluyken şuan üzgün olabilmek gibi. Her ayrıntısıyla sinema evrenseldir. Dil, ırk veya sosyokültürel düzey vs. gibi olgular gözetmeksizin her bireye hitap şeklidir. Dünya nasıl bir yer olmalı? Sorusuna benzeyen bir tarafı da vardır. Nasıl devam etmesini istersek o şekilde ilerletebilir veya değiştirebiliriz. Üstünde durduğum ses ve sessizlik kavramlarının bütünlüğünü bana göre en çarpıcı iki sanatçı ile bitirmek isterim. Bu iki sanatçı sanatını icra ederken tüm süreçleri bağlamından koparmayarak işlemiş, bizlere farklı düşünce kapılarını aralatmıştır. Herksin kendi dünyasından parçalar bulduğu, sorunlarını ekranda izlediği ve duyulmamış her sesi duymaya başladığını fark ettiren eserlere imza atan o isimler; Charlie Chaplin ve Kemal Sunal. İşledikleri konular aynıydı belki ama işleyiş tarzları kendilerine özgüydü. Chaplin, o haykırışları sessizliğiyle dünyaya duyururken; Sunal, hicivleriyle, betimlemeleriyle ve komediyle sesini duyurmuştur. Fakat biz onları izlerken hissettiğimiz ve anlamlandırmaya çalıştığımız tüm duygular ortaktı. Bizlerin bu diyalektikten çıkarması gereken anlam; Ses veya sessizlik, hangisini seçersek seçelim duyurmaya çalıştığımız tüm duyguları yansıtabilmenin bir yolu olduğudur. 


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.