Gecenin bir vakti, bir yayın izlerken konuşulan bir konu dikkatimi çekti. Son zamanların en iyi bilim kurgu yönetmenlerinden Denis Villeneuve hakkında ilginç bir tespitte bulunulmuştu. "Denis Villeneuve filmlerinde kadınları etkileyen atmosfer"

Bu yayına denk gelene kadar fark etmişsem de çok üzerine düşünmediğim bir konuyla yüzyüze geldim. Evet, benim bir çok kadın arkadaşım Denis Villeneuve filmlerini aşırı sevse de bana gayet sıradan geliyordu. Tamam gerçekten güzel sinematografisi var ama ekstra bi cezbeden yönü yoktu. Ancak önemli bir konu ben ve tamamiyle kadınlardan oluşan koca bir orduyu ayrıştırıyordu; The Female Gaze (Kadın Bakışı)

(Buradan o yayıncılar eğer denk gelirlerse bu yazıya kendilerine bu fikir için çok teşekkür ediyorum. Umarım onlar da keyifle okuyolardır.)

Female Gaze Nedir?

Female Gaze konsepti, daha öncesinde ortaya atılan Male Gaze isimli bir teoriden türetilmiştir. Heteroseksüel erkeklerin bakış açısından film seyrini oluşturan önemli unsurları ele alan Male Gaze teorisi aynı noktaların kadınlara uyarlanmasıyla Female Gaze'i oluşturmuştur. 

Snematografi başından itibaren kadınları merkezine alır. Kadını gösterilen bir öge olmaktan öteye çıkarır. Kadını izleyici, anlatıcı ve konu eder. Bir erkeğin Fight Club sonrası kendini Tyler Durden gibi hissetmesine sebep olan sinema artık bu sayede kadınları da düşlerine ortak eder.

Bu akımın son zamanlarda gördüğümüz çeşitli örnekleri; A Handmaid's Tale, Blue is the Warmest Color gibi yapımlardır. Ancak Denis Villeneuve bilim kurgu ve kadınlar gibi iki birbirine uzak örgüyü birbirine örmeyi başarmış durumda.

Peki, Neden Buna Gerek Var?

Son zamanların modern toplumunda Sosyal Adalet dengeleri kurulmaya çalışılırken feminist teoremlerin de artık sinemada işlev kazandığını görüyoruz. Açıkçası uzun zamandır erkekleri cezbeden, onların sinema seyir zevkine hitap eden dünyada aynı durum kadınlar için de geçerli.

Üstelik Dune, Blade Runner gibi bir grup sakallı adamın içlerine girdiği bilim kurgu evrenlerine artık kadınlar da ilgi duyabilşyor bu sayede. Bu konuda Denis Villeneuve isimli yönetmeni bizim jenerasyonumuz için The LOTR nezdinde kaliteli bir iş sunması bir yana, bu dünyalara kadınlar için de kapı aralamış olmasından dolayı bir tık minnet borçlu olmalıyız. Çünkü sinema, herkes için seyir zevki sunmalı.