Barok besteci ve kemancı olan İtalyan müzisyen Tartini’yi anacağım bu yazımda. Nocturne isimli Amazon’un 2020 çıkışlı filminde ilk kez adına rastladığım bu müzisyenin ilginç bir hikayesi var. İtalyan sanatçıyı müzik tarihinde önemli bir yeri olmasına rağmen, çoğu müzisyen “Devil’s Trill” keman sonatının bestecisi olarak biliyor.
Tartini’nin bu çok bilinen eseri teknik olarak zorlu çift stoplu trilleri gerektiren ve modern standartlara göre bile zor olan bir solo keman sonatı ortaya koymuş. Bunu nasıl yaptığı konusu ise birçok insana göre hayret verici bir hikayeyle süsleniyor.
Alman asıllı Rus okültist, Teosofi Derneği’nin kurucusu ve teozofinin batıda yaygınlaşmasını sağlayan kişi yani Madame Blavatsky tarafından işlenen bir efsaneye göre Tartini, şeytanın yatağının dibinde keman çalarken belirdiği bir rüyadan sonatı yazmak için ilham aldı.
Rivayete göre Giuseppe Tartini, para kazanmakta ve keman çalmak için yer ayırtmakta zorlanıyordu, bir gün kendini öldürmeye karar verdi ama önce bir gece daha uyumak istedi. O gece garip bir rüya gördü.
Tartini, bu meşhur rüyasını Fransız astronom ve yazar Jerome Lalande’e anlatmış, kendisi de bunu gezi anıları olan Voyage D’un François En Italie, Fait Dans Les Années 1765 & 1766'ya eklemiştir:
“Tartini 1713'te bir gece rüyasında şeytanı görür. Şeytan ona her işte hizmetinde olacağına söz verir. ve bu rüyada her şey çok gerçekçidir. Rüyasında şeytana kemanını verdiğini görür. Şeytanın solo bir parçayı inanılmaz güzel ve lezzetli bir biçimde çaldığına hayretler içerisinde tanık olur ve duyduğu bu şey bütün hayatı boyunca duyduğu veya hayal ettiği her şeyden üstündür. O kadar şaşırmıştır ki uyandığında nefessiz kalmış olduğunu fark eder.
Şeytanın bu muhteşem ve huşu içinde bırakan çalışını duyduktan ve büyük bir duygu yüklemesiyle uyandıktan sonra duyduklarını tekrar ifade etmeye heveslenir ancak mümkün olmaz. Fakat bir parça besteler, belki de eserlerinin en iyisidir. Ona ‘şeytanın sonatı’ adını verir. ancak rüyasında duyduğunun yanına bile yaklaşamaz. Bu sebeple eğer başka bir şekilde geçinebilecek olsaydı kemanını kırıp müziği bırakacağını söylemiştir.”
Bunlara ek olarak başka bir rivayete göre Guiseppe Tartini öyle bir beste yapmak ister ki hiç unutulmasın. Hem çok zor olsun hem de çok güzel olsun… Ama bir türlü bu besteyi yapamaz. Bir gün evinde otururken şeytanı görür ve ruhuna karşılık ona böyle bir beste yapmasını ister.
Bu besteyi çalmak öyle zordur ki, bir dönem “Tartini’nin sağ elinde altı parmak var.” diye söylentiler ortaya çıkar. Şeytanla yaptığı bu anlaşma ise tamamen bu dünya için geçerlidir. Anlaşmayı tanımadığı zaman şeytan acılar içinde canını alacağını taahhüt eder. Yine rivayete göre Tartini hasta yatağında ölürken bunlardan bahsetmiştir.
Yine o dönemler için bazı canlı performanslarda şeytanın ona yardımcı olduğu da söylenmektedir. Hangisi gerçek hangisi kurgu bilememekle beraber sizlere bu muhteşem kompozisyonun sonsuz efsanelerin kaynağı haline geldiğinin söyleyebilirim.
Tartini, Beethoven’ın doğduğu yıl olan 1770 yılının Şubat ayında hayata gözlerini yummuştur. Ardında da bizlere üzerinden kaç yüzyıl geçmiş olsa bile sanatsal değerini hiç kaybetmeyen ve hala büyük bir keyifle ve derin duygularla dinlediğimiz birçok güzel eser bırakmıştır. Bu yazıma konu alan eseri merak edip dinlemek isterseniz aşağıda Berlin Filarmoni Orkestrası virtüözü olan olağanüstü bir kemancı; Ania Filochowska’dan dinleyebilirsiniz.
Yazımı okuduğunuz için teşekkürler. Olumlu veya olumsuz görüşlerinizi bana aktarmak isterseniz sosyal medya hesaplarımdan bana ulaşabilirsiniz.
Yorum Bırakın