Advertisement Tracker

Yaşamak umrumdadır.

Yaşamak umrumdadır.
  • 8
    0
    0
    0
  • Yine derin bir sessizlik içimde fırtınalar kopuyor oysaki ama kimse duymuyor çünkü yalnızım kimse istemiyor beni yada ben istemiyorum onları ya çok guveniyorum ya da hiç guvenemiyorum guvendigimde ise kötü şeyler oluyor guvenmedigimde ise konuşmak istemiyorlar ne acımasız insanlar ne acımasız dünya herşey buna değer miydi? Ama  neden mutlu olmak için çalışmıyorduk neden hep ben kimseyle konuşmamak istemiyorum neden hep ben? Kimse neden anlamıyor beni bu laf çok klişe geliyor ama söylemek zorunda kalıyorum beynim mantıkla yaklaşıyor olaya ve şoyle diyor "ileride bu insanlar senin işine yaramayacak öyleyse şimdi gerekeni yap ve sağlıklı düşün" diyor kalbim ise hıçkırlarla boğuşarak "Bi kez daha dene diyor güzel insan ol iyi insan ol affedici sen ol" diyor iyi de hep ben affediyorum hep kendimden veriyorum kaldıramıyorum bu kadar tavizi çok fazla taviz verdim insanlara ama hala mutlu değilim onlar mutlu ama? Şaşırıyorum onlara önceden iyiydik nasıl oldu da şuan benim için kötü olan şeyi istiyorlar çok garip dışardan beynim gibi görünebilirim ama içimde iyilik perisi yatan bir kızım ve oryaa dokunan hiçbir insan olmadı şuana kadar eğer dokunan olursa onunla sonsuzluk arkadaş olmak isterim. Yalnızlık içimde bir tufan bir haykırış bir deprem bir sessizlik...haykırışlarım kan ağlıyor ve hala kimse yok ne bir dost ne bir arkadaş ne bir insan kimse yok sakin ol diyorum beynim sakin ama kalbim için aynı söyleyemiyorum çünkü çünkü çünkü... Buda bana kalsın gerçi belli oluyor kalbimin neden aglayıp hıçkırıklara boğulduğu insanlar sıkmaya başladı dünyada güzel haber sayısı yok denecek kadar az. Dünayayı elimle değiştirebilsem keşke ama mümkün değil neden böyle oluyor bilmiyorum derin bir sessizlik oluyor içimde susuyor içimdeki iyilik perisi beynim sus diyor bütün hücrelerime neydi bu yoksa bir yokoluş muydu? Ölüyor muydum? Sanırım bunu bilemeyecektik. Ve ben yavaş yavaş yok mu olacaktım? Şunu şuan düşünmek istemiyorum ve gözlerimi kapatıp hafif keman ve piano sesiyle dans eder şekilde buluyorum kendimi melodiye ayak uyduruyorum ve dans ediyorum...kalbimin sesini duyuyorum ve şöyle diyor "değiş onlar için değiş" diyor beynim konuşuyor " yaparsan sağlıklı olmayacak, onu dinleme" diyor kalbim kendini acındırıyor ve kendimi o sessiz notalarla beraber dans ederken buluyorum ve kalbim daha da hızlı parçalanıyor ve beynim "hayır hayır" diyor ne yapacağımı şaşırıyorum ve yere düşüyorum neden böyle oluyor diyorum iki düşmanın birbirine olan kötü kusuşu gibi birşey bu ikisininde fikri ve düşünceleri çok farklı beni sıkıyor ve yanıyorum... Güneşin zamanı yaktığı gibi bende yanıyorum gerçi güneş devrimi başlatmış devam ettirmek bana mı düşer? Bilmiyorum, ama bende yanıyorum garip geliyor. Ve yerden kalkmaya çalışıyorum ama beynim bütün hücrelerimi ele geçirmişti kalkamıyorum ayağa kalbim büyük tufanlarla ağlamaya başlıyor ve beynim onu susturmaya çalışıyor iki büyük savaşçının karşılaşması gerçekleşiyor içimde mantık ve duygu savaşıyor biraz oturuyorum yerde dinmesini bekliyorum büyük savaşın ve hayata geri dönmenin verdiği çaba ve nefret aynı anda hem sevip hem ölüyorum... Ne yapacağımı bilemiyorum ve öylece yerde kalıyorum hayat zor geliyor birşeyler değişmeli diyorum gitgide tek kalıyorum ve kimsenin benden haberi olmuyor ne bir dost ne bir arkadaş ne bir dünya... Geçip gitmek istiyorum ama bir yanım da kal diyor bu eşitsizliğin içinden nasıl çıkacagımı düşünüyorum ve o sırada içimdeki savaş sona eriyor ve ayaga kalkabiliyorum hayattı bu iyisiyle kötüsüyle diyorum yalnışıyla doğrusuyla sessizliğiyle gürültüsüyle diyorum ve derin bir nefes alıyorum doğru olanı  kabullenmem gerektiğini anlıyorum ve hayatım yeniden başlıyor ve iki güçlünün savaşı içimde bir süreliğine bitiyor biraz kısa bir hayatı yaşıyoruz ve geçip gidiyor herkes kimse kimseye kalmıyor bunu anladığımda biraz geç oluyor ama bütün gücümle doğruluyorum hayatta güzel şeyler de var diyerek kendi kendimi yiyorum binevi... Bu küçük bedene çok fazla şey yüklüyordum hayat bu yüzden zor geliyordu sanırım... Ve yürümeye başlıyorum nereye gideceğimi bilmeden içimde bir nefret uyanıyor sanırım insanların nefreti içime girmiş uzaklara bakıyorum ve hala nereye gideceğimi bilmiyorum kalbim hızla çarpmaya devam ediyor ve sendeliyorum geriye doğru bıçak saplanıyor kalbime öyle hissedercesine bir acı bu yalnızlığın, nefretin, bitmiş tükenmiş sevginin, guvensiliğin verdigi bir acı ne yapcagımı bilmeden delice koşuyorum sadece bir yerlere gelmek omuzumda yük yapıyor daha hızlı koşuyorum birisi beni yakalarcasına kadar hızlı koşuyorum içimdeki o peri kızı uyanıyor ne yaptığıma bakıyor ve sessizce ağlamaya başlıyor duymamam için kalbini saklıyor o kalpte benim kalbim... Kalbimi tutuyorum ve duruyorum yeterince koştum diyorum ama hala bir yerlere gelemedim bile sorun da bu değil miydi zaten bir türlü biryerlere gelemiyorum belkide sessizce beklemem gerekirdi dünya bir saniyeliğine nefesini tutsaydı ölür müydük? Hep bir arayış içindeyiz hep bilnimeyeni bulma peşindeyiz biraz da gözümüzün gördükleriyle yetinsek fena olmazdı. Hayatı yaşamak bu kadar zor olmamalı 

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.